1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Strazburg notları: Acı gerçekler
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Strazburg notları: Acı gerçekler

A+A-

Ve dün günümüzü Avrupa Parlamentosu’nun iki başkentinden biri ya da birincisinde, en önemlisinde geçirdik…
Kıbrıslı üç Avrupa Parlamentosu Milletvekili ile sohbet ettik… 
Yürüdük, dolaştık, konuştuk, izledik, dinledik, okuduk derken “bazı notlar aldım”…
Bugün bu notları sizlerle paylaşmak istiyorum…

-*-*-

Koskocaman Avrupa Parlamentosu’nda; bazı binaların hatta binaların tamamının yapımı için “aşırı israf” diyebileceğim – görkemli yatırımlar yapılmış…
Çok daha sade, çok daha kullanışlı olabilir miydi?
Elbette mimar ya da ilgili alanda mühendis değilim ama gerçekten korkunç bir görkem ve inanılmaz israf söz konusu!
Şu acı iddiayı yapabilirim; Strazburg’taki Avrupa Parlamentosu binaları, Dünya’daki açlık sorununa bir nebze de olsa çözüm olabilirdi!

-*-*-

Neyse!
Kafamda “Kıbrıs meselesi”…
Ancak ne acıdır, bu mesele Avrupa’nın gündeminde yok…
Haaa Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gündeminde mi?
Elbette mevzu açıldığında söyleyecekleri çok şey vardır ama şu acı gerçek ortadadır, Kıbrıs meselesi, Kıbrıslı Rumların devletinin de zerre umurunda değildir!
Ne devletin umurundadır, ne de Rum vatandaşların!

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti, Dünya’nın belki de ekonomik anlamda en güçlü “devletler birliği” olan Avrupa Birliği’nin (AB) “boyuna posuna bakmaksızın” tam üyesidir ve aynı boya ve posa rağmen, her şeyi veto hakkı bulunmaktadır!
Yani, o boya ve posa rağmen, arkasına ya da yanına aldığı Avrupalılarla birlikte “çok güçlü” bir “DEVLET”tir!

-*-*-

Bu devletin, süper kalitede yetişmiş, onlarca hatta abartma değil, yüzlerce genç elemanı vardır ve bu elemanlar, şu anda Kıbrıs’ın Avrupa’daki elleri, ayakları hatta beyinleridir…
Üç hatta dört dil bilen; Türkçe öğrenmek için ciddi çaba harcayan insanlar tanımak, eminim benim gibi sizlere de “vay be!” dedirtir!

-*-*-

Çünkü acı bir gerçek vardır; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “ortağı” olan Kıbrıslı Türklerin pozisyonları, durumları, ahvalleri, şartları ve de şurtları ne yazık ki o durumda değildir!
Bakınız: Ersin Tatar ve Zorlu Töre abilerim!

-*-*-

En acı gerçeklerden biri; Kıbrıslı Türk toplumunun şu anda “non exist” olmasıdır!
Yani “var olmayan!”…

-*-*-

Nasıl mı var oluruz?
Niyazi Kızılyürek’leri çoğaltarak…
Kızılyürek, sadece Kıbrıs Türk toplumu için değil, kesinlikle tüm Kıbrıs, hatta tüm AB için gerekli, çok iyi yetişmiş bir kardeşimizdir… 
Ama hepsinden önemlisi, “Türk” kimliği adına, AB’deki ya da Avrupa Parlamentosu’ndaki varlığı tartışma kaldırmaz değerdedir…

-*-*-

Bir acı gerçek daha dile getireyim; önümüzdeki yıl yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım rakamını 30 binlerin, 40 binlerin hatta “yalvarırım” 50 binlerin üzerine çekmezsek, toplumsal varlık adına işimiz “zurna”, bilemediniz “gavurma”dır!

-*-*-

Yukarıda dedik ya; Kıbrıs meselesi Avrupa’nın gündeminde değil… Ancak “Kıbrıs’la bağlantılı kara para aklama” işi, kesinlikle gündemde… 
Kıbrıs Cumhuriyeti, Rus oligarkların büyük miktardaki paralarını aklamakla ilgili olarak hem itibar kaybetti, hem azarlandı…
Peki KKTC?
KKTC’yi şu anda, “müdahale edilemeyen, Rus kara parasının merkezi” olarak görüyorlar ama sakın korkmayın; bu mesele iş açacaksa, Tayyip Erdoğan’ın başına açacak!
Çünkü, Avrupa’dan baktıkları zaman “Ersin Tatar, KKTC, egemen devlet” diye bazı “hayal ürünü pisgotları” kimse görmüyor!
Orada “Türkiye” var!

-*-*-

Maşallah Türkiye yetkilileri de zaten bunu inkar etmiyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “çözüm irademizi kaybetmedik ama iki devletli…” diye, “Kıbrıs Türk tarafı adına” konuşuyor…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “… müzakere olacaksa, iki devlet arasında olacak” diyor…
Geçiniz bunları, Ankara’nın Lefkoşa’daki valisi – pardon Büyükelçisi “Pile yolu tamamlanacak” diye bayındırlık bakanı edasıyla açıklama yapıyor…

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti veya müzakerelerdeki sıfatıyla “Rum tarafı” mı?
Rum tarafı, iki devletli bir çözümü asla kabul etmiyor…
Daha da ilerisi, yıllardır savunulan, “Türk Ordusu’nun tamamen çekilmesi, Türkiye’den gelen göçmenlerin geri gitmesi ve Rum göçmenlerin evlerine geri dönmesi”nden vazgeçmiş değiller!
Acı gerçek: Bu durumda çözüm çok zor!
Gerçekten şu anda çözüm olabilmesi için, Erdoğan ya da Nicos Chritodulidis’in başına taş düşmesi gerekiyor!
Aradaki uçurum çok büyük!
Aşılır mı?
Evet aşılabilir ama söylediğim gibi; ikisinden birinin veya her ikisinin birden başlarına taş düşmesi şart!

-*-*-

Ve acı bir gerçeğin tekrarı; ortada ne acıdır ki “Kıbrıslı Türk” diye bir toplum yok!
Ersin Tatar ve arkadaşları öyle ünlü olmuşlar ki; ismini bilen yok; bilenler de kesinlikle gülüyor!
Ben bir şey söylemiyorum; vallahi billahi kendi kendilerine gülüyor tanıyanlar!

-*-*-

Hiçbir “Kıbrıslı Türk lider” döneminde yaşanmamış büyüklükte bir itibar kaybı söz konusu!
Tatar’ı, bilen, tanıyan, izleyen herkes, sadece “Erdoğan’ın kuklası”; bilemediniz “maşası” olarak görüyor ki bu, acıların en büyüklerindendir!
Bunu da Tatar, kendisi yaratmıştır!
Göreve getirildiğinden!!! beri, tek bir dik duruş, tek bir itirazı söz konusu bile değildir!
Ben bu koltukta kalayım; gidip Londra’dan donumu alayım, bana yeter!

-*-*-

Avrupa’nın parlamentosunun gündeminde neler mi var?
Gazze var…
Parlamento’da sol grupların inadına ve ısrarına rağmen sağ çoğunluk, sadece Hamas’ı suçluyor… 
Parlamento Başkanı da Avrupa Komisyonu Başkanı da “İsrailci”…
“Gazze’ye daha çok yardım edelim, çocukları ölümden kurtaralım” şeklinde özetleyeceğim öneri, sağcılar tarafından reddediliyor!
Bir tek Hamas kınanıyor, her şeyin sorumlusunun Hamas olduğu öne sürülüyor…
İsrail öldürüyor mu?
Katliam yapıyor mu?
Hayır!
Nefs-i müdafaa diyorlar!

-*-*-

Ukrayna var gündemde…
Burada da Ukrayna’ya silah verilmesi, daha çok mühimmat gönderilmesi kararı üretiliyor…

-*-*-

Hamas demişken; şunu da göz ardı etmemek lazım…
Hamas’ı açıkça destekleyen tek Dünya lideri Tayyip Erdoğan…
TL’nin değer kaybından tutun; Türkiye’ye karşı siyasi cephenin katılaşmasına kadar varıyor bu durum…
Sol gruplar evet Filistinli çocuklardan yana ama Hamas’a “kahraman mücahit” diyen yok!
Erdoğan bu konuda Katar’ın yaptığını da yapamıyor ve çok geride kalıyor… 

-*-*-

Haaa çocuk istismarı, bizde de var Avrupa’da da… 
Kadına şiddet…
Bizde de çok, Avrupa’da da…
Naylon ve plastik kullanımının azaltılması… 
Strazburg izlenimlerimizi yazmaya devam edeceğiz… 

img-20231120-wa0012.jpg

Altısı Güney, ikisi Kuzey’den sekiz gazeteci, Avrupa Parlementosu’ndaki altı Kıbrıslı parlamenterin üçüyle sohbet ettik… AKEL’den Niyazi Kzılyürek, aynı partiden Girgos Georgiou ve DİSİ’den – tek kadın Kıbrıslı vekil Eleni Stavrou’yu dinledik…

Bu yazı toplam 2945 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar