STATÜKO BİZİM İCADIMIZDIR...
YAŞAM TESADÜFİDİR
Bilim, "yaşam bir tesadüften ibarettir" diyor...
Sayısız şarta bağlı bir ihtimal !
*************
Kendimizin dünyaya gelişinin rastlantısallığını düşünsenize...
Kimler, hangi birliktelikler, hangi olaylar, zamanın sonsuzluğunda hangi anlar ve hangi geçmiş yaşantılar biraraya gelmiş ve bizler dünyaya gözlerimizi açmışız...
Kendi yaşama gelme olasılığımız o kadar küçük bir olasılıktır ki; Milyarda bir, hatta yüz milyarda bir olasılık bile bizim yaşam olasılığımızdan kat be kat daha büyüktür...
Kısacası bu dünyaya gerçekten de “rast”gelmişiz...
Ama hepimiz, er veya geç, istisnasız öleceğiz...
İNSANI ARZULARI BİÇİMLENDİRİYOR...
İnsan ilginç bir canlı tür...
Hatta tek bir şahısta sanki bir çok kişi birden yaşıyor...
Farklı zamanlar ve çeşitli koşullar altında, birçok kimlik ve farklı karakterleri yansıtabiliyor bir tek kişi...
Bir metamorfoz hali sanki...
****************
Neden mi böyle?
Çünkü;
Arzuladığı şey biçimlendiriyor insanı...
"Arzumuzun nesnesi ne hale getirdi bizi" hocam, diyor bir dostum...
"Başlangıçta neye benziyorduk, bak şimdi neye dönüştük"...!
Haklı da...
******************
Kendi ölçülerimiz toprakla, mal ve mülkiyetle özdeş bir hal aldı...
Kendimiz için yapmak istediğimiz pek çok şeyin,
Mal-mülk ile mümkün kılındığını sanıyoruz...
Duygulara ilişkin kompleksler yüzünden,
"iki kişilik" bir dünya yaratmayı sevmiyoruz...
Öyle ki,
Herkesin "kendi borusunu öttürmek istediği" bir acayip düzendir bu...
HER TAŞIN ALTINDAKİ STATÜKOCULAR
Her taşın altında statükocuların olduğu önermemizin yerinde olduğu hissi ile yaşıyoruz...
Peki !
Bu hissiyata sahibiz, ancak;
Menfaatlerimizin temininde,
Bu ahlâka sıkı sıkıya bağlanan olayların bize dayattığı rasyonelliği,
Çoğu zaman elinin tersi ile iten bizler değil miyiz?
**********************
İşte bu yüzden,
"Statüko" bizim icadımızdır arkadaşlar...
Onu biz icad ettik...
Çünkü statüko, bizim sorunlarımızın bir çeşit çözümüdür...
Tedavülden kaldırmayı hiç düşünmediğimiz alışkanlıklarımızın nazariyatıdır...
"BEN" MANİFESTOSU...
Eğer insan gibi bir yaşama ve toplumsal bir düzene kavuşmak istiyorsak,
Kendi önümüzden çekilmemiz lâzım!
*******************
Ne yazık ki;
Kendi değerlerimiz yerine,
Statükonun devamını sağlamak adına,
Başkalarının taleplerini monte ediyoruz...
Sözüm meclisten dışarı,
Pavlov'un öğrettikleri tekrarlanıyor yaşantılarımızda...
Tavizler sadece dış siyasetle de kalmıyor;
Sosyal politika ve yasal alanlarda da büyük tavizler veriliyor...
**********************
Halbuki gelinen konjonktürde,
Taşları yerinden oynatacaksak;
Kendi önümüzden çekilmemiz lâzım!..
Çünkü;
Mağdurların mağrurları beslediği bu "pazarda",
"Ben", "ben", "ben" dışında bir manifesto yoktur!
**************************
Oysa,
"Sol" dediğin, bilgiyi örgütler ve kendi tarzında (sosyalist temelde) kurumsallaştırır...
Ve sevgili dostlar;
Statüko üstünden bir demokrasi müzakeresi kesinlikle olmaz...