Şükrü Paşa, dedemi yanında götürmek istemiş
Kıbrıs'ın ünlü müzik ustası Vahan Bedelyan'ın torunu Vahan Ayneciyan, dedesini anlatıyor... Onunla röportajımızın devamı şöyle:
VAHAN AYNECİYAN:Dedem Vahan Bedelyan’ı da resepsiyon esnasında keman çalmak üzere davet etmek gelmişti aklılarına… Dedem Bedelyan “A la Turka” parçaları o kadar büyük bir duyarlılıkla çalmıştı ki kemanda, Paşa bundan çok etkilenmişti ve Bedelyan’ı yanına çağırmıştı…
“Bu genç adam da kimdir?” diye sormuştu Şükrü Paşa. Dedemin Adana’dan genç bir göçmen olduğunu öğrenir öğrenmez de, onu yanında götürmek istemiş, Der Zor’da keman öğretmenliği yapabileceğini söylemişti.
Bedelyan’ın arkadaşları bunu duyar duymaz, “Bu mümkün değil çünkü Halep Sanat Okulu’nda bir işi var ve buradaki toplumun ona çok ihtiyacı vardır” diyerek Paşa’yı bu fikirden vazgeçirmeye çalışmışlardı. Arkadaşlarından birisi eğer Bedelyan Halep’ten ayrılırsa, tüm ailesinin de Halep’te kalma izninin iptal edileceğini, onunla birlikte Der Zor’a gitmek zorunda kalacaklarını kavramıştı…
Bereket versin ki Paşa’yı Bedelyan’ın Halep’te kalması için ikna edebilmişlerdi… Böylece Bedelyan ve ailesi Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yani 1915’ten 1918 yılına kadar Halep’te kalmışlar ve Fransız askerleri Kilikya’ya yerleştirilince, tekrar Adana’ya dönmüşlerdi…
Oysa Halep’ten Suriye Çölü’ne, Der Zor yönüne doğru gidenler ya cinayetlerin kurbanı olmuşlar, ya da açlıktan ve hastalıklardan pek çoğu ölmüştü…
Bu keman çok uzun bir yolculuğa çıkmıştı… Almanya’da 1913’te dedemin özel siparişi üstüne imal edilmişti. Bu da bu kemanı bu yıl tam 100 yaşında yapıyor… 1913’te Almanya’dan Adana’ya gönderilmişti bu keman ve dedem Halep’e göçmen olarak giderken bu keman da onunla birlikte gitmişti… Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda dedem Adana’ya dönmüştü, kemanı da yanındaydı… Adana’da üç yıl kalmış ve 1921’de tekrar Kıbrıs’a kaçmaya karar vermişlerdi, dedemle birlikte Kıbrıs’a gelen keman artık Kıbrıs’ta kalmıştı…
1976 yılında dedem Vahan Bedelyan bu kemanı bana hediye etti. 15 yaşında bir gençtim. Bana “Bu keman benim hayatımı kurtardı, ayrıca tüm ailemin hayatını kurtardı… Bu keman olmasaydı, Der Zor’a sürülecektim, Allah bilir şimdi nerede olurduk ya da olmazdık…Keman çalmayı bildiğim için Halep Sanat Okulu’nda bir iş bulabildim ve savaşın sonuna kadar orada kalabildim… Der Zor’a Vali olarak gitmekte olan Paşa’nın elleri bu kemana dokanmıştır…
Bu kemanı almanı istiyorum, onu çal ve kuşaktan kuşağa bu kemanın ve öyküsünün aktarılmasını sağla…”
SORU: Keman çalmayı nasıl öğrenmişti? Nerede eğitim almıştı bunun için?
VAHAN AYNECİYAN: Adana’da özel dersler almıştı, Fransız bir müzisyenden, Pierre Briquet’den dersler almıştı. 1918’de Birinci Dünya Savaşı sona erince, Kilikya’da konuşlanmış olan Fransız askerleri Ermeniler’e Kilikya’ya, Adana’ya geri dönmelerinin güvenli olduğunu duyurmuşlardı. Bu kez trenle geri dönmüşlerdi Adana’ya, vatanlarına geri dönmüşlerdi, Adana’yı vatanları olarak görüyorlardı, burası onların vatanıydı. Burada normal hayatlarına geri dönmüşlerdi yeniden… 1921’e kadar… Bu arada Tarsus’taki Saint Paul Amerikan Koleji’nden mezun olmuştu dedem. Savaştan önce başlamıştı bu koleje gitmeye, araya savaş girmiş ve ancak savaş sonrası mezun olabilmişti. Üç yıl daha yaşadılar yani Adana’da. Fransız askerler 1921’de Kilikya’dan ayrılınca, olaylar yeniden başlamıştı – Birinci Dünya Savaşı sonunda Fransız askerlerinin bu bölgeye yerleştirilmesi, varılan barış anlaşması gereği idi. Ancak bu anlaşmadan üç yıl sonra yani 1921’de Fransız askerler Kilikya’dan ayrılmaya karar vermişlerdi. Böylece olaylar yeniden başlamıştı, bu kez Bedelyan ailesi temelli olarak ayrıldı Adana’dan ve Lefkoşa’ya geldiler. Şimdi bulunduğumuz bu bölgeye, Köşklüçiftlik-Arabahmet bölgesine geldiler çünkü zaten eskiden beri bu bölgede Ermeniler yaşamaktaydı… Bir kiliseleri, bir okulları vardı, pek çok Ermeni yaşıyordu bu bölgede.
SORU: Ne zaman gelmişti Ermeniler bu bölgelere?
VAHAN AYNECİYAN: Tarihi kayıtlara göre Ermeniler’in Kıbrıs’ta görülmeye başladığı tarih 578 yılıdır… O zamanlardan bu yana Ermeniler Kıbrıs’tadır, çok büyük bir nüfusları yoksaydı da, buradaydılar…Devam edecek...