Sümer Erek ‘Çürüme’yi sergiledi…
Kıbrıslı sanatçı Sümer Erek, ‘Çürüme’ isimli enstelasyon ve performans çalışmalarını anlatan sergi düzenledi.
YENİDÜZEN (Özel)
Kıbrıslı sanatçı Sümer Erek, ‘Çürüme’ isimli enstelasyon ve performans çalışmalarını anlatan sergi düzenledi. Lokmacı’daki Baf Sokak’ta bulunan Alevi Kültür Merkezi karşısında metruk bir mekanda gerçekleşen sergiye ilgi yoğun oldu.
Erek, ülkeden göç ederken geride bıraktığı 1974-1978 dönemlerine ait eserlerini yılların bıraktığı izlere el sürmeden Lefkoşa’nın metruk bir mekanını da olduğu gibi kullanırken, yıllar önceki eserleriyle terk edilmiş yer arasında bir ilişki oluşturmaya çalıştı.
Erek: “Terk eden de, geride kalan da değişmiştir artık”
Erek, 1974 yılında Kıbrıs'ın ikiye bölünmesiyle ilk önce güneyden kuzeye, sonra Türkiye'ye ve orada yaşadığı trajik deneyimden sonra da İngiltere'ye göç etmek zorunda kaldı. Doğduğu topraklardan uzun bir süre ayrı kalmasının ardından geri döndüğünde ardında bıraktığı çalışmalarını büyük bir değişime uğramış olarak bulması kendisini şok eder. Bu mekan düzenlemesinde 1974-1978 döneminde yaptığı eserleri onarmak yerine yılların bıraktığı izlere el sürmeden sergilemeyi seçen Erek, Lefkoşa’nın metruk bir mekanını da olduğu gibi kullanarak eserleri ile terk edilmiş yer arasında bir ilişki oluşturmaya çalıştı.
Bazı resimlerin 'kendi' coğrafyaları dışında bitirilemeyeceğine, bitirmenin imkansızlığına işaret eden Erek, içinde yaratıldığı ortamın eser üzerindeki etkisini, yerel ile merkez arasındaki ilişkiyi, gerilimi, yerinden-edilmişliği sorguluyor. Terk edilmiş, ihmal edilmiş, unutulmuş değerlerin yüzeyde çürümeye başlamasına dikkat çekiyor.
İşte bu yanıyla Erek, sanatın, geçmişle ilgili belleğimizi nasıl şekillendirdiğini, bugünün gözüyle geçmişe bakışta sanatsal yaklaşımın rolünü bizlere sunuyor.
Resimlerin çürümesiyle ortaya çıkan değişimin benzer bir şekilde toplumun 'yüzünde' de görülebileceğine gönderme yapan Erek, “her zorunlu terk edişte, ayrılışta tamamlanmamış bir hikaye vardır. Yarım kalmış bir söz, bitirilmemiş bir resim vardır. Yeni coğrafyalarda bu bitmemişlik belleğin yardımıyla ama yeni yerlerin 'hamuru’yla yoğrulur. Geri dönüşlerde, bırakılan parçalar yeniden bir araya getirilip, yeni bir anlam ve bütün oluşturulmaya çalışılır. Terk eden de, geride kalan da değişmiştir artık” dedi.