1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI...
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI...

A+A-

Vatandaşları anlamanın önemli bir yolu, onların arzu ve korkularıyla bağ kurmaktır...
Tam kırk yıldır bazı odaklar bunu kendi amaçları için başarıyla kullandılar...

İnsanların korkularını manipüle etme yoluyla,
hem tepeden “babacılığı”, 
hem de "demoralizasyonu” içselleştirdiler...
"Kesintiye gideriz ha!" ...

Çünkü aslında yerli plânlara, Kıbrıs Türk Halkının sağ duyusuna neredeyse hiç güvenmediler.
Bu yüzden her zaman birileri Kıbrıs Türk Halkını" yukarıdan" yönetmeye çalıştı!
Bu durumda Kıbrıslı Türkler hiç balık tutamadı, denize bile açılamadı, özne olamadı.
Özne ve aktör olan hep “yukardakiler”di...
Bugün ne değişti peki?

Bugün halâ, sebep sonuç ilişkisinde bir gedik aranıyor ve deniyor ki:
"Döviz yükseliyor, faizler artıyor... 
sebebi işte şudur, budur..."

Ah güzel kardeşim, desene "babacılık" da iflas edebilir! 
Ama memlekette yarım asırdır "babacılığın" alternatifi yaratılmış mı?
Hayır!
O halde? 
Alternatifin olmadığı yerde, farklı bir "değer" de söz konusu olabilir mi?!

Oldukça sıkıntılı ve zor bir sürecin belki de henüz başındayız...
Günü kurtarmaya çalışanlar, kartopu gibi büyüyen bu tehlikeyi ya görmüyor, ya da görmek istemiyorlar!
Fakat finansal yapının tahammülü de bulunmuyor...
Yarın evdeki hesapların çarşıya uyması zaman içinde imkânsızlaşınca ne yapılacak?
Daha fazla zam mı?
Ya sorunlu kredilerin hacmi artınca?
Mali sektörün refleksleri zayıflayınca?
Talep daralınca?
Ne yapılacak?
Yoksa yine birileri çıkıp “bu meclis beni temsil etmiyor” mu diyecek?!

Bunları geçmişte de yaşadık diye biliyoruz...

Yeni alternatifler için farklı "değerler" yaratmak lâzım!
Kişilerin değişikliği değil, onun gidip bunun gelmesi değil, zihniyet değişikliği lâzım...
Yeni bir psikoloji lâzım...
Değerlerimize, evrensel değerlere, yüz yıllarca koruyarak geliştirdiğimiz toplumsal kültürümüze ve hümanizma yüklü öz inançlarımıza sahip çıkmak lâzım...
Öyle ki, öz değerlerimiz ve oluşturacağımız yeni değerler insanlarımıza yeniden bir gaye, umut ve ahlâk duygusu aşılasın...
Onlara etrafındaki diğer insanlarla ortak bir kimlik kazandırsın...

Ya da gittiği yere kadar; 
Yüzlerce yıldır inançlarını özgürce yaşayan, başkalarının inançlarına saygılı olan, inançlarını her kuşağa aktarıp bugünlere kadar taşıyan ve kendilerine has dini kimliklerinden asla taviz vermeyen Kıbrıslı Türklerin inançlarını sorgulayan ve değersizleştiren, sözüm meclisten ve gerçekten inançlı din görevlileri, imamlar, hacılar, hocalar, müminler ve kısacası gerçek dindarlardan dışarı dini istismar eden bazı sözde inançlıların topluma kılavuzluk yapmasına izin vereceksin...

Zaten Marksist bakışa göre burjuvazi, sistemin hakimiyetini ele geçiren,
dolayısıyla sistemin hem siyasi boyutunu, hem yasal boyutunu,
hem kültürel boyutunu biçimlendiren demektir!
Kendi kontrol eder ve kendi tercihlerini savunur...

Yani, sözüm bir kez daha inançlarını kendileri için yaşayan, insanlığın iyilik ve huzuru için çabalayan gerçek dindarlardan dışarı, ha “sözde inançlılar” zihniyeti ha burjuvazi...!

Bu yazı toplam 1769 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar