1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. 'SU'DA ÖZEL ŞİRKET MÜMKÜN DEĞİL'
SUDA ÖZEL ŞİRKET MÜMKÜN DEĞİL

'SU'DA ÖZEL ŞİRKET MÜMKÜN DEĞİL'

YENİDÜZEN’e konuşan CTP Genel Sekreteri ve Lefkoşa Milletvekili Tufan Erhürman, Türkiye’den gelecek suyun yönetimi konusunda “özerk bir yönetim” konusunda ısrarcı olduklarını belirtti ve ekledi: “TC ile endişelerimiz ortak, ama çözümler farklı”

A+A-

• “Bizim ortaya koyduğumuz proje yani özerk su yönetiminin kurulmasıyla ilgili taslak çalışmalar tamamlanma aşamasındadır.”

• “Bu proje, çok özetle, partizanlıktan uzak bir özerk su yönetiminin oluşturulmasını ve bu yönetimin sadece TC’den gelecek suyun değil, ülkedeki tüm su kaynaklarının yönetimi konusunda yetkili olmasını içeriyor”

• “Sonuç itibarıyla özerk su yönetimi, belediyelerin yöneteceği şirkete su satacak, o da satın aldığı suyu dağıtıp tahsilatını yapacaktır.”

• “Özerk su yönetimine bizim biçtiğimiz rolün Türkiye’den veya herhangi bir yerden gelecek şirket tarafından üstlenilmesi hükümet programına göre mümkün değildir”

• “Türkiye’nin endişesi, getirilecek suyun doğru yönetilmezse işe yaramayacak olmasıdır. Bu endişeyi biz de paylaşıyoruz ve o yüzden de doğru yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla TC ile endişelerimiz ortak, ama endişeden hareketle ürettiğimiz çözümler farklı”

 

Ödül AŞIK ÜLKER

  CTP Genel Sekreteri ve Lefkoşa Milletvekili Tufan Erhürman, hükümetin şimdilik iyi gittiğini ancak test döneminin Ekim ayında Meclis’in açılmasından sonra başlayacağını söyledi.

   Erhürman, “Şimdilik iyi gidiyor denilebilir ancak şunu da söylemem lazım ki hükümetle ilgili test dönemi henüz başlamış değil. Test döneminin Ekim ayında Meclis’in açılmasından sonra olacağını düşünüyorum çünkü Meclis’in açılmasından sonra hükümet programındaki takvime göre bir takım önemli yasa tasarılarının gündeme gelmesi gerekiyor. Şu anda da onların hazırlığı yapılıyor” diye konuştu.

   Tüm çalışmaların takvime uygun gittiğini anlatan Erhürman, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla, Kamu İştirakli Şirket ve Kuruluşlarda İstihdam Esasları Yasa Tasarısı” ve “DAÜ Yasası”nın ülkede değişim açısından önemli işaret fişekleri olacağını kaydetti.

   Erhürman şunları söyledi:
   “Hükümetin başlangıç tarihini, atamalar bittikten sonra, Ağustos başı gibi kabul edersek, Kasım başına kadar, takvime uyulabilmesi için, bunların Meclis’te görüşülmeye başlanması gerekiyor. Dolayısıyla hükümet iyi gidiyor mu sorusunun gerçek cevabını ancak o zaman verebileceğiz. Şu ana kadar uyum sorunu yaşanmış değil, 1-2 aylık takvimlere de uyuldu; problem yaşanmadı. Ancak değişimin gerçek işaretini verecek bu iki yasanın Kasım ayına kadar bir takvimi var, kritik nokta oradadır, esas durumu o dönemde göreceğiz.”

• Soru: Hükümet kurulalı iki ay oldu, ortaklık nasıl gidiyor?
• Erhürman:
Şu ana kadar herhangi bir uyumsuzluk olduğunu ve bu uyumsuzluktan dolayı sorunlar yaşandığını söylemek çok doğru olmaz. Elbette ülkede bir takım sorunlar var ama bu sorunların koalisyonu oluşturan iki parti arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığı söylenemez. Dolayısıyla şimdilik iyi gidiyor denilebilir ancak şunu da söylemem lazım ki hükümetle ilgili test dönemi henüz başlamış değil. Test döneminin Ekim ayında Meclis’in açılmasından sonra olacağını düşünüyorum çünkü Meclis’in açılmasından sonra hükümet programındaki takvime göre bir takım önemli yasa tasarılarının gündeme gelmesi gerekiyor. Şu anda da onların hazırlığı yapılıyor.

“Çalışmalar takvime uygun gidiyor”

• Soru: Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla, Kamu İştirakli Şirket ve Kuruluşlarda İstihdam Esasları Yasa Tasarısı da en önemlilerinden biri herhalde. Bu konudaki çalışmalar ne aşamada?
• Erhürman:
Bu yasa tasarısı sadece merkezi idarede değil, tüm kamu tüzel kişilerinde, hatta kamunun herhangi bir şekilde dahil olduğu kamu bankaları, vakıflar gibi kurumlarda istihdamın asgari koşullarını belirlemektedir. Bu yasa tasarısı son derece önemlidir çünkü bugüne kadar sorun olan, istihdamın adil yöntemlerle yapılmaması ya da partizanca yöntemlerle yapılması meselesine çok ciddi çözüm üretecek bir yasa tasarısıdır. Dolayısıyla bu yasa hem verilen bir sözün yerine getirilmesi anlamında hükümet açısından bir test olacak, hem de iki parti halka “bu ülkede istihdam konusunda yıllardır partizanlıktan şikayet ediliyor, biz de bugün iktidara geldik ve bu olanakları kullanmayı reddediyoruz, bundan sonra kullanılmasını engellemek için de bu yasayı çıkarıyoruz” mesajını verecek. Şu anda tüm hazırlıklar, çalışmalar takvime uygun gidiyor. İki parti arasında bu konuda şu anda bir sorun yok.

*************************************************************************

DAÜ YASASI…
“DAÜ özerkleştirmenin ilk deneyimi olacak”


• Soru: DAÜ Yasası’nın da hükümet için ilk sınav olacağını söylemiştiniz...
• Erhürman:
DAÜ Yasası’nda da benzer bir durum var. O aslında özerkleştirmenin ilk deneyimi olarak ortaya çıkacak. Bilindiği gibi yıllardır bir takım kamu tüzel kişilerinin yönetim kurullarında partizanca atamalar söz konusu olmaktaydı. Oysa DAÜ ile ilgili yasa tasarısında özerklik ilkesi gereği kriterler belirlenecek.

Atamalar da bir takım kurumların gösterdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanı’nın ve meclisin seçeceği, kriterlere uygun kişiler arasından yapılacak. Bu iki yasa aslında ülkede değişim dediğimiz şeyin gerçekleştirilmesi açısından önemli işaret fişekleri olacak diye düşünüyorum.

• Soru: Yani bunlar hükümet programında belirtildiği gibi üç aylık süre içinde yürürlüğe girecek mi?
• Erhürman:
Hükümetin başlangıç tarihini, atamalar bittikten sonra, Ağustos başı gibi kabul edersek, Kasım başına kadar, takvime uyulabilmesi için, bunların Meclis’te görüşülmeye başlanması gerekiyor. Dolayısıyla hükümet iyi gidiyor mu sorusunun gerçek cevabını ancak o zaman verebileceğiz. Şu ana kadar uyum sorunu yaşanmış değil, 1-2 aylık takvimlere de uyuldu; problem yaşanmadı. Ancak değişimin gerçek işaretini verecek bu iki yasanın Kasım ayına kadar bir takvimi var, kritik nokta oradadır, esas durumu o dönemde göreceğiz.

*****************************************************************************


HÜKÜMET ÇALIŞMALARI…
Neler yapıldı?


• Soru: Şu ana kadar yapılanlar nelerdir?
• Erhürman
: İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın işletmelerde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin, risk değerlendirme raporunun hazırlanması, bunların takibi, alınması gereken tedbirlerin saptanması ve bunların yerine getirilmesinin sağlanması gibi hizmetlerin) özel bürolar veya özel çalışan iş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından da yerine getirilebilmesine ilişkin düzenlemelerin uygulanmasıyla ilgili çalışmalar Ağustos ayı itibarıyla başladı.
 
Kamu yönetiminde işlerin İyi İdare Yasası çerçevesinde yürüyüp yürümediğinin kontrol edilmesi ve yurttaşlara yardımcı olunması amacıyla Başbakanlık Halk Danışmanlık Merkezi Kuruldu.
  
Genel Gıda ve Yem Yasası’nın öngördüğü Risk Değerlendirme Kurulu ilk toplantısını 19.8.2015’te yaparak faaliyetlerine başladı.

  Hükümet Programındaki takvimde bir aylık süreye bağlanan AB Uyum Reform Yönetim Grubu 19.08.2015’de yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında kuruldu.
 
Taslak olan ve bir yıl içerisinde yürürlüğe girmesi taahhüt edilen Tıbbi Atıkların Kontrolü ve İmha Tüzüğü, 16 Eylül’de Bakanlar Kurulu’ndan geçti.
 
Kitap, gazete ve dergi gibi kültür ürünlerinde KDV oranları düşürüldü. Kadın sığınma evi için arazi tahsis edildi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının sınav tüzüğü çıkarıldı.

“İşler sonuçlanmadıkça ‘tamamdır’ demeyi tercih etmiyorum”

• Soru: Kayıt dışı ekonomi için eylem planı, Genel Sağlık Sigortası’yla ilgili mali yük analizi?
• Erhürman:
Kayıt dışı ekonomi için eylem planı üzerinde çalışmalar devam ediyor. Bilindiği gibi bu bir güncellemedir. Meclis’ten veya Bakanlar Kurulu’ndan geçecek bir şey değil. İlgili bakanlıklar o konulardaki çalışmaları sürdürüyor. Genel Sağlık Sigortası’yla ilgili Mali Yük Analizi konusundaki çalışmayı da Sağlık Bakanı İzbul başlattı.

  Takvimlere uygun olarak tüm çalışmalar başladı. Şu anda önemli olan, o takvimlerde belirlenen günler geldiğinde çalışmaların tamamlanmış olması, hedefimiz o. Şu anda herhangi bir gecikme yok, üç aya yetişecek gibi duruyor ama ben işler sonuçlanmadıkça “tamamdır, yolundadır” demeyi tercih etmiyorum.

**********************************************************

SUYUN YÖNETİMİ…
“TC ile endişelerimiz ortak, ama çözümler farklı”

• Soru: Su yönetimi konusunda da tartışmalar sürüyor. Türkiye Hükümeti özel bir şirketin bunu yapmasından yanayken, Kıbrıslı Türk yetkililer özerk su otoritesi hakkında çalışmalara başlandığını açıkladı. Bu konuda son durum nedir?
• Erhürman:
Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti yetkilileriyle sürekli olarak görüşülüyor. Sayın Tuğrul Türkeş’in yaptığı ziyaret üzerine de bu konuda gerekli görüşmeler yapıldı. Aslında bizim ortaya koyduğumuz proje yani özerk su yönetiminin kurulmasıyla ilgili taslak çalışmalar tamamlanma aşamasındadır. Bu proje, çok özetle, partizanlıktan uzak bir özerk su yönetiminin oluşturulmasını ve bu yönetimin sadece TC’den gelecek suyun değil, ülkedeki tüm su kaynaklarının yönetimi konusunda yetkili olmasını içeriyor. Bu yönetim aracılığıyla ortaya bir su planı çıkacaktır. Kuyular, akiferler, barajlar, TC’den gelecek su, hepsi birlikte yönetilecektir. Bu yönetim, suyu, belediyelerin depolarına gidene kadar yönetecektir. Belediyelerin depolarına ulaştıktan sonraki kısım da belediyeler birliğinin kurduğu şirketin görev alanına girecektir. Amaç, belediyelerin kendi küçük beldeleri içerisinde partizanlıktan veya bir takım ilişkilerden etkilenerek su paralarını tahsil edememesi sorununu da ortadan kaldırmaktır. Sonuç itibarıyla özerk su yönetimi, belediyelerin yöneteceği şirkete su satacak, o da satın aldığı suyu dağıtıp tahsilatını yapacaktır.
  
Bu arada, sadece bununla yetinmemek, kanalizasyonla ilgili yeni girişimler yapmak, atık su arıtma tesislerini de yenilemek lazım ki atık suları da geri kazanabilelim. Bu, su kaynaklarımızın sadece akiferlerden, barajlardan, kuyulardan ve Türkiye’den gelecek sudan ibaret kalmasını engelleyecektir. Bununla ilgili olarak elbette özerk su yönetimi de, Belediyeler Birliği’nin kuracağı yapı da, tek tek belediyeler de bir takım şirketlerle anlaşma yaparak yap işlet devret modelini uygulayabilir veya hizmet alabilir.

Belediyelerin ellerindeki mali kaynaklar yeterli olmadığı zaman bu tip yatırımlar yap işlet devret modeliyle veya hizmet alımı suretiyle gerçekleştirilebilir. Bu tip özelden hizmet alımları ya da yap-işlet-devret sözleşmeleri söz konusu olabilir ama özerk su yönetimine bizim biçtiğimiz rolün Türkiye’den veya herhangi bir yerden gelecek şirket tarafından üstlenilmesi hükümet programına göre mümkün değildir. Çünkü bir ülkenin suyunun tamamının bu alanda doğal olarak tekel oluşturacak bir özel şirket tarafından yönetilmesi söz konusu olamaz. Ülkedeki su kaynaklarını nasıl yöneteceğimiz ülkemizin iç planlamasıyla da ilgilidir.

   Türkiye’nin endişesi, getirilecek suyun doğru yönetilmezse işe yaramayacak olmasıdır. Bu endişeyi biz de paylaşıyoruz ve o yüzden de doğru yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla TC ile endişelerimiz ortak, ama endişeden hareketle ürettiğimiz çözümler farklı. TC yetkilileriyle yoğun istişareler yürütülüyor ki bu konuda bizim ne yapmaya çalıştığımız, o endişeleri gerçekten bizim de taşıdığımız, o endişeleri gidermek üzere bir özerk su yönetimi üzerinde yoğun olarak çalıştığımız onlar tarafından da net olarak görülebilsin.

**************************************************************

ELEKTRİK KONUSU…
Elektik konusunda iki rapor: Kablo fizibıl değil

• Soru: Elektrik konusu da zaman zaman gündeme geliyor. Kuzey ve Güney elektrik şebekelerinin birleştirilmesi ya da Türkiye’den kabloyla elektrik gelmesi... Türkiye’den kabloyla elektrik getirilmesinin fizibıl olmadığı KIBTEK’in hazırlattığı raporda ortaya kondu. Partinizin bu konudaki tutumu nedir?
• Erhürman:
Bilindiği gibi hükümet programında konuyla ilgili olarak, “Gerek Güney Kıbrıs ile ve gerekse de Türkiye ile elektrikte enterkonnekte olmak ve bunun için gerekli çalışmaları yapmak hükümetimizin hedefleri arasındadır” şeklinde bir öngörü var. Bu konudaki çalışmaların öncelikli ayaklarından biri kuşkusuz fizibilite çalışmasıdır. Parti içinde bu konuda bir teknik komite oluşturulmasına karar verdik. Bu komite bu konudaki çalışmayı yürütecek. KIB-TEK’in raporunun yanı sıra konuyla ilgili bir de parti meclisi üyemiz, DAÜ’den Yrd. Doç. Dr. Hasan Ulaş Altıok’un hazırladığı bir rapor var. Her iki rapor da kabloyla elektrik getirme konusunun şu anda ekonomik açıdan fizibıl olmadığını söylüyor. O yüzden bu konu üzerinde çalışmamız gerekiyor. Kabloyla elektrik getirmenin çevre açısından bir getirisi olabilir ama diğer taraftan da fizibıl olması lazım, yani elektrik maliyetlerini düşüreceğiz derken artırmamak lazım. Bu iki raporu önümüze alarak, bu teknik komite aracılığıyla bir çalışma yaptırmak istedik. Partinin kararının bilimsel bir veri üzerinden üretilmesi gerekiyor. İlk nazarda iki rapor da bunun ekonomik olarak fizibıl olmadığını söylüyor. Bu konuda teknik komitemizin çalışması sonucunda partimizin resmi görüşü ortaya çıkacak. 

“Devletimiz karar üretmedikçe, bir şey yapılması mümkün değil”

• Soru: Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, elektrik konusunda Kıbrıs’ın tamamına uygun bir master plan hazırladıklarını söyledi. Bu konuda bilginiz var mı?
• Erhürman:
Bu konu basında yer aldı. Lefke’de bir liman projesi de basına yansıdı. Şu ana kadar bizim hükümetimizle paylaşılmış bu tip projeler yok. Dolayısıyla şu anda bunlar üzerinde konuşmamız söz konusu değil. Bizimle bu konularda bağlantı kurulmadıkça, devletimizin yetkili makamları bu konularda karar üretmedikçe, Kıbrıs’ta bu konularda bir şey yapılması elbette mümkün değil.

*************************************************************


KAMUDA DİSİPLİN...
“Başbakan bu konuda çok kararlı”

• Soru: Kamuda disiplin konusunda da bazı uygulamalar başladı, örneğin giriş çıkış saatlerinin denetlenmesi gibi. Bu konuda başka neler yapılacak?
• Erhürman:
Sayın Başbakan Kalyoncu bu konuda bir genelge yayınladı. Genelgede, giriş çıkış saatleri ve vatandaşlarla ilişkiler konusunda ne yapılması gerektiği konusunda talimatlar var. Bunlara uyulmadığı takdirde sadece uymayanlar için değil, uymayanları denetlemekle yükümlü olup da bu denetim görevini yerine getirmeyen amirler için de disiplin işlemleri yapılacak. Başbakan bu konuda çok kararlı. Kamu görevlilerinin disiplin hukukunu düzenleyen çok ayrıntılı bir mevzuat zaten vardı ama uygulanmıyordu. Başbakan bunun uygulanacağını duyurdu. Ayrıca özellikle İyi İdare Yasası’nın uygulanması konusuna çok önem veriyoruz. İyi İdare Yasası, “dilekçe verildi mi 30 gün içinde yanıt verecekseniz, ret yanıtıysa gerekçenizi koyacaksınız, hangi süre içinde buna karşı nereye başvurulabileceğini de söyleyeceksiniz” der. Bunlar kamu yönetiminin önemli bir kısmında şu anda yapılmıyor. Başbakan’ın inisiyatifiyle Başbakanlık’ta müşavirlerden oluşan özerk bir yapı kuruldu. Bu yapı, bakanlıkları denetleyerek yasanın uygulanmasını sağlamakla görevlendirildi. Vatandaş bu tür şikayetler için bu birime başvurabilir. Anayasa’nın 107’inci maddesi Başbakan’a bir görev verir, “Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür” der. Birim, Başbakan’ın bu anayasal yükümlülüğünün yerine getirilmesine yardımcı olmak için kuruldu.

“Yeni müşavir yaratılmadı”

• Soru: Yapılan atamalar konusunda da zaman zaman müşavirler yaratıldığına dair eleştiriler oluyor...
• Erhürman:
Şu ana kadar yapılan atamalarda yeni müşavir yaratılmaması ilkesine aykırı bir durum söz konusu değildir. Yeni müşavir yaratmamak iki şekilde olabilir: Eski müşaviri değerlendirebilirsiniz ya da müsteşarlık ve özel kalem söz konusu olduğunda özelden birini atayabilirsiniz. Özelden birini atadığınız zaman o kişi bu görevden sonra müşavir olmaz, müşavirlik hakkı elde etmez. İçeride ise müşavir yaratmamanın yolu eski müşavirlerden yararlanmaktır.
 
Şu anda içeride müdür, müsteşar konumunda olan insanlar zaten halihazırda müsteşar olma hakkını elde etmiş durumdadır. Dolayısıyla onu bugün de görevden alsanız, kamu reformuyla ilgili yasa yürürlüğe girdikten sonra da görevden alsanız o kişi müşavir olacaktır. Önemli olan yeni atayacağınız insanın müşavirlik hakkı kazanmamasıdır. Yeni yaptığımız atamaların hiçbiri sırf biz bugün onları oraya atadık diye müşavir olma hakkı elde etmediler.

***********************************************************

UBP KURULTAYI…
“Biz bir tüzel kişilikle (UBP ile) bunu imzaladık”

• Soru: UBP kurultayı yaklaşıyor. Çok adaylı bir kurultay olacak. Şu anki başkan Özgürgün dışındaki adayların hemen hemen hepsi koalisyonla ilgili değişiklik yönünde açıklamalar yapıyor. Kurultay sonrasında hükümeti nasıl gelişmeler bekliyor?
• Erhürman:
Açıkçası şu anda, parti olarak bu tartışmalar bizi hiç ilgilendirmiyor, hiçbir şekilde müdahil olmuyoruz. Biz Sayın Özgürgün’le UBP Genel Başkanı sıfatıyla müzakere yürüterek bu hükümet programını hazırladık. Sonuç itibarıyla program CTP-UBP hükümet programıdır. Biz bir tüzel kişilikle (UBP ile) bunu imzaladık. Dolayısıyla bu tüzel kişiliğin organlarında bir değişim olursa ya da başkanı değişirse ne olacak tartışması bizi çok ilgilendirmiyor çünkü biz UBP ile imzaladığımız programa sadığız. Yeni bir başkan gelir de yeni taleplerle ortaya çıkarsa o zaman değerlendiririz. Şu anda bu konuyla ilgilenmeyi zamanlı bulmuyoruz.

Erken seçim...

• Soru: Özgürgün erken seçimden bahsediyor. Hükümette sorun olduğunu düşünmediğini ancak 1-1,5 yıl içinde erken seçim beklediğini söylüyor...
• Erhürman:
Bu yanılmıyorsam Sayın Özgürgün’ün parti içi sorunlardan hareketle söylediği bir şey. Biz hükümeti normal süresi içinde görev yapacak bir hükümet olarak görüp çalışmalarımızı o şekilde sürdürüyoruz ama partideki çalışmalarımıza da her an bir erken seçim olabilecekmiş gibi devam ediyoruz. Dolayısıyla hükümetteki arkadaşlarımız bu hükümet görev süresinin sonuna kadar hükümette kalacak düşüncesiyle bütün takvimlere uymaya çalışıyor. Biz ise partide, partimizi her an erken seçim olacakmış gibi hazırlamaya çalışıyoruz. Sanırım doğal olan da budur.

Bu haber toplam 4282 defa okunmuştur