Statüko sürsün diye 2.3 milyar TL
Bayramın son günü Anadolu Ajansı KKTC’ne bayram müjdesini verdi. Gün içinde TC-KKTC 2020 yılı Ekonomik İşbirliği Protokolu imza töreni sanal ortamda yapılacak.
Yapıldı da. Bizim gibi protokola imza koyan başbakan da, bakanlar ve milletvekilleri de imza törenini AA’dan öğrendi.
Basına yansıyan ve KKTC yöneticilerinin şu ana kadar yalanlamadığı bu yöndeki haberler KKTC’nin nasıl bir devlet olduğunu, ya da devlet olmadığını gösteriyor.
Protokolun içeriği hiç konuşulmadı. Başbakan dahil hemen herkes geleceği vadedilen 2milyar 288 milyon 976 TL’yi konuşuyor.
Para gelecek mi?
Şartlı olarak geleceği söylendi. Şartlar zamanında, yani 2020 yılı içinde yerine getirilirse para da gelecek.
Nedir bu şartlar?
Bu şartlar 2 sayfalık protokolun henüz resmen açıklanmayan ve kaç sayfa olduğunu benim bilmediğim eklerinde yer alıyor.
Protokolun içinde bir de 2020 yılı eylem planı var. 17 maddelik bu planın can alıcı noktası 17.inci maddesidir.
“KKTC’nin tüm bakanlıklarında asgari 3 yetkiliden oluşan ‘Proje Uygulama ve Takip Komisyonları’nın kurulması, (15 Haziran 2020)”.
Bu ne demektir?
Dün gazetemiz Yenidüzen’de protokolu değerlendiren ekonomist Bülent Şemiler bu konuda “bu madde KKTC bakanlarının yetkilerini TC memurları ile paylaşmasını öngörmektedir.Yani bu hükümete bir nevi ‘KAYYUM’ atanmış olmaktadır. Bunun Anayasa’da yeri bulunmamaktadır” dedi.
Gerçekten de uzun bir süredir geri planda eski adı ile “TC Yardım Heyeti”, yeni adı ile “Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi” bürokratlarınca yönetilen KKTC artık doğrudan bu ekibin de içinde olacağı kayyumlarla yönetilecektir.
Rahmetli Özker Özgür hocamız başbakan yardımcısı olduğu 1990’lı yılların ortasında “davul benim boynumda, ama tokmak başkasının elinde” demişti.
Artık davul da, tokmak da başkasının elinde.
KKTC hükümeti ve KKTC Meclisi bu durumda ne iş yapacak?
Bence artık bu göstermelik yapıya bir son verelim. KKTC’yi doğrudan kayyumların eline verelim bir süre de onlar yönetsin.
Zaten geri planda onlar yönetiyor, istedikleri zaman beğenmedikleri hükümete kıstıkları para musluklarını, beğendiklerine açıyorlar.
Arzu ettikleri zaman beğenmedikleri hükümeti devirerek, beğenecekleri hükümeti kuruyorlar. Bir süre sonra ondan da bıkarak yenisini kuruyorlar. Olmadı erken seçimi dayatıyorlar.
Böylece KKTC hükümetlerinin ömrü de giderek kısalıyor. Neredeyse her yıl yeni bir hükümet kuruluyor.
Bırakalım artık kayyumlar yönetsin, memlekete istikrar gelsin. Bağımsız devlet olduğumuz hayalini de kurmayalım. Türkiye burayı istediği gibi yönetsin. Rumlar da, AB de, BM de, ABD de, bütün dünya da neyin ne olduğunu görsün.
Bu Yapı Sürdürülemez.
Bunu uzun yıllardır söylüyoruz. Ama duyan yok. Türkiye bu yapıdan memnundur. Statükonun devamı Türkiye için olmazsa olmazdır.
Statükonun devamını sağlamak için de kendi ülkesindeki ekonomik sıkıntılara aldırmadan KKTC’ye kendi için küçük, ama KKTC bütçesi için oldukça büyük bir mali kaynak aktarmayı içeren protokolu imzaladı.
Protokolun asıl amacı Statükonun sürdürülmesidir.
Ben koronavirüs krizini yaşadığımız bu dönemi fırsata çevirecek ve artık sürdüremediğimiz bu yapıyı değiştirecek adımları atacağımıza inanmak istiyordum.
Hem bu kriz günlerinde yaşananlar, hem de önceki gün imzalanan ve KKTC yönetimini kayyumlara devreden protokol sayesinde bu inancım da gitti.
Yazıklar olsun.
Alın 2.3 Milyar TL’yi ve sevinin.
Ülkemizi kaybediyoruz.