Feminist Atölye
[email protected]
 

Su ekolojik yaşam, içme-kullanma, tarım, eneji ve sanayi için vazgeçilmez; sosyal-ekonomik gelişim için ise gerekli bir değerdir. Su ekosistemin en önemli parçasıdır. Cansız sistemden aldığı mineralleri canlı sisteme taşıyarak canlı-cansız sistemler arasındaki bağlantıyı oluşturan su, canlılığın temel yapı taşı halindedir. Ayrıca su döngüsü sayesinde, ekosistemde suyun devamlılığı sağlanmaktadır. Peki, yaşamın temel yapı taşı olan ve sağlıklı bir ekosistemde kusursuzca devamlılığı olan su, nasıl olur da piyasada fiyatlandırılan, ticarileşen bir mal halini alabilir?

Suyun ticari bir mal gibi görülmesi ve metalaşması, temel insan hakkı olan suya erişimin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Su hakkının bir “ihtiyaç”mış gibi adlandırılıp yansıtılması, tüm sorumluluğu özel sermayeye aktarmakta ve  sosyal adaletin çöküşünü de beraberinde getirmektedir.

Suyun metalaştırılması, alınıp satılacak bir mal olarak düşünülmesi fikri sadece insanlığa değil aynı zamanda ekolojik yaşama karşı da işlenecek en büyük suç olarak kabul edilmeli, bu fikir bir an önce ticari akıl sahiplerinin zihinlerinden silinmelidir.

Doğanın sürdürülebilirliğinin esas alındığı çevre koruma planını devreye sokamak için çoktan geç kalmış sayılırız. Bugüne kadar halihazırda kullanığımız adamızın su havzaları tükendikten sonra atılacak adımlar, “taşıma suyun kıymetini bilmeliyiz” demek hazırcılık olmaz da ne olur?

Su hiçbir biçimde akçeli pazarlık masalarına meze edilemez ve edilmemelidir. Kapitalizm kıskacındaki su bugünlerde meta haline getirmek, sermayenin değer bilmezliği ile talan ettiği doğa gibi suyun da ilerleyen zamanlarda kirletilerek milyonlarca canlının hayatını tehdit altına almaktadır.

Temel insan “hakkı” olan su, sermayenin elinden alınmalıdır. Bunun yolu da sürdürülebilir su politikası üreterek, su yönetimini etkin bir şekilde gerçekleştirmekten geçer. Doğru politikaları geliştirmek ve zaman kaybetmeden hayata geçirmek, hem yerel hem de küresel anlamda hayati önem taşımaktadır. Sürdürülebilir su politikaları konusunde kendi irademizi koyup, sermayeye söz hakkı tanımadan kendi kendimizi yönetebilmemiz diğer bir önemli husustur. Hazır olduğu söylenen Su Kurumu Yasası ve BESKİ ile ilgili açık ve güncel bilgilerin halk ile paylaşılması, düzenlenecek çalıştaylar ile sivil toplumun da katılımını ve söz hakkını sağlamak kendi irademizi koyma yönünde atılması gereken temel adımdır. Buradan bilgi alma hakkımızı kullanarak bahsi geçen yasalar ile ilgli güncel bilgi akışının ivedilikle sağlanmasını tekrar talep etmekteyiz.

Su hayattır, SATILAMAZ!

***
Kaynaklar:
1- Suyun Metalaşması, Suya Erişim Hakkı ve Sosyal Adalet. Dr. Filiz Kartal, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Ankara.
2- “Su”yu Korumak. Beyza Üstün. Yıldız Teknik Üniversitesi İnş. Fak. Çevre Müh. Bölümü, Çevre Teknolojisi Ana Bilim Dalı.
3- Su Sorununa Eleştirel Bir Yaklaşım: Üretimin Bir Faktörü Olarak Su. Gaye Yılmaz.

---------------------------------------------------------------------------------------
OKUDUK PEK SEVDİK!

Ataerki ve Birikim: Uluslararası işbölümünde kadınlar

Cinsiyete dayalı işbölümünün toplumsal kökenlerini inceleyen bu -klasikleşmiş- eser, kolonileştirme ve evkadınlaştırma süreçlerinin genel tarihinin yanı sıra, yeni uluslararası işbölümünü ve kadınların en ucuzundan birer üretici ve tüketici olarak oynamak zorunda bırakıldıkları rolü eleştirel bir perspektifle tahlil ediyor. Mies, feminist teoride esaslı bir paradigma değişikliğine yol açan bir yaklaşımla kapitalist ataerkinin günümüzdeki küresel ölçekli egemenliğini betimlerken, bu egemenliğe karşı nasıl bir mücadele verilmesi gerektiğine de açıklık getiriyor. Teori ile pratiğin otantik ve birlikte gelişimini gözeten bu çalışma feminist teorinin ulaşabileceği doruk noktalardan biri Heyecan verici Feminist bir akademisyen tarafından son yıllarda gerçekleştirilmiş en iddialı proje.
Yazar: Maria Mies
Çevirmen: Yıldız Temurtürkan
Dizi Adı: Araştırma İnceleme/ Kadın
Sayfa Sayısı: 434 sayfa
ISBN/Barkod: 978-605-4412-41-9