1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Suç ortakları…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Suç ortakları…”

A+A-

*** ELAM’ın saldırısı ardından sosyal medyada en fazla eğitimin barışçıl hale getirilmesi tartışılıyor… (4)

ELAM’ın geçtiğimiz günlerde bazı Kıbrıslıtürkler’e yönelik saldırısı ve ardından buna alternatif olarak POFNE’nin Lefkoşa, Leymosun ve Baf’ta düzenlediği barış gösterileri ardından sosyal medyada en fazla eğitimin barışçıl hale getirilmesi tartışılıyor. FACEBOOK’ta yapılan paylaşımlardan bir derleme yaptık… Bunları yayımlamaya devam ediyoruz…

Önceki gün “Dialogos”ta, ardından FACEBOOK’ta paylaşılan ve  HARAVGİ’de de yayımlanan yazısında AKEL Merkez Komitesi üyesi Yannakis Kolokasidis şöyle diyor:
“Başlarına geleceklerden habersiz olan Kıbrıslıtürklere yönelik öğrencilerin yaptığı zorbalığı kınamak için herkes sıraya geçti. Eminim ki önümüzdeki Pazar açıklama yapmak için Başpiskopos’un ağzına mikrofonu “tıktıkları” zaman, kendisi de aynı şeyi yapacaktır. Hatta önümüzdeki Pazarı beklemeyip, gösteriş yapıp dikkatleri üzerine çekmek için daha önceden de açıklamada bulunması mümkündür.
Bir yandan “olayları kınamaları iyi” derken, diğer taraftan da ikiyüzlülüğün ne boyutlara ulaştığını görünce şaşıp kalıyor insan. Çünkü bugün kınamada bulunan herkes öyle ya da böyle olaylardan sorumludur. Bir tek AKEL buna dahil değildir. HERKES suç ortağıdır çünkü Pazartesi günü vuku bulan bu olaylar, milliyetçilik ve şovenizm ideolojisinin bir ürünüdür ve bu ideolojinin aşılanmasında herkesin payı vardır.
Bazıları saldırıda bulunan öğrencilerin ELAM üyesi olduğunu söyledi. Böyle olması olasıdır. Olaylara tanık olan bir gazeteci, katıldığı haber bülteninde, olayların olduğu esnada diğer öğrencilerin yapılan saldırılara seyirci kalmasının kendisinde büyük bir üzüntü yarattığını dile getirdi. Büyük bir ihtimalle yapılanları tasvip ediyorlardır. O halde problem münferit olmamakla birlikte birkaç akılsızın, holiganın veya çoğunun yaptığı açıklamalarda onları benzeri şekilde adlandırdığı kişilerle sınırlı değildir. Polisin ele geçirerek yargıya devredeceği 3-5 kişi söz konusu da değildir. Tabi “zavallı çocukları” kurtarmak için araya büyük torpiller girmezse ancak o şekilde yargı süreci tamamlanacaktır.
Problemin kökü pek çok çocuğun beynine maalesef milliyetçilik ve şovenizm zehri akıtılmasıdır. Bu konuda eğitim sisteminin, “vatansever” öğretmenlerin ve hala bugün Türk düşmanı ve komünist düşmanı faşist Grivas’ı kahramanlaştıran Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğu vardır. Eğitim Bakanlığı olayların ardından çalkalandı. Neden çalkalandılar sanki!: Ne ekersen o biçersin!
Sorumlular; Hristofias hükümetinin demokratik okul vizyonunu gerçekleşmesine engel olmak için ittifak kuranlardır.
Sorumlular; babayiğit gençleriyle iftihar eden “vatansever” dernek ve gruplardır.
Sorumlu; “ELAM’ın iyi çocukları” yönünde açıklama yapan ve tavrıyla onları destekleyen Başpiskopos’tur.
Sorumlular; Gençlerin beynini şovenizm, Grivasçılık ve son zamanlarda Başkan Anastasiadis’in de dillendirdiği gibi “sahte vatanperverlik” ideolojileriyle dolduran DİSİ ve Gençlik Kolları Örgütüdür.
Sorumlular; iki toplumlu, iki bölgeli federasyonu kınamak için aralarında yarışan DİKO, EDEK EVROKO ve Yeşiller Partisi ve benzerleridir. Evet, bunların hepsi suç ortağıdır. Yürüyüş yaparak, barikatlarda federasyon karşıtı slogan atan öğrencilerin hepsi sorumludur. Federasyon karşıtı öfkenin barbarca eylemlere dönüşmesi rastlantı mı acaba? Hiç rastlantı değil.
Suç ortağı ise Başkan Anastasias’in ta kendisidir. Eskiden yakın zamana kadar Tsougiopoulou’ya Hellenizm adına yapmadığını bırakmazken kendisi de milliyetçilik değirmenine oldukça su akıtmış biridir. Anastasiadis ve DİSİ, aslında tıpkı Amerika’nın Taliban ve İŞİDcilerle uğradığına benzer bir şeye uğradı. Kendi çıkarlarına hizmet etmesi için milliyetçilik yılanını kendi koynunda beslerken bugün aynı yılan dönüp kendilerini sokmuştur.
Tüm bu sorumlular ve suç ortakları, gerçekten milliyetçiliğin başımıza yeni belalar saracağının farkına varıp olayları sadece sözlü olarak kınamakla yetinmemelidirler. Milletçilikten hoşlanmadıklarını ve geçit vermeyeceklerini icraatlarıyla göstersinler. Bu, her ne kadar kendilerinden bir parçayı inkâr etmek anlamına gelse bile…”
Makalenin orijinali için: http://dialogos.com.cy/blog/sinipefthini/#.VlG-Yp8NqUg.facebook)
(Yiannakis Kolokasidis - AKEL M. K. Üyesi - Çeviri: Duriye Gökçebağ – Duriye Gökçebağ’a Rumca’dan Türkçe’ye yaptığı bu çeviri için sonsuz teşekkürler…)

Bu yazı toplam 1473 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar