1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Şu anda bizim protestonun hiçbir hedefi yoktur
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Şu anda bizim protestonun hiçbir hedefi yoktur

A+A-

Dünya’da “otoriteye” karşı yapılabilecek çeşit türlü “eylem” vardır…

“Seçim protestosu” da bu eylemlerden biridir…

-*-*-

Protesto nedir?

Protesto, siyasi bir bir düşünceye, siyasi bir eyleme, siyasi her şeye karşı itirazın ifadesidir… 

Seçim Protestosu da, mesela “KKTC’de 23 Ocak 2022’de yapılacak seçimlere” itiraz etmektir, seçim sonuçları ne olursa olsun onaylamamaktır… 

Açık bir şekilde muhalefet etmektir.

-*-*-

Daha önce de defalarca yazdım, “tek başına protesto” veya “KKTC’deki seçimleri protesto”, çok ciddi bir insan hakkıdır…

Beğenmiyorsunuz, onaylamıyorsunuz, hiç bir şeyi değiştirmeyeceğine inanıyorsunuz ve oy kullanmıyorsunuz…

Haksız değilsiniz…

-*-*-

Ama, protestoda bir hedef belirlenmelidir…

Örneğin, “katılımı düşürüp, seçim sonuçlarının yasallığını sekteye uğratmak; tartışılır ve güvenilmez duruma sokmak”…

Örneğin, “katılımı düşürüp, seçimlerin uluslararası kabulünü sekteye uğratmak”…

Örneğin, “katılımı daha da düşürüp, bu sonuçlar, Kıbrıs Türk toplumunun özgür iradesi değildir” gerçeğini; evet gerçeğini, tüm Dünya’da “Kıbrıs” ile ilgilenen herkese iletmek.

-*-*-

Seçim boykotundan çok daha farklı protesto şekilleri de mevcuttur.

Mesela bana göre “silahlı direniş örgütü kurmak” da protestoya sebep olan duruma karşı bir mücadele yöntemidir…

Bir hedefi vardır; silahlı direnişle “zafere ulaşmak”…

-*-*-

Yürüyüş yapmak, şiir veya köşe yazısı yazmak da protesto içerisinde yer alır.

Belki de en etkilisi “müzik yapmak”tır… Protest müzik diye adlandırılır değil mi!

-*-*-

Miting veya gösteri düzenlemek…

Bir nöbet gerçekleştirmek, pankart ve broşürlerle bu oturma nöbetini desteklemek…

Sivil itaatsizlik ortaya koymak… 

Bazı önemli tarihlerde tören organize etmek…

Mesela dün Arif hocanın ölüm yıldönümüydü…

Dev gibi bir tören düzenler, adını da “Arif hoca ne demişti? Aha ondan!” koyabilirdik mesela…

Veya araçlı eylem yapabilirdik…

Her araçta bir veya iki kişi; aynı anda Lefkoşa, Girne, Mağusa tamamen tıkanırdı… (Gerçi bu eyleme gerek yok, oraları hep tıkalı ya o da başka bir mesele)…

Aklıma “şiddet içeren saldırı” da gelmiyor değil…

İsyan da geliyor aklıma…

Genel grev olmaz mı?

Bunlar da protestodur hep…

-*-*-

Ama tüm bu eylem şekillerinin ya da “protesto” yöntemlerinin mutlaka bir hedefi olmalıdır.

Hedefsiz protesto, “nostaljik müzik dinlemek”ten farklı değildir.

-*-*-

23 Ocak 2023’te sandığa gitmeyecek olanların, cezalandırmak veya doğru yola getirmek istedikleri kişi, kişiler veya partiler olmalıdır.

-*-*-

Bunlar organize edildi mi?

Yani, 23 Ocak’ta sandığa gitmeyeceğiz de ertesi gün örneğin “katılım düşük oldu” diye, Faiz Sucuoğlu’nun harakiri yapmaktan tutun, suratının üzüntüden asılması dahil olmak üzere, her hangi bir sıkıntı yaşayacağını hayal eden var mıdır?

-*-*-

Daha önce de yazdım; sandığı protesto ettik, çünkü hedef seçim değil geçimdi; katılım yüzde 30 olursa, altı ay içinde geçim derdimiz ortadan mı kalkacak?

Örneğin, AB üyesi ülkeler toplanacak ve “vay be, canım Kıbrıslı Türkler, helal olsun size, alın 10’ar bin Euro portesto bonusu; bir ay sonra da sizi içimize alıyoruz” mu diyecek?

Hepsinden önemlisi; bariz işgalci olmanın ötesinde, vahşi bir sömürgeci tavrı ile şu anda Faiz bey ve arkadaşlarını bile “istenmeyen kişi” ilan edebilen, onlarla telefonda dahi konuşmayan, tebrik etmeyen, ezen, korkudan titreten, biattan işeten ve bize her gün tonla yalan vaatte bulunanlar; “KKTC seçimleri protesto edilmiş, katılım oranı yüzde 30 çıkmış” diye, iktidarlarını Kemal Kılıçdaroğlugillere mi teslim edecekler?

-*-*-

Sandığa gidin; UBP dışında bir partiye oy verin… 

Sonra gerekirse şiddeti de onaylayan örgüt kurun, katılmayan namerttir…

“UBP’leşen; biatçı, itaatçı, yalaka” duruma gelen her siyasetçiyi döve döve davul etmeyen de yobaz olsun!

-*-*-

Eveeeet, protesto bir haktır, doğru bir eylem yöntemidir ama “hedefsiz” bırakılmamalıdır.

Şu anda bizim protestonun hiçbir hedefi yoktur; protest müzik dinleyip uyumak dışında!

__________________________
 

Seçimle alakalı ilk yorumumdur

Gezici ilk anketini yaptı…

Anketin masraflarını kendi cebinden karşılamışsa, yayınlanan sonuçları ciddiye almak şarttır…

Ve eğer bu yayınlanan oranlar, üç aşağı beş yukarı diyebileceğimiz örneğin yüzde 2i5’lik yanılma payları içeriyorsa; 23 Ocak 2022’den sonra, “matematik” değişiklik beklemek pek mantıklı değildir.

-*-*-

Aralık ortasındayız…

Seçim gününe tam 40 gün kaldı…

-*-*-

Aklıma takılan sorular şöyle:

Bu 40 günde, çok ciddi değişiklikler olur mu?

Mevcut pandemi koşullarında sokak sokak, kapı kapıgezmek doğru olur mu?

UBP’de gerek parti meclisi, gerekse adaylık yarışında kaybedenler küser, başka partiye oy verir mi?

Partisine küsmese bile mührü kırar karmaya yönelir mi?

Veya çalışma şevkini azaltır, evine kapanıp da hırsla ve hızla çalışmaktan vaz geçer mi?

Türkiye devreye girer mi?

Kendisine hala çok yanlış bir iekilde “Türkiye kökenli seçmen” diyen kitle de artık Kıbrıs sorununun çözümünün kendileri için de “kaçınılmaz” olduğunu çok daha yüksek oranda görüp ona göre oyunu yönlendirir mi?

-*-*-

Bu soruların yanıtlarını bilmiyorum.

Bildiğim tek şey; üç aşağı beş yukarı 24 Ocak 2022 sabahı, ikili, üçlü veya dörtlü koalisyon olasılığı doğacaktır; belki birinci ile ikincinin yerleri değişecektir.

_______________________

9ef92cf7-4c02-4aa3-ab4a-e863b7fa7a8a.jpeg

Defalarca yazdım, defalarca “hain” ilan edildim… Mesele şudur: Erdoğan ve O’ndan öncekiler ile olası O’ndan sonrakiler için “Kıbrıs sorunu” bir “rehinedir”… Tatar, Sucuoğlu falan hikayedir… Bakın, Türkiye geçenlerde Katar ile bir anlaşma imzaladı. Ve aynı Türkiye, Katar’ın Kıbrıs Cumhuriyeti ile yaptığı doğal gaz anlaşmasına hiç sesini çıkarmıyor, çıkarmayacak da… Yani, “federal çözüm öldü” iddiası, “egemen eşit devlet istiyoruz” safsatası, “rehinenin” satışı ile bağlantılı satış pazarlıklarından başka bir şey değildir. Kıbrıs sorunu, Erdoğan veya olası sonrakiler tarafından “satılabilirdir”… Bilmem anlatabildim mi?Fotoğrafta, Kıbrıs Enerji ve Ticaret Bakanı NatasaPilides (ortada), Katar’ın Lefkoşa Büyükelçisi Ali Yousef al-Mulla (Poşulu kardeş), Qatar Energy'den Ali al-Mana (en sağda) ve  ExxonMobil’in önemli yöneticilerinden Varnavas Theodossiou (en solda), hidrokarbon anlaşmasını imzaladıktan sonra… (Foto: CNA)

 

Bu yazı toplam 2701 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar