1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Sümer Musalar, "Musalar Ev Yemekleri"
Sümer Musalar, "Musalar Ev Yemekleri"

Sümer Musalar, "Musalar Ev Yemekleri"

Başarılı bir kadın girişimci Sümer Musalar (Musalar Ev Yemekleri) İskele Bölgesi’nde yerel lezzetleri şirketlere servis ederek catering (yemek servisi) alanında bir ilki başarmış…

A+A-

Fehime ALASYA

Kadının ekonomideki yerini güçlendirmek amacıyla İş Kadınları Derneği ve Creditwest Bank’ın işbirliği ile hayata geçen “İşte Fikrim” Proje Yarışması’nda birincilik ödülünü kazanan Sümer Musalar, kadın girişimciler için bu desteklerin çok büyük yardımının olduğunu, çok ciddi moral ve motivasyon yarattığını ifade etti. 

Kırsal kesimde bu işi yapmanın şehir merkezlerine göre daha zor ve riskli olduğunu ifade eden Musalar, “Buradaki insanlar kendi yemeğini pişiren kişilerdir, o yüzden ilk başta satışlarımız çok düşüktü, biz de çok karamsardık ama bölgede değişen ve gelişen iş potansiyeli ile bu durum giderek değişti” diyor.  

13 yaşından beridir mutfakta yemeklerle iç içe olduğunu anlatan Sümer Musalar, yemek yapmayı çok sevdiğini, üç çocuğunun olmasına rağmen, onları da mutfaktaki işlerine katarak tüm zorluklara rağmen mutfaktan çıkmadığını anlattı.

İlerleyen yaşına rağmen fikirlerinin değiştiğini, yemek piyasasına girişmek için karar aldığını anlatan Musalar, ilk başta yaşadığı hayal kırıklığına, düşük satışlara rağmen epey ısrarcı davrandığını anlattı.

m2-030.jpg

Musalar, bu işe başlama serüveninin şöyle anlattı:

“Belli bir yaştan sonra iş bulmak çok zor... İki kızım bir de oğlum var. Onları büyüteyim derken, evde yalnız kalacağıma yapayım dedim. İlk başta hayal kırıklığına uğradık, eşimle yaptığımız yemeği üç gün biz yedik, satılmıyor, kalıyordu. 2015 yılındaydı... İskele’nin potansiyeli de çok azdı. Bir arkadaşım geldi bana bir hediye getirdi, “onu duvarına as bereketin bol olacak” dedi, mistik bir inançtı ama gerçekleşti. Amacımız Kıbrıs yemeklerini yapmaktı. Hem kültürümüzü yaşatma hem de bana cep harçlığı sağlamaktı. İki üç yemek derken, on beş oldu. Ardından toplu yemek yapma, catering (yemek servisi) teklifi geldi. Açtığımız dükkân bize küçük gelmeye başlayınca evimizin bahçesine büyük bir mutfak kurduk. İki üç yemek ile başladık, şu anda üç şantiyeye toplu yemek dağıtımı yapıyoruz, dördüncüsü de bayramdan sonra başlar. 200 kişiye yemek dağıtıyoruz. Oğlum askerden çıktı yanıma geldi, oğlum iki yıl gastronomi bölümü okudu, aile şirketi olduk.”

m1-039.jpg

“BÖLGEDE BUNU YAPAN İLK ŞİRKETİZ”

Bölgede bu sektöre giren ilk kişi olduğunu belirten Musalar, bunun zorluklarına değindi, kırsal kesimde bu sektörün zorluklarına değindi.

Musalar: “Makarna bulli, dolma, patates köftesi, yahnili makarna, patates fırında, musakka, patlıcan, karnıyarık gibi birçok Kıbrıs yemeği yapıyoruz. Şantiyelere verdiğimiz bu yemekler yurt dışından gelen, damak tadımıza yabancı kişilerin yediği yemeklerdir. Bölgede bunu yapan ilk şirketiz.

Belli bir yaştan sonra bu yola çıktım, bir yıllık İngiltere’de yaşam maceram oldu, düşüncelerim, yaşım geç olsa da değişti... Bu yarışma benim işimi ilerletmem için çok güzel bir projeydi ve katıldım. Bu yarışmaya beni Şenay Ekingen yönlendirdi, ona da çok teşekkür ederim. Kırsal kesimde başaramayacağız gibi olumsuz fikirlerle başlayabiliyoruz ama ben ısrarcıydım. Buradaki insanlar kendi yemeğini pişiren kişilerdir, o yüzden ilk başta satışlarımız çok düşüktü, biz de çok karamsardık ama bölgede değişen ve gelişen iş potansiyeli ile bu durum giderek değişti.

Yanımda çalışanlar hep kadınlar olsun ve kendi ihtiyaçlarını karşılasınlar. Yanımda çalışan bir kadın eleman, iki de yabancı uyruklu işçimiz var, bunlar da şantiye işçilerine yardımcı oluyor, bundan sonraki hedefimiz küçük bir fabrika kurmak olacak.”

“DEVLET GİRİŞİMCİLERE DESTEK VERMELİ, GELİP SADECE CEZA KESMEMELİ...”

İş Kadınları Derneği ve Creditwest Bank’ın işbirliği ile hayata geçen “İşte Fikrim” Proje Yarışması’nda ödül olarak verilen kredi ve bunun gibi örneklerle, devlet tarafından özellikle iş hayatına yeni girişim yapan kadınlara katkı yapılması gerektiğine değinen Musalar, şöyle devam etti:

“Bu işe başlarken vergi memurları, sağlık denetimleri hemen geliyor, ama yol göstermek için gelen olmuyor. Balık, et, sebzenin kesim tahtaları farklıymış, biz bunları bilmiyorduk. Çok değişik kuralları var ve biz bunları şahsi uğraş ve çabalarımızla öğrendik. Keşke devletimiz biraz yol gösterici ve eğitici olsa, denetleyici olmasa. Her sektörde yenilik olur ve bunu devlet takip edip bu işe başlamayanlara tarif edici, bilgilendirici broşürler dağıtmalı, gerekirse eğitim vermeli. Öğrenmenin ne yaşı ne sırası var, devlet de buna destek vermeli. Gelip sadece ceza kesmemeli... İlk mutfağıma gelindiğinde bana üniformamız yok diye ceza kesildi, bana göre bu çok yanlış...”

“EN BÜYÜK GÖREV ANNELERE DÜŞÜYOR”

Yerel lezzetlerimizin geleceğe taşınması ve sağlıklı yaşam için her evde yemek pişmesi gerektiğine değinen Musalar, burada başlıca görevin evdeki annelere düştüğünü ifade etti. Musalar, “Hem kültürümüzün yaşatılması, hem yerel lezzetlerin korunması için hem de sağlık açısından her gencin her ailenin evinde yemek pişmeli. Gençler de artık evde yemek yapmamayı bıraksınlar, hazır yemeklerden uzaklaşsınlar. İş hayatı da gerçekten çok zor, haklılar ama... Yirmi dakika zaman bulan bir genç mutfakta tatar böreği yapabilir, her bayram olsun evinde ekmek kadayıfı yapabilir... Çocuklarıyla oyun haline bile getirip bunu başarabilirler. En büyük görev annelere düşüyor. Kız veya oğlan fark etmez, çocuklarınızı mutfağa koyun. Doktor da olsanız yeme ihtiyacınız var, mutfağa her şekilde gireceksiniz o yüzden anneler kız-oğlan ayırt etmeden çocuğunu mutfağa sokmalı.

Benim de oğlum çok haylaz bir çocuktu, onu da mutfakta oyalayıp öyle zapt ediyordum.” dedi.  

“GELENEKSEL YEMEKLERİMİZİ ÖNE ÇIKARSINLAR”

Yerel lezzetlerin geleceğe taşınmasında sadece şahısların değil, büyük kurum ve kuruluşların da üzerine düşen görevler olduğunu anımsatan Musalar, yine devletin etkin denetim ve caydırıcı önlemlerine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Musalar, konuya ilişkin şu örneklendirmelerde bulundu:

“Lüks otellerde Kıbrıs gecesi düzenlerler, oradaki yemekler bizim yemeklerimiz değil. O kadar farklılaştırılmış yemekler var ki bizim tatlarımızla alakası yok. Geleneksel tatlar, geleneksel insanlarımızın elinden çıkmalı. Bir Kıbrıs gecesinde çörek hellim, fırın makarnası, taze, kuru börülce olmalı ama yok, olan da çok farklı... Bu çok üzücü, devlet buna bile el atabilir, kültürümüz için bu yapılmalı... Turizm Bakanlığı’ndan isteğim, geleneksel yemeklerimizi öne çıkarsınlar, bizi değerlendirsinler. Ürünlerimizi yurt dışına pazarlayabilelim, önümüzü açsınlar. Biz kadınları bu sektörde kooperatifleştirmeliler. En basit örneği yarışmaya katılan kadınlar bile birlik olsa belki bir şeyler yaparız. Bu bize bir yol, bir kapı açmalı... Bir marka olmaya çalışırken izlenecek yolu bilmeliyiz, bizi yönlendirmeliler.”

Bu haber toplam 4539 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 373 Sayısı

Adres Kıbrıs 373 Sayısı