Süper Babaanne...
İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkeler hep ilgimi çeker. Oralarla ilgili haberleri de okumaya bayılırım. Hatta yurt dışında katıldığım toplantılarda da sanırım en çok dostluk kurduğum kişiler buralardan gelenlerdir. “Akdeniz ülkesi tanışlığı” derim hep bu duyguma...
Sanırım altı ay önceydi… Kendi haberlerimizden yorulmuş, yabancı gazetelerde dolanıyordum. “The Telegraph” da bir habere rastladım. Madrid’in 73 yaşındaki Sosyalist Belediye Başkanı Manuella Carmena kent sakinlerini uyardı: ‘’Ya sokaklarda köpeklerinizin pisliklerini temizlersiniz, ya da köpeklerinizin kirlettiği sokakları süpürürsünüz...’’
Manuella kent sakinlerine ‘’köpeğinin pisliğini temizlemeyen biri tespit edilirse ya 1500 Euro para cezası öder, ya da Cumartesi - Pazar günleri sabah 8’den öğleden sonra 2’ye kadar sokakları süpürür’’ diyordu.
Vay be... Çöplerden bunalmış bir Lefkoşa sakini olarak elbette bu haber benim için muhteşemdi.
Peki ama ‘’kimdir bu Manuella Carmena?’’ diye biraz araştırınca muhteşem derinlikte bir olayla karşılaştım. Öyle ki, artık kadının sıkı takipçisi haline geldim. Her akşam haberlere bakarken ille ki onunla ilgili bir şeyler okumak gibi bir alışkanlık edindim.
KİMDİR?..
Manuella Carmena’ya 2014 yılında “Podemos”, Madrid Belediye başkanlığına aday olması teklifini götürdüğünde Manuella önce “hayır” sonra da “evet” dedi. Emekli bir yargıçtı. Meslek yaşamı boyunca kadın - erkek ayrımcılığına karşı mücadele etmiş, ülkesinde çok saygın bir kimlikti. Zengin Avrupa soylusu bir aileden gelse de o hep yoksulun ve emekçinin haklarını savundu. İspanya’nın 1978’de kurtulduğu meşhur diktatörü Franko’ya karşı ciddi mücadeleler vermişti.
İspanyolların 2010’da girdikleri ciddi ekonomik çöküşün sonrasında kurulan “Podemos” , belli bir ideolojiyi benimsemeden, var olan klişe siyaset düzenine “hayır” diyen, aslında geniş bir kesimin de öfkesi üzerine genellikle de gençlerden kurulan bir halk platformuydu. “Podemos” İspanyolca’da “Yapabiliriz” demek... Yaptılar da... Önce Barselona’da 42 yaşında aktivist bir kadını, Ada Colau’yu, sonra da Madrid’te 73 yaşında başka Sosyalist bir emekli- yargıç kadını belediye başkanı seçtirmeyi başardılar.
SİYASETTE DEVRİM…
İspanya’da klasik politika mitinglerinde siyasetçi stadyuma girer ve on binlerce insan hep bir ağızdan ona tezahürat yapar; o da klasik politikacı nutkunu atar, bol keseden vaatler, sözler verirdi. Manuella böyle bir seçim kampanyasını ret ediyordu. Üstelik ne “Podemos”un ne de kendinin afiş bastıracak, reklam verecek ve klasik bir seçim kampanyası yürütecek parası da yoktu. Manuella ‘‘biz halka gideceğiz’’ dedi. ‘’Onlara daha adaletli ve eşitlikçi bir sistem önereceğiz ve biz konuşmayacağız, onlar konuşacak’’.
Nitekim aynen öyle de oldu. Mahallelere, evlere gittiler. Manuella konuşmadı. Halk konuştu. Hem de gürül gürül anlattılar sorunlarını ve dertlerini. Ve en tecrübeli politikacıların akıl edemeyeceği çözüm önerilerini...
Manuella seçimi kazandığı gece halka şöyle seslendi: ‘’Size adaletin ve eşitliğin olduğu yerde mutlu insanlar olacağını göstereceğim. Ben size sadece bunun sözünü veriyorum.’’
73 yaşındaki Madrid Belediye Başkanı’nın beni büyüleyen bir başka görüşü de şuydu: Manuella politikanın bir iş ya da kariyer olduğunu düşünmüyordu. Politika her yurttaşın yaşamının bir döneminde toplumu, yurttaşları için yapması gereken bir hizmet olduğunu düşünüyordu. Politika en çok bir ya da iki dönem yapılırdı ve hedefe ulaştıktan sonra herkes kendi işine ve ailesine geri dönerdi.
DÖNÜŞÜMÜN LİDERLERİ…
Manuella Carmena, “Podemos”un aktivist gençleriyle muhteşem bir bağ kurdu. Ayrılıkçı Barselona’nın yine kadın Belediye Başkanı Ada Colau ile kadınca muhteşem bir işbirliği yaptı. Klasik siyaset zincirini ve statükoları kırarak ‘’söylemin’’ değil ‘‘dinleyerek yapmanın’’ önemli olduğunu gösterdi. İspanya’da son bir yıldır hükümet kurulamasa da, Barselona ve Madrit’in iki kadın lideri sayesinde işler iyi gidiyor. Onlar şu anda İspanya’da siyasal ve sosyal dönüşümün liderleri pozisyonunda.
Kim bilir belki de artık dünyayı felakete sürükleyen bu zorba egemen, kapitalist sisteme “dur” deyip kadınsı siyasal kültüre ve adalete sığınma zamanıdır.