Suçlama diplomasisi
"Anastasiadis’in; Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesin’deki “yasadışı” faaliyetlerini, Mağusa kapalı bölgesinin tek taraflı iskâna açılmasını ve genelde Türk tahrikkârlığını kınaması tümünden destek gördü."
Kıbrıslırum Yazarlardan
Pambos Haralambus | Alithia
Çeviri: Voula Charana
Kıbrıs Rum çözümsüzlük taraftarı partiler Anastasiadis’in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın ilk bölümünden pek bir memnun kalmıştı. Anastasiadis’in; Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesin’deki “yasadışı” faaliyetlerini, Mağusa kapalı bölgesinin tek taraflı iskâna açılmasını ve genelde Türk tahrikkârlığını kınaması tümünden destek gördü.
Örneğin DİKO ilgili açıklamasında, “Anastasiadis’in Türkiye Cumhurbaşkanına garantiler ve siyasi eşitlikle ilgili cevapları doğru yöndeydi” dedi.
Bununla birlikte Anastasiadis’in konuşmasının ikinci bölümüne yönelik de DİKO’dan şu açıklama geldi:
“2014 Şubat ortak açıklaması, üzerinde yakınlaşmaya varılan noktalar ve Guteres’in 30 Temmuz belgesi içerikli referans şartlarının kabul edilmesi, bizi kötü bir çözüme, Türkiye’nin yıllardır peşinde olduğu konfederasyona götürür ki, bu daha müzakere yapılmadan Türk tarafına büyük kârlar sağlar.”
DİKO özünde, bunları, kendi gibi düşünen ve bu durumun tam tersi için hayıflanıp kederlenen, sözde Kıbrıs Türk Başbakanı Ersin Tatar’a söylüyor.
Ersin Tatar’ın kederlenmesi referans şartlarının ve yakınlaşma noktalarının kötü çözüme yani Kıbrıs’ın Helenleşmesine, Türk garantörlüğünün kalkmasına ve Türk ordusunun adadan ayrılmasına sebep olacağından…
Kıbrıs Rum retçi partisi EDEK de Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in Kıbrıs sorununun tabiatına ilişkin sunduğu çerçeve, Türkiye’nin Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik bölgesi ve Mağusa’daki tahrikkâr tutumuna dair söylediklerinden gayet memnun göründü. Ancak Anastasiadis’in konuşmasının ikinci bölümü için DİKO ve Tatar’la birlikte EDEK de gözyaşı döküyor.
Bakın ne diyor EDEK açıklamasında bu konuda: “Cumhurbaşkanının Kıbrıs sorununda kabul ettiği çözüm prosedürünün, bizi bir kez daha çıkmaza götüreceğini göz ardı etmek mümkün değildir”.
* * *
Kıbrıs sorununu çıkmaza götürecek olan Anastasiadis’in kabul ettiği çözüm süreci değildir. Kıbrıs sorunu tam 27 aydır süreç yokluğundan dolayı zaten çıkmazda.
Türk tahriklerini şikayet edip, çocuklar gibi ağlayıp sızlanmak ne süreç olarak kabul edilebilir ne de prosedür. Bu siyaset değildir. Suçlama bildiriminde bulunmakla, nota vermekle hakkını alamazsın. Bildirimler ve şikâyetlerle, olsa olsa, sen sorumluluklardan kaçtığını zannederken, haklı olmaktan çıkarsın ancak...