Müstafi amiral abi demiş ki; “Kıbrıs’ta sendikalar, gazeteciler İsrail’e, Atina’ya götürülüp eğitiliyor” falan...
“Bunlar, Kıbrıslı” demeye getiriyor!
Aslında ben Gana asıllı Japon ve Kübalı karışımıyım!
Abi herhalde saf Türk!
Oysa açık ırkçı!

-*-*-

Şaka bir yana; Türkiye’den Kıbrıs’a doğru bakan faşistlerin tümü, yıllardan beri, Kıbrıs’ta “Kıbrıslı” görmekten huylanıyor!
Zamanında Alikko’ynan Caher skecinden bile huylanıyorlardı!
Yine zamanında, ilkokul öğrencilerinin halk oyunu oynarken, “Kıbrıs oyunu” oynamalarını yasaklamışlardı...
Kıbrıslı ilkokul öğrencilerine, inat ve ısrarla Türkiye’deki yöresel oyunlar öğretiliyordu...
Dünya’nın danslarını öğrenmek çok doğru ve güzel bir olay ama mesele baskıya, faşizme, emperyalizme falan dayandığında, acıtıyor!

-*-*-

Türk faşizmi her zaman haklıdır!
En ciddi sıkıntı da buradadır! 

-*-*-

Ersin Tatar’ı uçağa koyup Diyarbakır’a götürürler, orada “Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı ve etnik Türk temelinde ayrı devleti” savundurturlar; ama aynı Diyarbakır’da bir tek Kürt çıkıp da “peki bizim Tatar efendininkine benzer hakkımı olmaz mı?” diye sorsa, anında hapse tıkarlar!

-*-*-

Irkçı Türk tezi, “o başka bu başka” diye açıklar Kıbrıs’taki duruşları ile Kürt sorunundaki duruşları arasındaki “çelişkiyi”... 

-*-*-

Peki ne yapmak lazım?
Türkiye’yi yönetenleri ikna etmek lazım tabii ki...
Kavgayla anlatacak gücümüz yok kaldı ki “kavgaya” karşıyım...
Kavga çözüm değildir...

-*-*-

Haaa Türkiye’yi yönetenler veya en başta bahsettiğim faşist emekli paşa gibi kafaların istediği nedir?
“Kıbrıslı” olmayacaksınız!
“Türküm” diyeceksiniz!
Sürekli biat ve itaat edeceksiniz!
AB vatandaşlığı falan istemeyeceksiniz!
Kıbrıs sorunu çözülecekse, ona kendileri karar verecek siz susacaksınız!

-*-*-

Haaa bu arada mesela şu anda cinciler mi iktidarda?
En azından Tatar gibi Cuma günü camiye gideceksiniz!
Akşamları meyhaneye tabii ki gidebilirsiniz ve fotoğraf da paylaşabilirsiniz ama şişeleri, münasip bir yerde saklayacaksınız!
Yani, illa ki “mümin” olmanıza da gerek yok, yeter ki sürekli biat edin!
Münafık olmanız umurlarında değildir kısacası!

-*-*-

Haaa, eklemek lazım...
Rüşvet mi aldınız?
Bakansınız ve size ait şirket, ülkedeki tüm devlet kurumlarının sigortasını mı yapıyor?
Bakasınız ve ülkedeki tüm büyük işletmelere gazı sizin şirketiniz mi satıyor?
Hiç sorun değil!

-*-*-

Yeter ki, sürekli AB’yi kötüleyin; sürekli TC’yi yönetenlere şükran çekin; “Kıbrıslı yoktur” gibi bilimsel saptamalar dahi yapabilirsiniz... 
Ve tabii ki unutmayın, fotoğraf çekilirken şişeler saklanacak!
Bayraklar ütülü ve büyük olmalı!
Bir de Cuma namaza gittin mi, koltuk garanti!

-*-*-

Ötekiler mi?
Onlar zaten öteki!
Değil mi paşam?
Hem öteki, hem hain!
Yunanistan’da ve İsrail’de eğitim alıyorlardı değil mi?

-*-*-

Nenem da derdi, lamronassesgapsis!
Ne anlama geliyorsaydı!
Paşam sen çok yaşa, haklısın, çok haklı!
Biz hainiz!
Allah size şükrancı münafıklarınızı bağışlasın ama onlar gibi olmaktansa, ölmeyi tercih ederdim!
Sorry gardaccığım ama Kıbrıslıyım, bir şey yapamam sizin için, ok?

Gelecek karanlık!

Geleceğe yürüyen KKTC...
Dün öğleden hemen sonra Girne bölgesinden aradılar...
“Elektrikler kesildi”...

-*-*-

Yatıyordu arayan arkadaş ve uyumaya çalışıyordu!
Anlattığına göre, komşularından ikisi UBP’li vekil, eski bakan...
Elektriğin kesildiğini, önce iki komşusunun otomatik devreye giren jeneratörlerden anlıyor!

-*-*-

Arkadaş sövdü!
Kime mi?
Koskoca F16 Savaş Jeti Pilotu Müstafi Tuğgeneral Tatar’a sövecek değil ya!
Bana sövdü!
Kapattı!

-*-*-

Sonra Lefke bölgesindeki bir köyden, bir başka arkadaş aradı...
Karısını işten atmışlar...
Gerekçe, “gece de çalışacaksın!”...
Kadın, “çocuklarım var, gece çalışamam” demiş; patron, “seni işten attım” demiş!

-*-*-

Arkadaş sövdü!
Kime mi?
Anavatanına bağlı, bayrağına bağlı, ezan dinlerken ağlayan, her Cuma namazı kaçırmayan hükümet üyelerine mi küsecek?
Bana sövdü!
Kapattı!

-*-*-

Geleceğe yürüyoruz!
Aha yeni büyükelçi de geldi!
“Geleceğe yürüyüşümüz şimdi daha da hızlanır inşallah” dedim; şükür namazımı kıldım; Ersin Tatar’ın artık bir savaş pilotu olduğunu, daha rahat bombalayacağını düşündüm; gurur duydum!
Ve duamı ettim; Allah sizi... 
Neyse!
Şükrana devam!
Gelecek bizi bekliyor!

Ergül Ekici... Nenemle nenesi kız kardeşti... Yani ikinci yeğen oluyoruz... Hep “yeğenim” dedi, hep “abi” dedim... Aynı fakülteden, 18 sene farkla mezun olduk... Son dönemlerde çok az sohbetimiz oldu ama Yeşilırmak’ta, denizde eski sohbetlerimiz unutulmazdır... Kibarlığı, efendiliği, ciddiyeti, zaman zaman katılığı aklımdadır... Ülkesine hizmetleri çok fazladır... Dışişleri’nde, Merkez Bankası’nda... Rahatsız olduğunu işitmiştim ama ölüm haberini beklemiyordum... Sevgili eşine, tüm aileye başsağlığı diliyorum... Allah rahmet eylesin...