1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Süreçte ‘Müdahale’ var mı?
Süreçte ‘Müdahale’ var mı?

Süreçte ‘Müdahale’ var mı?

UBP-DP-YDP Hükümeti’nin ‘Bakan değişikliği’ girişimi sonrası ‘istifa’ ile sonlanan ve yeniden tek değişiklikle kurulan yeni Hükümet, ‘MÜDAHALE’ tartışmasını alevlendirdi…

A+A-

GÜNDEMDEKİ SORU’N...                        

Meltem SONAY

 

YAŞANANLAR ‘MÜDAHALE’NİN ÜRÜNÜ MÜ, KARŞI KOYMAK MÜMKÜN MÜ?

 

CTP Milletvekili Doğuş Derya:

“Siyasi yelpazenin neresinde durduğu fark etmeksizin… Bir araya gelinmeli”

Gündemdeki soruya ilgili kesimler ne diyor, ‘sorun’a nasıl bir çözüm öneriyor?..

UBP-DP-YDP Hükümeti’nin ‘Bakan değişikliği’ girişimi sonrası ‘istifa’ ile sonlanan ve yeniden tek değişiklikle kurulan yeni Hükümet, ‘MÜDAHALE’ tartışmasını alevlendirdi…

Süreçte ‘Müdahale’ var mı?

Varsa, atılması gereken adım nedir, müdahaleye karşı koyacak toplumsal irade sağlanır mı? Yoksa yaşananların nedeni nedir?

Son 3 yıldır yaşananların nedeninin sadece UBP içerisinde yaşanan yozlaşma ve menfaat çarpışmaları olmadığına işaret eden CTP Milletvekili Doğuş Derya, kabinede yer alacak bakanların kimler olacağına karar verme noktasına kadar getirilen demokrasi yozlaşmasının sebebinin, AKP-MHP hükümetinin Kıbrıs Türk siyasetine doğrudan ve pervasızca müdahale etmesinin sonucu olduğu düşüncesini belirtti.

Müdahalelere karşı toplumsal bağışıklığımızı güçlendirmek için hukuk düzenimize inatla sahip çıkmanın yanı sıra, tüm ekonomik ve siyasi bağımlılık ilişkilerinden kendimizi azade edecek yol arayışlarını bulabilmemiz gerektiğine vurgu yapan Derya, siyasi yelpazenin neresinde durduğu fark etmeksizin, demokrasiye, insan onuruna yaraşır bir yaşama dair arzusu olan her bir bireyin ekonomik bağımlılığın bitmesi ve Kıbrıs Sorununun federal çözüme kavuşması için inisiyatif alıp bir araya gelmesi gerekliliğine de vurgu yaptı.

 

CTP Milletvekili Doğuş DERYA:

“AKP-MHP hükümetinin Kıbrıs Türk siyasetine doğrudan ve pervasızca müdahale etmesinin sonucu”

“Kıbrıslıtürk toplumu olarak son 3 yıldır maruz bırakıldığımız siyasi pespayeliğin nedeni sadece Ulusal Birlik Partisi içerisinde yaşanan yozlaşma ve menfaat çarpışmaları değildir. 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öncesinde başlayan, UBP Kurultayı ile devam eden ve nihayetinde kabinede yer alacak bakanların kimler olacağına karar verme noktasına kadar getirilen demokrasi yozlaşmasının sebebi, AKP-MHP hükümetinin Kıbrıs Türk siyasetine doğrudan ve pervasızca müdahale etmesinin sonucudur.

Bu yüzden hala "müdahale var mı?" gibi, cevabını bildiğimiz soruları sormanın bizi konunun etrafında dolaştıran ve meselenin özüne inmeyen bir yerde durduğunu düşünüyorum.

Son 10 yıl içerisinde demokrasiden otokrasiye geçiş yapan Türkiye hükümetinin, ekonomi başta olmak üzere aldığı tüm kararlar, Türkiye'de ve Türk Lirası kullanıyor olmamızdan dolayı Kıbrıs'ın kuzeyinde derin bir yoksullaşma yaratma yanında, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayan, demokratik hakları budayan, rant ve talan iştahı ile tüm doğal ve kültürel varlıkları yok eden ve demokrasinin tüm enstrümanlarını partisel-zümresel çıkarlar için berhava eden bir noktaya getirildi.

Otokrasi, siyasi bir buldozer gibidir; tüm karar alma süreçleri ve kurumsal ağ, iktidarı (zorla ve baskı ile olsa da) elinde tutanlara tabi kılındığı andan itibaren, hayatınızın her alanı o buldozeri kullanan kişilerin inisiyatifine bırakılmış demektir. Böylesi durumlarda, demokrasinin katledildiği noktaları ısrarla ifşa etmek, dayatılan "tekçi" yapıya karşı çok seslilikte ve çoğulculukta ısrar etmek, tüm dayatma ve müdahalelere karşı demokratik yollardan direnmek hayati öneme sahiptir.”

“Hukuk düzenimize inatla sahip çıkmak, tüm ekonomik ve siyasi bağımlılık ilişkilerinden kendimizi azade edecek yol arayışlarını bulabilmek…”

Müdahalelere karşı toplumsal bağışıklığımızı güçlendirmek için hukuk düzenimize inatla sahip çıkmak yanında, tüm ekonomik ve siyasi bağımlılık ilişkilerinden kendimizi azade edecek yol arayışlarını bulabilmemiz gerekir.

 Kıbrıs'ın kuzeyi için bu yol iki kanaldan geçiyor. Birincisi, Türk lirası kullanımından vazgeçmek ve yerel kaynaklarımızın daha fazla talan edilmesinin önüne geçerek ülke ekonomisinin kendi kendine yeten bir seviyeye getirilmesi için uzun vadeli planları elbirliği ile yürürlüğe koymaktır.

İkincisi ise, aslında yaşanan tüm bağımlılık ve müdahale ilişkilerinin kökeninde olan Kıbrıs Sorununun çözümü için irade koymak, müzakere masasında "sahibinin sesi" olarak değil, Kıbrıslıtürk toplumunun çıkarlarını aktif olarak savunan bir pozisyon alabilmektir.”

“Siyasi yelpazenin neresinde durduğu fark etmeksizin, demokrasiye, insan onuruna yaraşır bir yaşama dair arzusu olan her bir bireyin…  bir araya gelmesi gerekiyor.”

“2022 yılının başından beri Doğu Akdeniz'de yaşanan yeni gelişmeler, hiç olmadığı kadar Kıbrıslıtürklerin masaya dâhil edilmesi gerekliliğini ve Türkiye'nin rehinesi konumundan çıkma ihtiyacımızı perçinliyor. Bu ihtiyacın Ersin bey ve UBP-DP-YDP hükümeti tarafından karşılanmayacağını biliyoruz.

Bu durumda siyasi yelpazenin neresinde durduğu fark etmeksizin, demokrasiye, insan onuruna yaraşır bir yaşama dair arzusu olan her bir bireyin ekonomik bağımlılığın bitmesi ve Kıbrıs Sorununun federal çözüme kavuşması için inisiyatif alıp bir araya gelmesi gerekiyor.”

yd-destek-gorseli-2-689.jpg

Bu haber toplam 3370 defa okunmuştur