Artistik ve senkronun suda buluşması

Tanju KONURALP

Ülkede hiç yapılmayan ve henüz birçok kişi tarafından da bilinmeyen bir spor dalı olan Su Balesi’ni ele alıyoruz bu hafta. Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde, henüz çok yeni sayılan Su Balesi sporu ile ilgili olarak, 1999 – 2006 yılları arasında, Türkiye Milli Takımı’nda da yer alan Deniz Aker ile görüştük. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Arp Bölümü mezunu olan Aker, hayatı boyunca ilgilendiği Su Balesi sporunun, ülkedeki başlangıcı ve yaşanılmasının hedeflendiği süreç ile ilgili ADRES KIBRIS okuyucularını bilgilendirdi…

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İsmim Deniz Aker. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Arp Bölümünden mezunum. Su balesi ve müzik, hayatım boyunca sürekli içinde olduğum konular oldu. Su balesi alanında, Türkiye Milli Takımı’nda, 1999 - 2006 arası aktif sporculuk yaptım. Ardından bir sene Milli Takım antrenörlüğü yaptım ve yurt dışına gittim. 2009 Temmuz ayı itibari ile Yakın Doğu Üniversitesinde, Senkronize Yüzme antrenörlüğü yapmaktayım.

Ülkede olmayan bir sanat türünü hayata geçirdiniz. Bu süreç nasıl oluştu?

Bebek safhasında diyebiliriz aslında. Biz şu anda emekleme kısmındayız. Tabii ki hayatın her safhası aynıdır. Yeni bir şeyleri düzenlemek, onu yapılandırmak ve ilerletmek zaman alır. Yürümemiz için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Emek de bu noktada ortaya çıkıyor.

Su Balesi konusunda kaç kişilik bir ekibiniz var? Neler yapıyorsunuz?

Takımımız yedi kişiden oluşuyor. Bir de alt yapı olarak dokuz yaşında bir kızımız var. Yedi kişilik ekibin yaşları 15 – 23 arası değişiyor. Tabii onların jimnastik ve yüzme kökenleri olduğu için ilerlemeleri daha çabuk oldu. Şimdi alt yapımıza katılacak bir kaç kızımız daha var ama sayı daha yetersiz. Takımımız yeni yeni ileri seviyeye ulaştığından dolayı, gerçekleştirdiğimiz gösterilerle hem bu sporu geliştirmeye, hem de yaymaya çalışıyoruz.

Yurtiçi ve yurtdışında ne tür etkinliklere katıldınız veya katılmayı hedefliyorsunuz?

Hepimiz, takımımızla önemli yarışmalara katılarak, iyi dereceler elde etmeyi istiyoruz elbette. Dediğim gibi yarışma seviyeleri kolay değil ve uzun çalışma ile emek gerektiriyor. Tabii ki zamanla bizler de bu tür etkinliklerde yer alacağız. Ancak mevcut durumda, ülkede birçok insan, henüz bu sporun var olduğundan bile habersizdir. İlk aşamada, sporumuzu ülkeye tanıtmak ve daha fazla katılımcı ile yeni hedeflere açılmak istiyoruz.

Konuya dahil olmak isteyen kişiler için ne tür bilgiler verebilirsiniz?

Alt yapımızı kurmak için yüzmeyi bilen 8 - 12 yaş arası kızlarımızın başvurularını bekliyoruz. Bu konuda dileyenler Yakın Doğu Üniversitesi’nden gerekli bilgileri alabilirler. Haftanın üç günü antrenman yapıyoruz. Demin de belirttiğim gibi ilk dileğimiz, insanların bu sporu tanıması ve katılım göstermesidir. Dileyen herkes bize katılmak için davetlidir.

***
Su Balesi tarihi
Senkronize yüzme veya diğer adıyla su balesi, yüzme ile dans ve jimnastiğin harmanlanarak yapıldığı bir spordur. 1800'lü yılların sonunda ortaya çıkmış olmasına rağmen uzun yıllar sirk ve panayırlarda gösteri şeklinde sunuldu. 1952 yılında Uluslararası Yüzme Federasyonu tarafından tanınarak, aynı yıl düzenlenen Helsinki Olimpiyatları'nda gösteri sporu olarak yer aldı. 1973'te ilk kez Senkronize Yüzme Dünya Şampiyonası yapıldı. 1984'te Olimpiyat programına dahil edildi. Senkronize yüzme iki kişi veya takım olarak yapılabilir. Takım halinde yarışlarda genellikle sporculardan biri lider olur ve takımı o yönetir. Bu lider bazen önde bazen de ortada olur ancak yarışma esnasında seyirci liderliği fark etmez. Puanlamayı da farklı ülkelerden hakemler yapar. Havuza atlamadan önceki duruş, havuza atlayış, havuzdan çıkıştaki uyum, puan beklerken sıralanma, hakem ve seyirciyi selamlama, müziğe uyma, arkadaşa-takıma uyma, su altındaki uyum, mayoların FINA’nın belirttiği kurallar çerçevesinde olması gibi unsurlar 10 üzerinden puanlanır. Hemen hemen tüm sporcular senkronize yüzme sporunun aynı zamanda artistik bir yönünün olması dolayısıyla suya dayanıklı makyaj ve saçlarıyla yarışırlar.