Şu bizim homofobikler!
Eşcinsellik bir hastalık mıdır?
1977 yılında eşcinselliği bir ruh hastalığı olarak tanımlayan Dünya Sağlık Örgütü, 1990 yılında 43. Dünya Sağlık Kongresi’nin onayıyla bu tanımı ortadan kaldırmış, eşcinselliği ‘hastalık’ olarak görmekten vazgeçmiş.
Amerikan Psikiyatri Kurumu ise 1952 yılında yayınladığı Teşhis ve İstatistik Kılavuzu’nda eşcinselliği hastalıklar kategorisi içine almış, ancak daha sonra yapılan bilimsel araştırmaların, eşcinselliğin bir bozukluk ya da anomali değil normal ve sağlıklı bir cinsel yönelim olduğunu göstermesi sonucu kurum eşcinselliği, Dünya Sağlık Örgütü’nden çok önce, 1973 yılında hastalıklar listesinden çıkarmış.
Yani özetle, saygın uluslararası literatür, eşcinselliğin hastalık olduğu yönündeki tartışmalara ta 25 yıl önce nokta koymuş.
AIDS esasen bir eşcinsel hastalığı mıdır?
Unicef’in Türkiye sayfasından alıntılıyorum:
“Cinsel ilişki, AIDS hastalığının en önemli bulaşma yoludur. HIV her türlü cinsel ilişki ile bulaşır (Vajinal, anal, oral). Bu nedenle, cinsel ilişkide mutlaka koruyucu kılıf (kondom, prezervatif, kaput) kullanın. Çoğumuz HIV’nin hayat kadınlarında, uyuşturucu kullananlarda, eşcinsellerde bulunduğunu ve kendimize bulaşmayacağını sanırız. Ancak, AIDS belirli bir sosyal grubun hastalığı değildir. Hastalığın mikrobu olan HIV, cins, ırk, renk, din, yaş farkı gözetmeden herkese bulaşabilir. HIV, kişinin ya da cinsel eşinin HIV pozitif kişilerle prezervatif kullanmadan ilişki kurması durumunda rahatlıkla bulaşabilir. HIV pozitif olan kişi kendisini ve cinsel eşini korumak için her türlü cinsel ilişkisinde prezervatif kullanmalıdır (...) HIV, korunmasız cinsel ilişki ile bulaşır. Tüm bulaşmaların %80-85’i bu yolla olmaktadır. HIV kanda bulunduğu gibi erkeğin sperm sıvısında, kadının vajina salgısında da bulunur. Cinsel ilişki sırasında vajina, penis, anüs mukozası veya ağızdaki zedelenmiş doku ve çatlaklardan vücuda girerek; erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe veya kadından kadına bulaşabilir”.
Yani AIDS’in ana bulaşma nedeni anal yolla yapılan seks değildir.
Korunmadığınız her türlü cinsel ilişki AIDS’in bulaşma nedeni olabilir. Burada esas mesele korunmaktır.
Ve küçük bir not; anal ilişki sadece eşcinsellerin başvurduğu bir ilişki yöntemi değildir.
Heteroseksüel bireyler de sıklıkla anal seksi uygulamaktadır.
Ve gelelim esas soruya...
Peki HOMOFOBİ bir hastalık mıdır?
Bilim dünyası, bu konuda henüz net değil.
İnsan hakları savunucusu Hakan Ataman, Mart 2010’da Radikal 2’de ‘Homofobi bir hastalık mı?’ başlığıyla kaleme aldığı makalede, bu konuda var olan farklı birtakım görüşlere yer vermiş.
Ataman’ın makalesinden alıntılıyorum:
“Walden Üniversitesi’nden Dr. Elaine C. Spaulding’e göre, sosyo-kültürel fenomenler tarafından organize edilen cinsiyetçilik, ırkçılıktan farklı bir şekilde homofobi psikolojik bir durum olarak görülebilir. John Hopkins Üniversitesi’nden Dr. Mary H. Guindon ise daha ileri giderek, kişisel özelliklerin homofobi, ırkçılık ve cinsiyetçilik yoluyla diğerleri üzerinde adaletsizce, acı veren ve hoşgörüsüz davranışlarda bulunmak için bir etken olduğunu ve bu nedenle bu tür davranışların bir hastalık, psikolojik bir problem olarak görülmesi gerektiği görüşünde. Öte yandan Arkansas Üniversitesi Psikoloji bölümünden profesör Jeffrey M. Lohr, homofobinin psikopatolojik bir problem olmaktan çok sosyal ve moral bir problem olduğu görüşünde (...)
Görüldüğü üzere farklı ekoller, kısaca ‘eşcinsellere ya da eşcinselliğe karşı duyulan nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılık’ olarak tanımlanan homofobi hakkında farklı görüşlere sahip olsa da, herkesin birleştiği ortak nokta, ama patolojik ama sosyal, illa ki bir ‘PROBLEM’ olduğudur.
İnternet üzerinden kolayca ulaşabileceğiniz tüm bu detaylar, yalan yanlış, eksik gedik bilgilere sahip olanlara, önemle duyurulur!