1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. St. Hilarion’dan iyi haber
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

St. Hilarion’dan iyi haber

A+A-

KAZILARDA SON DURUM… KAZILARDA SON DURUM…

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunması için yürütülen kazılar, son dönemin yağışlı havalarından etkilenmesine karşın devam ediyor.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden aldığımız bilgilere göre, St. Hilarion’da bir okurumuzun göstermiş olduğu bir alanda yeni bir kazıya başlandı ve bazı “kayıp” kalıntılarına ulaşıldı.

Kayıplar Komitesi okurumuza özel izin alarak St. Hilarion’daki askeri bölgede tanık olmuş olduğu olası gömü yerini göstermesini sağlamıştı.

Okurumuz bundan tam yedi yıl önce yani 2010’da bize bu olası gömü yerinden söz etmişti…

Mayıs 2010’da bu olası gömü yeriyle ilgili şöyle yazmıştık bu sayfalarda:

 “Bir okurum, St. Hilarion’da olası gömü yerleri hakkında bizimle buluşup bilgi vermeyi kabul etti. Onunla St. Hilarion Kalesi’nde buluşuyoruz ve Kayıplar Komitesi yetkililerini onunla tanıştırıyorum..

O da St. Hilarion’da bir zamanlar askerliğini yaparken, bir gaminide 7-8 tane “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanları nasıl bulduğunu, yetkili subayına bunu haber verdiğini, bu 7-8 kişilik grubun asker olduğunu üniformalarından ve botlarından anladığını, gömüldükleri yerde mermiler de olduğunu anlatıyor. Bu gamini boşaltılarak, başka bir noktaya gömülmüş kemikler. Okurum, insanlığını ortaya koyarak, bu grubun nereye gömülmüş olduğunu tarif ediyor, hatta bizim için bir de kroki çiziyor...  Bir başka gamininin tarifini de veriyor, orada da bazı “kayıp” insanlar gömülü olabilirmiş...

“Bu insani bir görevdir ve elimden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırım...” diyor.

Aslında bu okurum, geçmişte de farklı alanlarda olası gömü yerleri hakkında Kayıplar Komitesi’ne pek çok ihbarda bulunmuş, elinden gelen yardımı yapmıştı... “

2015 yılında bu okurumuz, Kayıplar Komitesi’ne gazetemiz aracılığıyla çağrıda bulunarak kendisine St. Hilarion’daki askeri bölgeye giriş izni alınması halinde bu olası gömü yerini gösterebileceğini belirtmişti… 2015 yılında bu sayfalarda şöyle yazmıştık:

 “Yıllar önce bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine verdiği krokiyle St. Hilarion bölgesinde bir gaminide bulunan ve başka bir noktaya gömülen bazı “kayıplar”dan geride kalanların yerini işaretleyen okurumuz, St. Hilarion’daki askeri bölgede izin alınması halinde kendisinin bu bölgeyi Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermeye hazır olduğunu söyledi.

Dün ziyaretimize gelen okurumuz, “Bu bir insanlık görevidir, ben bu konuda Kayıplar Komitesi’ne daha önce verdiğim kroki çerçevesinde bizzat yeri göstermeye hazırım” dedi.

“Nasıl ki Kıbrıslıtürkler kendi “kayıplar”ının bulunmasını istiyor, Kıbrıslırum “kayıp” ailelerinin de bu hakkı vardır. Artık insanlık konuşacaktır” diyen okurumuz bu konuda bilgisi olanları da bunları paylaşmaya çağırdı.

Kendisi askerlik görevini yaptığı esnada St. Hilarion’da bazı Kıbrıslırum “kayıp”ların kalıntılarına tesadüfen rastladığını, bunların bir gamininin içerisinde olduğunu, daha sonra gaminiden çıkan kemiklerin başka bir noktaya gömüldüğünü anlatan okurumuz, bu konuda bizimle birlikte kendisini ziyaret eden Kayıplar Komitesi’ni bilgilendirdiğini ve kroki de verdiğini hatırlattı. Okurumuz “Bu krokide bulunan gerek gaminiyi, gerekse “kayıplar”ın gömüldüğü noktayı bizzat Komite yetkililerine göstermeye hazırım, bu bölgeye giriş izni alınırsa, ben bu insanlık görevini seve seve yerine getireceğim” dedi….”

Okurumuzu 11 Mayıs 2016 sabahı Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte ziyaret ettikten sonra bu konuda bu sayfalarda şöyle yazmıştık:

“Altı yıl önce bize krokisini çizmiş olduğu yedi veya sekiz Kıbrıslırum “kayıp” şahsın olası gömü yerinin, kazılmasına izin verilen askeri bölgeler listesine konmamış olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. İşte bu nedenle bir kez daha 11 Mayıs 2016 Çarşamba sabahı bu okurumla görüşmeye geldik. Buraya Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Yardımcısı Ksenofon Kallis ve Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Okan Oktay’la geldik…

Bizimle buluşmaya gelen okurumuz, bir kez daha hepimize şunu anımsatıyor: Yıllar önce bir kroki çizmiş, orada bulunanlardan bahsetmişti… Tam altı yıl önceydi bu, Mayıs 2010’da…

Bir kez daha bir harita çiziyor, bir kroki ve boşaltılmış gamini ile buradan taşınmış 7-8 kişilik “kayıp” grubundan geride kalanların gömülmüş olduğu ikinci gömü yerinin koordinatlarını da bana göndermeye söz veriyor.

“Bütün o kemikler öylece saçılmıştı… Bir tane bütün iskelet vardı ama benim gaminiye baktığım zaman edindiğim izlenim, sanki bu kemikleri çevreden toplayarak buraya gömmüşlerdi…” diyor.

1984-85 yıllarındaydı bu… O zamandan bu zamana uzun yıllar geçmiş, yaklaşık 22 sene… Ancak ayrıntıları çok iyi hatırlıyor. Çünkü insan her gün böylesi bir manzarayla, bir toplu mezarla karşılaşmayacağına göre, bu görüntü kalbinde iz bırakmış – bu yüzden unutmuyor, unutamıyor ve Kayıplar Komitesi’nin bu olası gömü yeri hakkında birşeyler yapması için bunca yıldır ısrar ediyor…

O günlerde yetkili bir şahıs, bu gaminiye                 gömülmüş olanlardan geride kalan bazı altın dişleri toplamış ve bunları daha sonra Girne’de bir kuyumcuya sattığı anlatılmaktaydı…”

Nihayet geçen yıl yani 2016’da bu okurumuza St. Hilarion’a Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte giriş izni çıkmış ve okurumuz Kayıplar Komitesi eşliğinde buraya giderek olası gömü yerini göstermişti.

Şimdi bu alanda kazıların başlaması ve bazı insan kalıntılarına ulaşılması okurumuzun son yedi yıllık kesintisiz ve ısrarlı çabalarının bir sonucu olsa gerek… Bu yüzden okurumuzu gösterdiği insaniyet nedeniyle kutluyoruz. Kayıplar                  Komitesi yetkililerine de bu alanda kazı başlatmış oldukları için çok teşekkür ederiz.

Kayıplar Komitesi’nin diğer kazıları ise Angastina’da (Aslanköy), Arçoz’da (Yiğitler), Pendaya’da, Hamitmandrez’de, Spatharigo’da (Ötüken) ve Kutrafa ile Ayios Dometios (Kermiya) ara bölgede devam ediyor. Omorfo’da bir mezarlıkta devam etmekte olan kazılarda 25 şahıstan geride kalanlara ulaşılmış bulunuyor…

Kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay          gelsin” diyoruz.


BASINDAN GÜNCEL…

DEUTSCHE WELLE

 

“Nazi savaş suçlusu Şam'daki bir bodrumda öldü…”

 

2. Dünya Savaşı'nda 130 bin Yahudi'nin ölümünden sorumlu olduğu tahmin edilen Nazi kumandanı Brunner'ın ömrünün son günlerini Şam'daki bir bodrum katında yer alan hücrede kilit altında geçirdiği Revue XXI dergisinde yer alan haberde bildirildi.

Brunner ile ilgili daha önce 2010 yılında 89 yaşında öldüğüne dair haberler çıkmıştı.

Brunner'in Yahudi Soykırımı'nın mimarlarından olan Adolf Eichmann'ın sağ kolu olduğu, Fransa'daki Yahudilerin Almanya ve Polonya'daki kamplara gönderildiği Paris'in kuzeyindeki Drancy kampından sorumlu olduğu belirtildi.

Nazi kumandanı 1954 yılında Fransa'da gıyabında yargılanmış ve insanlığa karşı işlediği suçlardan ötürü ölüm cezasına çarptırılmıştı.

 

Suriye rejimi için çalıştı

Fransız gazeteciler Brunner'ın Suriye rejimi için çalıştığını ve istihbarat uzmanlarının eğitiminde görev aldığını ortaya çıkardı. Brunner'ın Naziler tarafından geliştirilen sorgulama ve işkence tekniklerini Suriyelilere aktardığı iddia edildi.

Ancak Fransız dergisinde yer alan habere göre 2000 yılının Temmuz ayında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın görevi babasından devralmasıyla "güvenlik gerekçesiyle" gözaltına alındı, bir hücreye konuldu ve çok kötü şartlarda yaşamını yitirdi. Fransız gazeteciler Suriye gizli servisinin üç eski elemanı ile yaptıkları görüşmelerde Brunner'ın ölene kadar Nazi ve anti semitik olmaktan pişmanlık duymadığını söylediklerini aktardılar.

Brunner'ın gardiyanlarından biri savaş suçlusunun Ebu Hüseyin ismini kullandığını ve son yıllarında çok acı çektiğini ve ağladığını söyledi. Brunner'ın eski gardiyanı Ömer, Fransız dergisine şöyle konuştu "odaya girdi, ardından kapı kapandı ve bir daha asla açılmadı."

 

İsrail peşindeydi

Brunner'ın daha önce birkaç parmağını ve bir gözünü İsrailli ajanlar tarafından mektupla düzenlenen bir bombalı saldırıda kaybettiği bildirildi.

Fransız tarihçi ve Nazi avcısı Serge Klarsfeld, Fransız dergisinin haberi üzerine AFP'ye verdiği demeçte: "İyiden ziyade kötü bir yaşam sürmüş olmasından memnuniyet duyuyoruz" dediği kaydedildi.

Daha önce görgü tanıklarının 2003 yılında Brunner'ı Şam'da gördüklerine dair bilgiler mevcut.

Nazı avcısı Simon Weisenthal Merkezi daha önce Alman istihbaratından yetkililerin Brunner'ın 2010'da öldüğü bilgisini verdiğini ancak öldüğünü adli olarak kanıtlayamadığını açıklamıştı.

Brunner'ın son yılları uzun zamandır bir sırdı ancak son dönemde açığa çıkarılan bilgiler medyada Suriye rejiminin neden eski bir Nazi savaş suçlusunu neredeyse yarım yüzyıl barındırdığı ve sonra da acılı bir şekilde ölmesine izin verdiği konusunda spekülasyonlar yapılmasına neden oldu.

(Deutsche Welle Türkçe – 12.1.2017)

Bu yazı toplam 1757 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar