1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Su ve elektriğe CTP’nin bakışı
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Su ve elektriğe CTP’nin bakışı

A+A-

2025’te 1,8 milyar insan mutlak su sıkıntısı çeken ülkelerde, dünya nüfusunun üçte ikisi ise su stresi olan bölgelerde yaşayacaktır. Ortadoğu bu bölgelerin başında gelmektedir. 2020’den itibaren bölgemizde su savaşlarının konuşulacağı iddia edilmektedir. Su kaynaklarına erişim konusunda bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ekonomik potansiyellerini olumsuz etkileyen zor bir dönemden geçilmektedir.

Yanı başımızdaki Filistin halkı su sorunu konusunda “umut en son ölürmüş” deme noktasına gelmiştir. Kendi ifadeleriyle, teknik ilerleme ve insan aklına olan inançları nedeniyle umutları henüz tükenmemiştir. Bununla kastettikleri ise Türkiye’nin Gazze’ye gemiyle su taşıması ya da boru hatları ile İsrail ve Filistin’in su ihtiyacının karşılanmasıdır.

Elektrik ise bir başka “dert” olarak insanoğlunu sınamaktadır.

Halen dünya nüfusunun yüzde 19’u (1,3 milyar insan) elektrik kullanamamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümeye paralel artan ihtiyacı söz konusudur. Elektriğin maliyeti ekonomik büyümeyi doğrudan etkilediğinden, bu kaynağa hem sahip olma hem de en ucuza mal etme yönünde dünyamızda müthiş bir devinim yaşanmaktadır.

Bizim de su ve elektrikte kendimizi, ülkemizi ve bölgemizi kapsayacak geniş bir vizyonla hareket etme mecburiyetimiz vardır.

Bütün dünya bu iki konuda insan aklı ve teknik ilerlemeden medet umarken, kendimizi bundan muaf tutma lüksümüz yoktur. Küresel bakış açısını reddetmemiz siyasi varlığımızı, kimliğimizi ve kültürümüzü tehdit eden bir unsura dönüşebilir. Diğer yandan küresel bir oyuncu olan Türkiye’nin girişimleri bizim için de pek çok yönden ciddi fırsatlar doğurmaktadır.

2 ay sonra su Türkiye’den Kıbrıs’a ulaşacaktır. İnsan aklı ve teknik ilerleme açısından bu önemli bir denemedir. Akabinde Kıbrıslı Türkler de su konusunda küresel bir oyuncu olacaktır.

Kısır siyasi çekişmelerden uzak durarak bir ülkeden başka bir ülkeye deniz altından borularla taşınan suyun hedef ülkede en uygun maliyetle nasıl değerlendirilebileceğini örneğini dünyaya göstereceğiz. Uzun vadede bu kaynağın önce ülkemizde sonra da bölgemizde barışa katkı sağlayabileceğini ispatlayacağız.

Mevcut su idaremizi insan aklının geldiği son aşama ve teknik ilerlemelerden azami fayda sağlayarak reforma tabi tutacağız. Mevzuat ve uygulamalar yönünden yenilikler getirecek olan söz konusu reformlar, “kullanan öder, su giderleri su gelirlerinden karşılanır” ilkesi ışığında yürütülecektir. Maliyetleri yükseltmek pahasına mevcut yapıyı sürdürmeyi değil en uygun maliyetle hizmet sunarken, örneğin belediyelerimiz için yeni mağduriyetler yaratmamayı gözeteceğiz. Bunun aynı zamanda barış suyuna dönüştürülmesi için de Kıbrıs sorunu bağlamında girişimlerimiz olacaktır.

Elektrik için de bu yaklaşım aynen geçerlidir.

Gelişen teknoloji ile AB ortalamasına (55-60 kr/s) yakın olan son tüketici fiyatlarımızı Türkiye’deki fiyatlara (35-40 kr/s) yaklaştırma ihtimalini elimizin tersiyle itmeyeceğiz. Zaruri yeni yatırımları yaparken insan aklının geldiği son aşama ve teknik ilerlemelerden yararlanacağız, çevre kirliliğini önleyeceğiz, fuel-oil’e bağımlılığı ortadan kaldıracağız.

Tüm bunları yaparken maliyetleri daha da yükseltmek pahasına mevcudu korumayı değil ama bir bağımlılıktan kurtulup başka bir bağımlılığa hapsolmamayı ve mevcut sektör çalışanlarının işsizlik ve benzeri sorunlarla karşı karşıya kalmamasını gözeteceğiz. Akabinde ise elektrik alanında bölgemizde gelişen ortak alternatif enerji kullanımı ve benzeri büyük hedeflerin paydaşı olma ve elektriği ülkemizde ve bölgemizde barışa katkı sağlayacak bir manivelaya dönüştürme iddiası ile uluslararası düzeyde siyaset yürüteceğiz.

Kısır birtakım iç siyasi hesaplar CTP’yi su ve elektrik konusunda insan aklının geldiği son aşamayı ve teknik ilerlemeleri reddetme ve somut iş üretmekten alıkoyma noktasına taşır mı?

Gözlemim odur ki bu sorunun cevabını verme aşamasındadır Kıbrıs Türk halkı…

Bu yazı toplam 3329 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar