Stuart Hall’un Bize Öğrettikleri: Bir Kesit
Dijitalleşme çağında Stuart Hall ve mirası hakkında düşünmek, onun ırk, kimlik, izleyici, ideoloji, hegemonya, sınıfsal toplum, şiddetin hakim sınıflar tarafından kullanılması, medyanın ne gibi roller üstlendiğini hatırlatması büyük önem arz ediyor.
Hakan Karahasan
[email protected]
10 Şubat 2014 yılında hayata gözlerini yuman Stuart Hall, pek çok kişinin bildiği gibi, kültürel çalışmalar alanının önde gelen isimlerinden biriydi (1). 3 Şubat1932 tarihinde Jamaika’da orta sınıf bir ailede doğan Hall, 1951 yılında kazandığı burs ile Birleşik Krallık’taki Oxford Universitesi, Merton College’de eğitime başlar ve bir daha Jamaika’ya dönmez (2). Burada, gençlik yıllarından bu yana son derece yoğun ve aktif bir entelektüel yaşamın içinde bulunan Hall, ayrıca New Left Review dergisinin ilk editörüdür. Hall’u farklı kılan en önemli özelliklerinden birisi, onun kamusal bir entelektüel olması ve kelime manasıyla hayatın içinden hiç kopmamasıydı. Yaşamı boyunca yazmış olduğu yazıların ölümünden sonra kitap olarak yayınlanmasıyla birlikte, sadece o hayattayken okuyan, dinleyen ve izleyen nesiller değil, dijital göçebeler de artık onun fikirlerini okuma ve tartışma fırsatına sahip (3). Hall, bir insan, akademisyen ve entelektüel olarak, kendisini ‘son kolonyal’ olarak adlandırdığı zamanının insanına önemli bir örnekti. Ancak öte yandan, onun ‘son kolonyal’ oluşu, sosyal teori ve Marksizmde çağdaşlarının fark etmediği/edemediği bazı meseleleri fark etmesine ve bunlara işaret etmesine yardımcı olmuştur. Örneğin, beyaz olmayan bir ‘Britanyalı teba’ olarak, gündelik yaşam, kültürel üretim ve popüler kültür söz konusu olduğunda her zaman ‘sınırların’ farkında olmuştur. Akademinin tereddütle yaklaştığı popüler kültür ve etkileri üzerine çalışan birisi olarak onun katkıları, birçok kişinin popüler kültürün sadece incelenmeye değer olduğunu değil, aynı zamanda popüler kültüre bakarak toplum hakkında çok şey anlaşılabileceğini ve bireylerin sadece sıradan olup kültür endüstrisini takip edip etmediklerini daha detaylı inceleyebilmelerini sağladı.
Kültürel çalışmalar alanında önemli bir müdahale olarak görülen, kanımca iletişim ve medya çalışmalarında çığır açan 1973 yılında sunduğu ve sonrasında yayımladığı “Televizyon Söyleminde Kodlama ve Kodaçımlama,” izleyici çalışmaları algısını değiştirdi çünkü Marksizmden etkilenmesine rağmen ortodoks formülü takip etmedi ve bu paradigma içinde farklı bir bakış açısı önerdi (4). Başka bir deyişle, ortaya attığı üç izleyici tipi, akademisyenlerin izleyicinin doğası hakkında yeniden düşünmelerine yardımcı oldu ve daha sonra onu eleştiren ya da eleştirmeyen birçok çalışma onun söylediği noktadan başlayıp, farklı yollara evrildi diye bir yorum yapmak kanımca mümkün (5).
Ancak Hall sadece medya ve izleyiciler hakkında değil, aynı zamanda ırk, etnisite, kimlik, diaspora gibi konular hakkında da yazan ve konuşan bir kamusal entelektüeldi. Farklı zaman dilimlerinde çeşitli konuları kapsayan yazıları, ilgi alanlarının zamanının yaşanmış deneyimleriyle nasıl ilişkili olduğunu göstermesi açısından önemli (6).
Bunların ışığında, kısaca Hall'un düşünce mirasının bugünlere nasıl yansıdığını, diğer bir deyişle geçmişte yazdığı, konuştuğu konularla bugünün konuları, sorunları arasında ne gibi ilişkiler olduğunu sormak, onu yeniden okumak dijital dönüşümün baş döndürücü hızında, bizlere birçok şeyin değiştiğini ama bazı şeylerin bir türlü değiş(e)mediğini hatırlatması açısından önemli. Hall’un yazıları, konuşmaları, geçmiş ve günümüz meselelerine ne gibi katkılar sağlayabilir? Dijitalleşme çağında Stuart Hall ve mirası hakkında düşünmek, onun ırk, kimlik, izleyici, ideoloji, hegemonya, sınıfsal toplum, şiddetin hakim sınıflar tarafından kullanılması, tüm bunlarda medyanın (sadece “eski” tabirle anaakım olarak nitelenen radyo, televizyon, yazılı basın değil, aynı zamanda sosyal medya) ne gibi roller üstlendiğini hatırlatması bakımından büyük bir önem arz ediyor. Kimlik meselesinin onun zamanından bu yana değiştiğini söyleyebilir miyiz? Dijitalleşme bu sorunu ortadan gerçekten kaldırdı/kaldırabildi mi? Kimlik, ırk, etnisite ve diaspora hakkındaki fikirlerini sosyal medya çağında nasıl ele alabiliriz? Dijital göçebelerin zamanında, onun popüler kültür, farklı izleyici türleri hakkındaki fikirlerinin ortadan kalktığını iddia etmek ne kadar mümkün? Hall'un mirasının artırılmış gerçeklik (Augmented Reality – AR), sanal gerçeklik (Virtual Reality – VR) ve Metaverse gibi dijital dünya hakkında düşündüğümüzde faydalı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu ve buna benzer birçok konu, Hall’un düşüncelerinin “yeniden” ele alınmasının ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatıyor. Yazının ilk dipnotunda belirtmiştim, Hall’un düşüncelerinin bir özetini sunma ve oradan hareketle bu sorulara yanıt aramak bu kısa yazının kapsamı dışında. Hall’un düşüncelerinin günümüz konuları ile bağlantılarını bir başka yazıda ele alacağımı söyleyip, şimdilik yazıya noktayı koyuyorum.
Notlar
- Bu kısa yazının amacı, Stuart Hall’un yaşamını anlatmaktan çok, düşüncelerinin günümüzde hala geçerliliğini koruduğunu kısa bir şekilde hatırlatmaktan ibarettir. Hall üzerine daha geniş ve detaylı bir yazı çalışmam var ve henüz sonuçlanmış değil.
- Hall’un hayat öyküsünü kendisinden okumak için, bkz: Stuart Hall. Familiar Stranger: A Life Between Two Islands. Harmondsworth: Penguin, 2018.
- Vefatından sonra yazılarının çoğu derlenip, kitap olarak yayımlanmaya başladı. Önemli örneklerden bazıları için, bkz: Stuart Hall. Essential Essays Vol. 1: Foundations of Cultural Studies. Durham & London: Duke University Press, 2019. Stuart Hall. Essential Essays Vol. 2: Identity and Diaspora. Durham & London: Duke University Press, 2019.
- Makalenin orijinal versiyonuna, http://epapers.bham.ac.uk/2962/1/Hall%2C_1973%2C_Encoding_and_Decoding_in_the_Television_Discourse.pdf adresinden ulaşılabilir. Aynı makale, Türkçede “Kodlama/Kodaçımlama” adıyla çevrildi. Türkçesi için, bkz: Stuart Hall. “Kodlama/Kodaçımlama.” Şahinde Yavuz (der). Medya ve İzleyici: Bitmeyen Tartışma. (Çev. Yiğit Yavuz). Ankara: Vadi Yayınları, s. 85-97. Yazıya elektronik olarak ulaşmak için: https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/137006/mod_resource/content/1/kodlama%20koda%C3%A7%C4%B1mlama.pdf. (Son erişim tarihi: 02/02/2023)
- Hall’un ilgili yazıda bahsettiği üç izleyici türünü şu şekilde özetlemek mümkün. Verilen mesajı verildiği şekilde, olduğu gibi algılayan, anlayan izleyici; verilen mesajı anlayan, algılayan ancak bunun üzerine düşünüp, tartışan izleyici (müzakereci) ve verilen anlamı reddeden izleyici.
- Bu konular ile ilgili olarak, BBC’de yayımlanan iki podcast dinlemeye değer: Afterwords: Stuart Hall (https://www.bbc.co.uk/sounds/play/m00120qn); The New Elizabethans (https://www.bbc.co.uk/sounds/play/b01ljl5b).