1. YAZARLAR

  2. Tamer Öncül

  3. SU’LU DEMOKRASİ DİNAMİZMİ…
Tamer Öncül

Tamer Öncül

SU’LU DEMOKRASİ DİNAMİZMİ…

A+A-

EKİN GÜNDEMİ                                                                                     

[email protected]

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yaptığı beş yıllık analize göre, 2011-2015 yılları tarihte kaydedilen en sıcak beş yıl. Bu sıcaklık artışları, 2011-2015 yıllarını seller ve sıcak hava dalgaları gibi olağanüstü hava olaylarının sıklıkla görüldüğü bir zaman dilimi olmasına sebep oldu. 2015 yılı birçok sebepten dolayı(yıllardır Ortadoğu’ya yağan bombalar da bu sebeplerden değil mi? T.Ö.) meteorolojik olarak tarihi bir yıl olmuş... Atmosferdeki sera gazı seviyesi rekor seviye ulaşmış. 2015 baharında kuzey yarım kürede, ilk defa 400 ppm eşiği geçilmiş. Okyanus yüzeyi sıcaklığı ölçüm yapılmaya başlandığı yıldan beri en yüksek seviyeye ulaşmış…
Isınan, yalnızca Okyanus yüzeyi değil elbette… Akdeniz, fokur fokur kaynıyor…  Ortadoğu tam bir cehennem… Ve biz, bu cehennemin tam göbeğindeyiz(aşağıdaki haritaya bir bakın isterseniz. T.Ö.)…



İngiltere'nin IŞİD'e karşı hava saldırısında Kıbrıs'taki üstleri de kullanma kararı, çoğu Kıbrıslı’yı rahatsız etmiş… “Aha şimdi bize de bulaşacak bu İŞİD” kaygıları konuşuluyor her yerde… Burnumuzun dibinde yıllardır süren savaşlara hep burun kıvırmıştık oysa.. “Bana dokunmayan yılan Bin Ladin!…”
“Sıfırcı Recep” sağa sola saldırırken (meğer, sıfır sorun derken yok etmekten söz ediyormuş); muhalif gazetecileri içeri tıkıp; kendinden olmayanların “ölüm fermanı”nı  imzalarken biz yine sustuk…
Şimdi “hard diskini”(bu güne dek İŞİDmediğim bir veri tabanıyla) güçlendirdiği robotu gelmiş; bize üstü kapalı tehditler savuruyor; biz yine susuyoruz…
“Avrupa demokrasilerinde göremediği dinamizmi görmüş” buralarda; olacak şey değil! Hangi “vitrin”de görmüş de beğenmiş acaba?
Bir lenger suyu yönetmekten aciz olan(!) bizler; bu “dinamizmi” nasıl yöneteceğiz? Sakın ola başımıza bir iş açmasın!...
Benim gibi “Türkçesi zayıf” zındıklar anlamasa da; “Hutbe” tadında konuşuyor muhterem:
“Su gibi aziz olmak için aziz Anadolu suyunu buraya getirdik. Şimdi, kelam gibi aziz olun diyoruz. Yani güzel kelamı hakim kılmak için ve bu topraklarda ezan-ı muhabbet hemen yanınızda, bu minarelerden seslenirken güzel Türkçenin nameleri gökyüzüne yükselsin, Kıbrıs semaları bu namelerden hiçbir zaman uzak kalmasın.”
Sizin kafanız karıştı mı bilmem; ama benimki aşure’ye döndü; Osmanlıca sözlüğe bakıp (size de öneririm T.Ö.) anlamaya çalışsam da nafile!…
Suyu getirenler mi; biz mi; yönetecek olanlar(DSİ) mı, aziz olacak?
Artık buralara, o “güzel kelam” mı hakim olacak?
Türkçe’nin nameleri, yalnızca minarelerden mi gökyüzüne yükselecek…
Kıbrıs semaları Güney’in “hava sahasını” da kapsar mı?
“Avrupa demokrasilerinde bile görülmeyen bu dinamizm; bize fazla mıymış?
Çözemedim gitti?..
Bu işi (dili kuvvetli) sanatçılara danışayım dedim; onlar da aşağıdaki bildiriyi gönderdi; aklım daha da karıştı!..


KIBRIS TÜRK SANATÇI VE YAZARLAR BİRLİĞİ


Basın Bildirisi:

Türkiye’deki iktidar insan hakları ihlali sayılabilecek her türlü otoriter baskıyı  kullanarak aydınları susturmaya çalışıyor. Özellikle basın özgürlüğüne karşı kullanılan devlet gücü muhalefetin direncini kırmaya yönelik bir baskılama müdahalesidir.  Devlet olanaklarını kullanarak fikir özgürlüğü, haber alma hakkı ve muhalefet yapma iradesini baskılamak demokrasi ilkelerine aykırı bir davranıştır.

Recep Tayyip Erdoğan’ın temsilinde odaklanan anti demokratik ve baskıcı devlet yönetimi anlayışı toplumsal huzuru bozmayı, siyaset ve basın etiğini hiçe saymayı kendine görev bilmiştir. Son zamanlarda sanatçılara, yazarlara ve gazetecilere yönelik baskı dozunu artırarak yükseliyor. Birgün Gazetesi yazarlarından sonra Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının da absürt gerekçelerle hapse atılmaları parmaklıklar arkasına itilen muhalif sayısını yükseltiyor. Bu bağlamda Can Dündar ve Erdem Gül’ün hapse atılması bir gerilim stratejisinin varlığını işaret ediyor.

Ayrıca, Tahir Elçi gibi bir insan hakları savunucusu ve barışsever bir kişiliğin katledilmesi ise devletin karanlık yüzünü ele veriyor. Karşı fikirlere tahammül edemeyen bir anlayış çareyi baskıcı müdahalelerde bulur. Bu durumda siyasi cinayet her zaman pusudadır. Elbette ki bu çağ dışı davranışı onaylamak mümkün olamaz. 

Biz KT. Sanatçı ve Yazarlar Birliği olarak AK Parti hükümetinin ve monarşi yetkeleriyle donatılarak tek adam olmayı hedefleyen Erdoğan’ın bu baskıcı ve faşizan tavrını yerer Türkiye’ye acil demokrasi dileklerinde bulunuyoruz.    

 

Ümit İnatçı
Bşk.
KT. SYB.

Bu yazı toplam 2185 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar