‘Stres kalbi vuruyor’
YENİDÜZEN’e konuşan YDÜ Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı, Kardiyolog Prof. Dr. Hamza Duygu, son zamanlarda ekonomik krizin, geçinme derdinin getirdiği stres ve sıkıntının kalp damar tıkanıklığını tetikleyebildiğine dikkat çekti.
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Kardiyolog Prof. Dr. Hamza Duygu, son zamanlarda ekonomik krizin, geçinme derdinin getirdiği stres ve sıkıntının kalp damar tıkanıklığını tetikleyebildiğine dikkat çekti.
Son dönemlerde zamanlarda strese bağlı kalp krizleri yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Duygu, “Buna Takotsubo Sendromu, Kırık Kalp Sendromu diyoruz. Bu ani kalp krizini tetikliyor. Bu durum kalp krizine benziyor, kalbin kasılması ileri derecede bozuluyor, damarlarda çok ciddi darlık görülmüyor. Stres tek başına damar tıkanıklığı yapmasa bile, kalp kasının fonksiyonlarını bozarak krizleri tetikleyebiliyor. O nedenle stres çok önemli bir risk faktörü...” diye konuştu.
Prof. Dr. Hamza Duygu, kalp damar hastalıklarının Kıbrıs’ın kuzeyinde en sık görülen ölüm nedenlerinin başında geldiği kaydederek, eskiden “yaşlıların hastalığı” dedikleri kalp damar tıkanıklığı, kalp krizlerini gençlerde görmeye başladıklarını anlattı. Kalp konusunda gençlerin yaşlılara göre daha dezavantajlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Duygu, “Damar tıkanıklığında, yaşlılarda kollateral dediğimiz yan damarlar tıkanan damarın görevini görebiliyor ama gençlerde bu bağlantı az, dolayısıyla damar tıkandığında ani ölüm riski gençlerde biraz daha fazla”dedi.
Prof. Dr. Duygu, sigara, alkol, uyuşturucuya ek olarak enerji içeceklerinin de, özellikle alkolle birlikte alındığı zaman kalp damar sağlığı açısından son derece zararlı olduğunun da altını çizdi.
“Gençlerde çok fazla kalp damar tıkanıklığı, kalp krizleri görür olduk”
Soru: Kıbrıs’ın kuzeyinde kalbimize ne kadar iyi bakıyoruz?
Prof. Dr. Duygu: Kuzey Kıbrıs’ta kalp damar hastalıkları en sık görülen ölüm nedenlerinin başında geliyor. Eskiden 60lı, 70li yaşlardan sonra kalp damar tıkanıklıkları görüyorduk, “yaşlıların hastalığı” derdik, ama son zamanlarda gençlerde çok fazla kalp damar tıkanıklığı, kalp krizleri görür olduk.
Sigara, alkol, uyuşturucu...
Soru: Risk faktörleri nelerdir?
Prof. Dr. Duygu: En başta sigara, sigara ve “keyif verici maddeler” denen alkol, uyuşturucu kalp damar sağlığı açısından son derece zararlıdır. Bunlar, damarlarda büzülmeye, damar içinde pıhtılaşmaya ve ani krizlere, ani ölümlere davetiye çıkarabilir. Bunun yanında çok hareketsiz yaşıyoruz. Kıbrıs’ta dikkatimi çeken şeylerden birisi bu, herkes her yere arabayla gidiyor oysa hareket çok önemli. Haftada 3-5 gün, yarım saat, spor salonuna gitmesek bile, tempolu yürüyüş kalp damar sağlığı açısından son derece önemlidir. Damar sağlığı açısından kilo da çok önemli.
Son yıllarda diyabet de çok sık görülmeye başladı. Diyabet yani şeker hastalığı bizim için kalp damar tıkanıklığı demek. Bir kişi diyabete yakalandıysa, %80-90 ilerleyen zamanlarda kalp damar tıkanıklığı bekliyoruz. 65 yaş üzerinde üç kişiden birinde yüksek tansiyon görülüyor. Yüksek tansiyon, kolesterol de çok önemli risk faktörleri.
Diyet, uyku, stres...
Diyete dikkat etmiyoruz. Akdeniz’in göbeğinde yaşıyoruz fakat Akdeniz Diyeti denen, sebze, meyve, beyaz et ağırlıklı beslenme, zeytinyağı ve tahıl tüketimine önem vermiyoruz. Gün aşırı kırmızı et, haftada 2-3 mangal ve işlenmiş etler kalp damar sağlığı açısından son derece zararlı. Diyette üç beyazdan da uzak durmak gerekiyor; tuz, şeker, un ve unlu mamüller... Ağız ve diş sağlığı da sağlıklı kalp için son derece önemli çünkü diş eti iltihaplarının ilerleyen zamanlarda kalp damar tıkanıklıklarına yol açabileceği gösterilmiş. Düzenli uyku, 6-7 saat gece uykusu kalp damar sağlığı açısından son derece önemli. Ve tabi ki stres, son zamanlarda ekonomik krizin, geçinme derdinin getirdiği stres, sıkıntı da kalp damar tıkanıklığını tetikleyebiliyor.
“Genetiğin üzerine sigara binerse risk 10 kat artıyor”
Soru: Genetik ne kadar etkili?
Prof. Dr. Duygu: Bunlara ne kadar dikkat ederseniz edin, yakınlarınızdan genetik olarak kötü miras aldıysanız, kardeşlerde, anne-babada 65 yaş altında kalp krizleri varsa, sizde de risk artabiliyor. Genetiğin üzerine sigara binerse risk 10 kat artıyor.
Enerji içeçekleri...
Soru: Enerji içeçekleri kalp damar sağlığını nasıl etkiliyor?
Prof. Dr. Duygu: Gençlerde enerji içeçekleri, vücut geliştirme için kullanılan supplementler sıkıntıya neden olabiliyor. Enerji içecekleri, özellikle alkolle birlikte alındığı zaman son derece zararlı; kalp hızını arttırıyor, taşikardi yapıyor, anksiyete, uykusuzluk yapabiliyor, epilepsi ataklarını tetikleyebiliyor, yüksek tansiyona yol açabiliyor, damar içerisinde pıhtı gelişimi ve kalp krizini tetikleyebiliyor. Birinci derece yakınlarında kalp damar tıkanıklığı, stent, by-pass öyküsü olanlara, çocukluktan itibaren enerji içeceklerini kesinlikle yasaklamak gerekiyor. Bu bahsettiklerimiz alışkanlık; dolayısıyla çocuklara, ilerleyen zamanlarda kalp damar tıkanıklığı yaşamamaları için beslenme konusunda okulda düzenli eğitimler verilmeli. Yapılan çalışmalarda gösteriyor ki, damar içi plaklar çocukluk yaşlarında başlıyor. Dolayısıyla siz çocukluktan itibaren dikkat etmezseniz, ilerleyen yaşlarda, daha erken dönemde kalp damar tıkanıklığına yakalanabilme riskiniz artıyor.
“Kalp konusunda gençler dezavantajlı”
Soru: Kalp damar tıkanıklığını ve kalp krizlerini gençlerde daha sık görmeye başladığınızı söylediniz. Bu konuda nasıl bir artış var?
Prof. Dr. Duygu: Kalp konusunda gençler biraz dezavantajlı aslında. Çünkü damar tıkanıklığında, yaşlılarda kollateral dediğimiz yan damarlar tıkanan damarın görevini görebiliyor ama gençlerde bu bağlantı az, dolayısıyla damar tıkandığında ani ölüm riski gençlerde biraz daha fazla. Hareketsiz yaşam, düzensiz beslenme, sigara, enerji içeçekleri ve “keyif verici” maddelerin gençlerde daha sık kullanılıyor olması da maalesef sorunu tetikleyebiliyor.
“Strese bağlı kalp krizleri”
Soru: Az önce stresin de önemli bir faktöre olduğunu söylediniz. Yaşanan ekonomik krizin, stresin kalp sağlığına nasıl yansımalarını görüyorsunuz?
Prof. Dr. Duygu: Örneğin, tansiyonu düzenli giden bir hastanın tansiyonunun düzensiz olmaya başladığını, stres nedeniyle tansiyonun fırladığını, 17-18’lere çıkabildiğini, taşikardilerin tetiklendiğini görüyoruz.
Son zamanlarda strese bağlı kalp krizleri çıktı. Biz buna Takotsubo Sendromu, Kırık Kalp Sendromu diyoruz. Bu ani kalp krizini tetikliyor. Bu durum kalp krizine benziyor, kalbin kasılması ileri derecede bozuluyor, damarlarda çok ciddi darlık görülmüyor. Stres tek başına damar tıkanıklığı yapmasa bile, kalp kasının fonksiyonlarını bozarak krizleri tetikleyebiliyor. O nedenle stres çok önemli bir risk faktörü...
Soru: Kalp damar hastalıklarında kadın, erkek oranı nasıl?
Prof. Dr. Duygu: Kadınlar menapoza kadar kalp damar tıkanıklığı açısından erkeklere göre daha şanslı, bunun nedeni de östrojen hormonu. Östrojen damar duvarının sağlığı açısından son derece önemli, iyi huylu kolesterolü yükseltiyor, tansiyon gelişimini önleyebiliyor. Ama menapozdan sonra damar tıkanıklığı görülme sıklığı açısından kadınlarla erkekler eşitleniyor.
“Kışın kalp krizleri daha fazla”
Soru: Kışta kalp damar sağlığı nasıl etkileniyor?
Prof. Dr. Duygu: Kışın kalp krizleri daha fazla. Mesela soğuk havada yolda yürürken, hastalarda kalp krizi veya göğüs ağrısı daha fazla görülüyor. Soğukta kalbin metabolik ihtiyaçları artıyor. Tıkalı damar bunu karşılayamazsa bir takım şikayetlere yol açabiliyor. Ayrıca kışın geçirilen enfeksiyonlar da kalp damar tıkanıklığına, kalp kası iltihabına, kalp zarı iltihabına davetiye çıkarabiliyor. O nedenle kış dönemlerinde bu konuda biraz daha dezavantajlıyız.
Ayrıca sabahın erken saatlerinde kalp krizleri biraz daha fazla oluyor. Çünkü sabah kanda kortizon düzeyi daha yüksek, bu da kalp içi pıhtıları tetikleyip krizleri artırabiliyor.
COVİD-19 ve kalp...
Soru: COVİD-19 sonrasında kalpte bazı sorunlar olduğu konuşuluyor. Aşılarla ilgili de iddialar var. Sizin bu konuda nasıl bir gözleminiz var?
Prof. Dr. Duygu: COVİD-19 kalp damar tıkanıklıklarını tetikleyebiliyor, kalp zarı iltihabı yapabiliyor. Hatta kalp kası iltihabı yapıp, kalp yetmezliklerini tetikleyebiliyor. Diğer taraftan, aşılarla ilgili de bir takım sorunlar gördük. İlk zamanlarda, özellikle Astra-Zeneca aşılarında beyne pıhtı atma olaylarını gördük. Ama tabi ki koruyuculuk açısından baktığımızda, kesinlikle aşıların yapılmasından kaçınılmaması gerekir. Aşıların etkinliği, koruyuculuğu konusunda hiç bir şüphemiz yok. Minor bir takım yan etkiler görülebilir. Şunu da vurgulamak isterim ki, aşılara bağlı, kalple ilgili yan etkilerden şimdiye kadar ölüm bildirilmemiş.
“Otopsilerin çok ayrıntılı yapılması gerekiyor”
Soru: Ani ölümlerde artış var mı?
Prof. Dr. Duygu: Sağlık Bakanlığı çok ayrıntılı olmamakla birlikte “bir şey” yayınladı, sadece kamuoyunun beklentisini karşılamak adına... Bu kesinlikle ayrıntılı bir analiz değil, yeterli değil. Otopsilerin çok ayrıntılı yapılması gerekiyor. Kan doku örneklerinin ileri düzeyde incelenmesi gerekiyor ki, bu ölümleri COVİD-19’a bağlayabilelim. Ama şu an itibarıyla illiyet bağı kurulamamış.
“COVID-19 geçiren hastayı üç ay sonra çağırıp kalpte hasar olup olmadığına bakmak lazım”
Soru: COVİD-19 sonrasında kalp kontrolleri için hastaların çağrılması konusu bir malpraktis mi?
Prof. Dr. Duygu: Kesinlikle. Özellikle risk faktörü olanlar yani yaşlı hastalar, diyabetikler, böbrek yetmezliği ve karaciğer problemi olanları ilaçlarını verip eve gönderiyoruz ama her gün hastayı arayıp takip etmek gerekir. Bu konudaki uygulama yetersiz. En azından COVİD-19 geçirdikten üç ay sonra hastayı çağırıp kalpte hasar olup olmadığına bakmak lazım.
Koruyucu hekimlik...
Soru: Kalp damar sağlığı konusunda koruyucu hekimlik hizmetleri yeterli mi?
Prof. Dr. Duygu: Koruyucu hekimlik konusunda, medya aracılığıyla bir takım şeyler çok daha sık duyulmaya başladı. Özellikle check-up konusunda da halkı uyarmak lazım. Kalp hastalıklarında bir olay hastanın başına geldiğinde, tedaviyle elde edeceğimiz yarar çok daha az. Primer koruma dediğimiz, koruyucu hekimlikte olayı hastanın başına gelmeden önleyebilirsek, mesela kalp krizi geçirmeden, damar 70% tıkalıyken yakalayıp uygun stenti koyarsak hastaya yararımız çok fazla oluyor. Bu konuda, risk faktörü olan kişilerin, özellikle 40 yaşını geçtiyse, sigara içiyorsa, yüksek tansiyonu, şeker hastalığı, kolesterolü varsa, ailesinde birinci derece yakınlarında kalp krizi öyküsü varsa mutlaka bir check-uptan geçmelerinde büyük fayda var.