Stratejik Anlaşma’nın Kapsamı ne olmalıdır?
Akıncı, Anastasiadis ve Guterres’in katıldığı 25 Kasım 2019 tarihli gayrı resmi Berlin Zirvesi’nin sonunda Guterres'in okuduğu bildiri (BB - Berlin Bildirisi) çözüm sürecine ilişkin önemli bazı unsurları içeriyordu.
Bunlar, Referans Şartları (Terms of Reference) Stratejik Anlaşma ve Kapsamlı Çözüm’e ilişkin ifadelerdir.
Bildirinin 4. Paragrafında iki liderin bir uzlaşısı teyid edilmişti.
Buna göre Akıncı ve Anastaiadis, a)11 şubat 2014 tarihli Anastasiadis-Eroğlu uzlaşmasını, b) Guterres Çerçevesini ve c) üzerinde mutabık kalınan tüm unsurlara bağlılılarını yeniden vurgulamaktaydılar.
Anlaşılan, bildiride Terms of Reference olarak ifade edilen ve çözümün genel çerçevesi tarif edilmekteydi.
Genel Sekreter Guterres, bu konuda bazı zorluklar olduğunu fark ettiği için, çözümün genel çerçevesinin tamamlanması için ‘çabalarını artırmayı kabul ettiğini …’ ilan etmişti (Bkz. BB, 5. Paragraf).
Berlin Bildirisi’nin dördüncü paragrafında ise ‘Kapsamlı çözümün yolunu açacak olan stratejik anlaşma…’ ibaresi dikkat çekiciydi.
Oldukça iddialı olan bu ifadeyle nelerin anlatılmak istendiği Berlin Bildirisinde yer almamıştır.
Ama, Stratejik Anlaşma’ya atfedilen önem ortadaydı: Kapsamlı Çözümü kolaylaştırmak ya da önünü açmak!
Mustafa Akıncı bazı konuşmalarında Stratejik Anlaşma ibaresini, çözüm kararlılığını vurgulamak ya da sıradaki adımı tanımlamak amacıyla kullanmıştı.
Ama, Stratejik Anlaşma’nın niteliği hakkında biraz detay sunan, bu köşede daha önce de belirtildiği gibi, Rum dışişleri bakanı Nikos Christodoulidis’ti: ‘geriye dönüşü olmayan nokta’!
Anlaşılan, Guterres müzakereler sırasında elde edilen ilerlemelerin ya da üzerinde uzlaşmaya varılan unsurların, ortaya çıkan bir zorluk nedeniyle heba olmasını istemiyor.
Bu nedenle Stratejk Anlaşma’nın garantörler dahil, tüm taraflarca kabul edilmesi, ‘gemilerin yakılması’, yani geri döüş yollarının kapatılması anlamına geliyor.
Böyle bir yaklaşım ‘herşey üzerinde uzlaşmadan hiçbir şey üzerinde uzlaşılmış olunmaz’ ilkesini etkisiz hale getirmektedir.
Bu nedenle, daha önce da belirttiğim gibi, Berlin Zirvesi çözüm yönteminde revizyon işareti vermişti.
Bundan sonra yazacaklarım Berlin Bildirisi’nden yapılan çıkarsamaların bir ürünüdür.
Yani tarafların herhangi bir uzlaşmasını yansıtmamaktadır.
Eğer dış politikada bir adımın geriye dönüşü yoksa, mutlaka uygulama aşamalarını içeriyor demektir.
Yani, ‘kabul ettim’/‘çözüme hazırım’/’acaba karşı taraf ne der’ ya da çözüm irademiz vardır gibi soyut söylemler yerine, çözüm hedefiyle ilişkilendirilmiş somut adımları barındıran bir sürecin öngörülüyor olması gerekmektedir.
Peki bu süreçte ne yapılmalıdır? Ya da Stratejik Anlaşma neleri içermelidir?
Stratejik Anlaşma ilk olarak Çözümün Temel Çerçevesi üzerinde şekillenmeli ve tarafların kapsamlı çözüme bir geçiş süreci aracılığyla ulaşmalarını sağlayacak başlıca unsurları tanımlamalıdır.
Bunları sırasıyla aşağıdaki gibi ifade edebiliriz:
- Federal Anayasanın Temel ilkeleri;
- Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki bölgesinin (müstakbel oluşturucu devletlerin) idari sınırlarını belirleyen bir harita;
- Mülkiyet sorununun çözümlenmesini öngören bir model (İade, takas ve tazminat yöntemlerinin uygulanacağı durumların ilkesel tanımı ve oranlar);
- Yeni Güvenlik Sistemi’nin genel unsurları;
- UNFICYP hariç, yabancı silahlı güçlerin Kıbrıs topraklarından çekilmesi için bir takvim;
- Federasyona Geçiş Sürecinin başlatılması amacıyla KıbrıslıTürk otonomisinin tanımlanması;
- Geçiş süreci ve bu süreçte tarafların yukarıda belirtilen konularda atacağı adımların tanımlanması.
Bu unsurların uygulanmaya başlanması ile Federal Anayasa’nın iki toplum tarafından kabul edilmesi arasında geçen sürenin ‘Geçiş Süreci’ olarak tanımlanması gerekmektedir.
Daha önce de yazdığım gibi, iki toplumun ayrı ayrı onayına sunulacak tek şey Federal Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’dır.
Acaba böyle bir süreçten geri dönüş mümkün müdür? Ya da süreçte tıkanmalar olabilir mi?
Savaş dışında bir gelişmeyi hariç tutarak, geriye dönüşün niçin mümkün olamayacağını başka bir yazıda anlatacağım.