Statülerin kölesi olmayalım
Avrupa seçimleri adanın ezberini bozdu: “Kıbrıslı Türk ya da Kıbrıslı Rum ayırımı yapmadan, seçmen, bilgisine ve idealine güvendiği adaya oy verebiliyor.”
* * *
İnatla “ayrıştıran” bir dil kullanılıyor.
Canlı cansız ne varsa “Türkleştiren” ya da “Rumlaştıran” zihinlerimizi iyileştirmenin zamanı geldi.
Milliyetçi saplantılar gelecek için ışıklı bir yön göstermiyor.
* * *
“Kıbrıslı Rumlar, bir Kıbrıslı Türk’e bal gibi de destek verirmiş.”
Bunu yazarken dahi rahatsız olduğumu söylemek isterim.
Çünkü belirleyici olan “etnik kimlik”ten başka değerler var.
Bilimin ve bilginin ışığı gibi...
İnsanlığın evrensel hakları gibi...
Barışa adanmış hayatlar gibi...
“Ötekileştirmeyen” bir bakış gibi...
Dürüstlük, sevgi, samimiyet gibi...
Yurttaşlık ve ortak yurt bilinci gibi...
Eşitlik, adalet, özgürlük gibi...
* * *
Avrupa seçimlerine Kıbrıslı Türklerin katılımlarını küçümseyen kimi yaklaşımları da üzülerek okuyorum.
Üstelik zamanlama pek bir manidar.
Kıbrıslı Türkler'in kuzeydeki iradelerinin “güdükleştiği” bir süreçte, kimileri teselli arıyor.
Hükümetlerin “uzaktan kumanda tuşları”yla kanal değişir gibi değiştiği bu yerde, yüksek sesle beraber ve solo “irade” masalları okunuyor.
Tam da “KKTC”nin yeni bir “hükümet programı” tarihe yazılırken...
Kıbrıs barışına dair “adı konamamış çözüm fantezileri” üzerinden, Avrupa’yla soslanmış “alt yönetim” formülleri ortaya atılıyor.
* * *
Kıbrıslı Türklerin oyları Avrupa seçim sonuçlarını etkiledi. Örneğin AKEL’in sonuçlarına yansıma % 5’in üzerindedir.
“Ortaklaşan” seçim kampanyası, ideallerin etnik kimliklerden daha önemli olduğu gerçeğini uyandırdı.
Hep birlikte “statü”lerin kölesi olmaktan vazgeçmeliyiz.
Avrupa geneli sonuçlar “merkez partiler”in oy kaybettiğini gösteriyor.
Liberal ve aşırı sağ partiler güçlenirken, Türkiye’nin Avrupa yolculuğunda işi iyice zorlaşıyor.
İşte tam da bu noktada Kıbrıs, ırkçılık ve ayrımcılık tehlikesindeki Avrupa için özel bir örnek oluşturuyor.
Buradan ileriye yürüyelim.
Kıbrıs’ı barış ve işbirliği adası yaparak Avrupa’nın “göz bebeği” olabiliriz.
Ayırarak değil...
Bütünleşerek kazanabiliriz.