SU neden 2.30 TL?
Meclis kürsüsünde TC-KKTC ‘Su Protokolü’ konusunda konuşurken, Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu, CTP’li milletvekillerinin “Sayın Bakan, fiyatın bileşenlerini açıklayın da bilelim” demeleri üzerine şöyle demişti:
“Buradan açıklayamam. Grup odasına gelin, orada söyleyeyim.”
Sonrasında grup odasında su fiyatına dair bir izahat verdi mi Çavuşoğlu, bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz şu var: 2.30 TL olduğu açıklanan ‘Anamur suyu’ fiyatının neden bu miktarda olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok!
Yani ‘bilmediğimizi’ biliyoruz.
Bakan da ‘halkın duyabileceği’ bir yerde konuşmayı reddettiğine göre, demek ki orta yerde tuhaf bir durum var.
Acaba nedir?
***
Veysel Eroğlu ve Nazım Çavuşoğlu’nun imzalarını taşıyan “Türkiye’den KKTC’ye Su Götürme Projesi kapsamında KKTC’de Yapılmış Olan İçme Suyu Tesislerinin Geçiş Döneminde İşletilmesine Dair Protokol” adlı metni biraz farklı gözle inceleyince, o ‘tuhaflık’ biraz daha elle tutulur hale geliyor.
Protokolle ‘idare’ diye anılan bizim Su İşleri Dairesi’nin tamamen ‘arzuhalci’ pozisyonuna düşürüldüğü, adeta TC DSİ ve onun bulacağı ‘özel firma’ya hizmet eden bir duruma getirildiğini geçelim.
Suyun ton fiyatının neden 2.30 olduğunu anlayabilmemize belki yardımcı olur diye, protokolün 7’nci maddesini masaya yatıralım.
***
‘Geçiş Dönemi Su Fiyatı ve Fiyata Dahil Oan Kalemler’ başlıklı 7. Maddeye göre, 2.30 TL’lik fiyata şu kalemler dahil:
- Tüm içme suyu yatırımları
- İşletme
- Bakım
- Onarım
- Tamir
- Yenileme
- Tamamlama
- Personel
- Enerji
- Yedek Parça
- Sarf Malzemesi
Hatta bir de ‘vb’ diyerek, benzer giderlerin de 2.30’luk fiyata dahil olduğu belirtilmiş.
Biraz Türk dili bilgisiyle, bu ‘bileşenler listesi’nin çalakalem yazıldığı anlaşılıyor. Zira birbiriyle aynı kavramlar, başka kelimeler kullanılarak liste uzatılmış!
Mesela ‘onarım’ ile ‘tamir’ arasındaki fark nedir?
‘İşletme’ giderleri içinde ‘personel’ zaten yok mudur?
Ama bunları da ‘dil sürçmesi’ diye es geçelim.
**
Ama üzerinde odaklanılması ve es geçilmemesi gereken hususlar da var.
Mesela ‘yenileme’…
Protokol metninde sadece ‘yenileme’ diye yazılmış. Neyi yenileyecekler, belli değil.
Şehirler arası, yeni döşenmiş boruların yenilenme ihtiyacı olmadığı kesin…
Asıl sorun, şehir ve köy içlerindeki iletim hatlarında… Peki, ‘yenileme’ kapsamında şehir ve köy iç hatları var mı? Varsa bir yılda ne kadar boru döşenecek? Ve nerelere?
Öyle ya… DSİ’nin bulacağı firma belediyeler suyu 2.30’dan satacak. Bu kesin. Ama hatları sapır sapır dökülen belediyeler, 1 ton su parası alıp, 5 ton suyu da toprağa kaçırmaya devam edecek.
Bu durumda hatları sorunlu olan belediyelerin gideceği köyün minareleri belli değil mi?
***
Ve bir diğer mühim konu: Enerji…
‘Fiyatın bileşenleri’ arasında elektrik de sayılmış.
Peki ama neden?
Türkiye’den biz ‘su’ aldık diye biliyorduk.
Tesislerin elektriğini niye bizim KIBTEK sağlamasın?
Yani, elektriği neden ‘su fiyatı’nın içine dahil ettiniz ki protokolde?
Ve kaça?
Ton başına harcanacak enerji miktarının payı nedir 2.30’un içinde?
KIBTEK bu rakama ne der acaba?
Yoksa Nazım Çavuşoğlu’nun “kürsünden söyleyemem” demesinin sebebi bu mu?