Statükonun Temsilcisi Hristodulidis
Önceki gün Yenidüzen’de sevgili Cenk Mutluyakalı’nın çok özel bir röportajı yayınlandı. Rum tarafında gelecek ay yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde en iddialı aday olan Nikos Hristodulidis bu mülakatta önemli açıklamalarda bulundu.
Cenk’in “Kırmızı Çizgileri nedir” sorusuna yanıtı çok ilginçtir. Hristodulidis bu soruya yanıtında “İki önemli nokta var. Biri Kıbrıs Cumhuriyeti, bir diğeri Garanti Sistemi. Bir çözüm Kıbrıs Cumhuriyeti’ni geliştiren bir sonuç üretecektir. Garanti için de Avrupa Birliği vardır” diyor.
Hristodulidis “Federal Çözüm” den hiç bahsetmiyor. Kamuoyuna “Guterres Çerçevesi”ni görüşmeye hazır olduğunu açıkladığı halde çerçevenin içeriğinde yer alan federal çözümden hiç bahsetmiyor.
Bunun yerine çözümün Kıbrıs Cumhuriyeti’ni geliştiren bir sonuç üreteceğinden bahsediyor.
Tam bir statüko zihniyeti. 55 yıllık Kıbrıs müzakerelerinin çözüm sağlayamamasının asıl nedeni işte bu zihniyettir.
1960 yılında eşit ortak olarak kurduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’ni sadece kendilerinin gören bu zihniyet Kıbrıs’ın her iki toplumuna da1963, 1967 ve nihayet 1974’ün acılarını yaşatmıştır.
BM çözüm süreci Kıbrıs Cumhuriyeti’nin geliştirilmesini değil, Kıbrıs’ta federal bir yapının kurulmasını öngörür.
Aslında Hristodulidis BM zeminini de reddediyor. Ona göre AB bu süreçte başrol oynamalıdır.
Bu öneri aslında Kıbrıs müzakerelerinin BM zemininden alınarak AB içine kaydırılması demektir.
Hristodulidis’e göre AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti devleti biraz geliştirilerek bugünkü yapısıyla devam edecektir.
Hristodulidis’in bir başka açmazı ise “Kıbrıslı Türkleri devre dışı bırakmak istemeyiz, ancak çözümün kilidi Ankara’dır” diyerek aslında hedefinin Türkiye ile AB içinde doğrudan görüşerek istediği çözüme ulaşmak olduğunu gizlemiyor.
Bugün Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığına en yakın aday olan Hristodulidis’in bu ilk gafı değildir. Gerek Anastasiadis’in sözcüsü olduğu dönemde, gerekse de dışişleri bakanlığı sırasında hep statükodan yana oldu.
Makarios Duruşotis’in “Crans Montana” isimli kitabında Hristodulidis’in ismi sık sık geçiyor.
Duruşotis o dönem Anastasiadis’in danışmanı idi. Duruşotis kitabında Anastasiadis cumhurbaşkanı seçildiği 2013 yılında Türkiye ile doğrudan temas aradığını, kendisinin de 2 Kıbrıslı Türk ve Türkiye’den Mensur Akgün aracılığıyla Çalık Holding yetkilileri ile temas kurduğunu anlatır.
Çalık Holding’in o dönem İsrail’in Leviathan gaz yataklarından çıkarılacak doğal gazı boru hattı ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırmak üzere görüşmelere başladığını ve bu sürece Kıbrıs’ı da dahil etmek istediğini anlatır. Çalık Holding’in o dönem CEO’sunun Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak.
O dönem Anastasiadis ve ekibinin Çalık Holding yetkilileriyle birkaç görüşmesi olur. Son görüşme Brüksel Hilton otelinde Anastasiadis’in odasında yapılır. Bu görüşmeye bizzat Ahmet Çalık yanında iki yönetici ile gelmişti. Anastasiadis’in yanında ise Duruşotis, Hristodulidis ve o dönem AB milletvekili olan Hristos Stilianidis vardı.
Anastasiadis görüşmede Çalık’tan kendisinin Erdoğan’la doğrudan temas etmesinin Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacağını belirterek “2004 referandumunda sergilediği olumlu tutumu hatırlattı ve Kıbrıs sorununun çözümüne bağlılığını ifade etti. AB’de muzafferler ve mağluplar olmaksızın, herkesin barış içerisinde yaşayabileceği çözüm vizyonu geliştirdiğini belirtti. Türkçenin resmi AB dili olacağını, Kıbrıs ile Yunanistan’ın Türkiye’nin adaylık perspektifinin en iyi destekçileri olacaklarını ve üç ülkenin ilişkilerinin bir başka döneme gireceğini” dedi.
Duruşotis kitabında bu görümeden sonra yaşananları şöyle özetledi.
“Çalık Türkiye’ye döndükten sonra ekinden biri Duruşotis’i arayarak görüşmeyle ilgili Türk hükümeti için bir rapor hazırlayacağını ve Anastasiadis’in söylediklerini tercüman aracılığıyla dinlediğini, yalış anlaşılma olmaması için Anastasiadis’in söylediklerini kendisine yazılı olarak iletmesini istedi. Duruşotis durumu Anastasiadis’e iletti. Anastasiadis bu notları yazması için Hristodulidis’i görevlendirdi. 2-3 gün sonra dışişlerinden bir memur notu getirdi. Notta Anastasiadis’in görüşmede ortaya koyduklarının aksine, dışişleri bakanlığının sabit tezleri kaleme alınmıştı. Anastasiadis, notu olduğu gibi göndermem talimatını verdi.”
Bu örneği uzun uzun anlatmamın nedeni Anastasiadis’in iki yüzlü, cesaretsiz ve statükocu zihniyeti ile önce sözcüsü, ardından da dışişleri bakanı olan Hristodulidis’in, Anastasiadis’le aynı yaklaşımına ışık tutmaktır.
Bu yaklaşımlarla kalıcı çözüme ulaşmamız gerçekten zordur.