1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Şu bizim zincirli gerçeğimiz
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Şu bizim zincirli gerçeğimiz

A+A-

 

LEFKOŞA’da çok şirin bir cafe.
Ne güzel, ülkemizde ‘cafe’ geleneği yerleşiyor, gelişiyor, ilerliyor.
Kitaplar var, ahşap dekorlar, işlemeli yastıklar...
Ve çıkışta bir baktım, yol kenarında “zincirli” mama ve su kabı duruyor.
Sokak hayvanları için!
“Sevimli dostlarımız”a su ve mama veriyor, cafe sahibi...
“Sevimsiz” başkaları çalmasın diye de kapları zincirliyor.

su-kap.jpg

*  *  *

Cafenin adı: “Kaldi”
Merak ettim, ne demek?
Meğer bir “kahve” efsanesi.
Kahvenin anavatanı, Etiyopya.
Dağlarında yabani kahve ağaçları var.
Kaldi de bir çobanın ismi.
Efsane şu ki, dağda keçilerini otlatan Çoban Kaldi, bir tuhaflık fark eder.
Keçileri bir ağacın meyvesini yedikten sonra yerlerinde duramaz, oynamaya başlar.
Çoban Kaldi, bu ağacın çekirdeklerini toplar, köydeki ermişlere götürür ve gördüklerini anlatır.
Bu hikayeye inanmayan sufiler, çekirdekleri ateşe atarlar.
Ateşe düşen çekirdekler kavrulmaya başlar ve ortalığa bildiğimiz o kahve kokusu yayılır.
İşte o kokunun verdiği ilhamla, çekirdekler kaynatılır, tadılır, ilk kahve böylece yudumlanır.
Kahve çok sevilir.
Önce Yemen’e ve Arabistan’a, ardından da tüm dünyaya yayılır.

*  *  *

Cafe Kaldi’de mama ve su kaplarını dahi “zincirleyecek” hale geldiğimiz gerçeğini görünce...
 “Eskiden kapı pencere açık bırakır, dışarı giderdik”
diyen büyüklerimiz aklıma geldi...
“Keçileri oynatmamak” işten bile değil, görünce, düşününce...


Buzcuk

buz-001.jpg

Seneler önce...
Suat hoca (Günsel) meyhaneye davet etti.
Masada birkaç meze, leziz bir fırın kebabı ve keyifli bir sohbet... Hemen yan masada da meyhaneci...
Önünde viskisi, içiyor...
Bir ara Suat hocamız yana döndü, buz isteyecek.
“Kemal, buzcuk?” dedi.
Meyhaneci kendi bardağına baktı.
“Yok hocam, var, tamamdır” dedi.
İçmeye devam etti...
Böyle güzeldir bizim insanlarımız.
O yer “Ahır”dı, o meyhaneci Kemal Demirkıran. Önceki gün, ölüm haberini okurken aklıma geldi... Ne zaman birisi, bir meyhanede buz istese, hep aklıma geldiği gibi...


 

NE KAZANACAK, NE KAYBEDECEĞİZ?

 

cenk-b.jpg

HEPİMİZİN daha fazla harekete ve yürüyüşe ihtiyacı var.
Bisiklet sürmeye...
Doğayla buluşmaya...
Çocuklarımızla birlikte koşmaya, oynamaya ihtiyacı var...
Hem beden hem de ruh sağlığımız için!
Dikkat etmişseniz “yerel yönetim” tartışmaları yine en sığ noktadan yapılıyor.
“Kim kazanır, kim kaybeder...”
Toplumsal bir soru değil bu!
Adaylar özelinden soruyoruz.
Toplumun yani hepimizin ne kazanacağı ya da ne kaybedeceğinden daha çok Ahmet’i, Mehmet’i, Mahmut’u Hasan’ı merak ediyoruz.

*  *  *

YEREL projeleri tartışmadan seçime gidiyoruz.
Giderek küçülüyor hayallerimiz.
“Temiz olsun, yeter” diyoruz.
Oysa bu süreçte iki unsur önemli.

1- SÜRDÜRÜLEBİLİR belediyecilik!
Partizan istihdam ve borç batağından uzak, bütçesini doğru ve planlı kullanabilen, kurumsallaşan ve başkanların iki dudağı arasından kurtarılan, kendi ayakları üzerinde durabilen belediyeler.

2- HİZMET kalitesi.
En önce de KENT parkları, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları, gıda güvenliği.

*  *  *

GÜNEYDE her şehirde ve her mahallede bir kent parkı var.
PARKLAR birbirine bağlantılı uzuyor, gidiyor.
Peki kuzeyde?
ALSANCAK’ta başarılı bir örnek var. Herkes konuşuyor. İSKELE’de çok önceden görmüştüm. Bir de Lapta’da yenile bir sahil yolu açıldı.
LEFKOŞA’ya yönelik hükümet programına giren bir KENT PARKI var ki, mutlaka sonuçlandırılmalı...
SANAYİ’de harika bir ormanlık alan var, çok iyi bir yürüyüş ve bisiklet parkına dönüştürülebilir, ancak içler acısı durumda, atıl, izbe...
Gönyeli’de bu yönde ciddi atılımlar var.
Girne betona boğuldu.

*  *  *

“Kim kazanır, kim kaybeder” gibi kişiler üzerinden “falcılık” oynamak yerine çok daha fazla HİZMETLERİ konuşmalıyız.
Dertlenmeliyiz, “ne kazanacak, ne kaybedeceğiz” diye...


 


Notçuklarım

  • “Çağın vebası; mutsuz insanlar, mutlu fotoğraflar.
    (Devrim Demir’den aldım, paylaştım...)
    Bir ekleme:
    Her yerde ‘maskeli’ hayatlar !

Unutulmasın!

  • Çok yerinde bir uyarı yaptı, Mete Hatay...
    Birkaç bakanlık hariç web siteleri sadece bakanla ilgili bilgi ya da propaganda yapıyor.
    Bu siteler toplumun hizmet kalitesini artırmak ve hayatı kolaylaştırmak için olmalı!

Barış çağı

  • 65 yıl sonra KORE’deki
    gelişmeler karşısında şaşıran kimileri şunu diyor!
    - İyi de orada tek dil var, tek ülke, tek din...
    Burada da TEK ÜLKE var, tek yurt!
    Bir tek Kıbrıs var!

    Bunu görebilseniz, sorun kalmayacak zaten!
     
  • Ya da alnından öptüğüm Esra’m (Aygın) ne güzel demiş:
    Her güzel şeye limon sıkmak için hemen atlayanlar var ya... “ama Kore’nin şartları çok farklı” “ama Kore aslında birleşmiyor” .... Kim sevmedi be sizi küçükken?
     
  • Mum yanmazsa eğer...
    Öylece durur...
    Evet, belki erimez...
    Ama IŞIK da vermez!

YİNE SORALIM

  • Barikatlara güneşlik yapmak; görevli sayısını artırmak, tuvalet ve su ihtiyacı için tedbir almak, BU KADAR MI ZOR?

 

O gece garip bir şey oldu:
Karanlık uzandı göğe,
Gökten bir yıldız aldı,
Odaya getirdi.

Behçet Necatigil

Bu yazı toplam 2742 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar