Suriyelilere vatandaşlık ve biz
Türkiye'de Suriye'yi terk edip, sığınan 3 milyona yakın Suriyeli sığınmacı var.
Bu insanların çok zorda olduğu açık...
Üstelik bu önemli sığınmacı sayısı Türkiye'de pek çok sosyal ve ekonomik zorluklara yol açtı.
Bu sorunu aşmak için pek çok çaba gösteriliyor.
Türkiye- AB arasında “vize” meselesi dahil pek çok açılımın odağı da bu oldu!
Sorunun büyüklüğü, Türkiye'de başka sorunlara yol açtı.
Irkçı tepkilerden tutunuz, emeğin hoyratça sömürülmesine, insani ve kültürel pek çok sorun üst üste birikti.
Tüm bunlara bir de “asayiş” derdi eklendi.
İşte bu ortamda, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi gündeme geldi.
Böylece seçimlerden iradeye, sosyal ve kültürel ortama kadar yeni tartışmalar tetiklendi.
VATANDAŞLIKTA SAYI
Basına yansıyan en önemli tartışma vatandaş sayısının ulaşacağı rakam!
Çünkü “vatandaş” dediklerinizin yakınları da aynı hakka sahip oluyor.
Şimdi 80 milyon nüfusa sahip Türkiye gibi büyük bir coğrafya dahi bu yeni adım sonrasında tedbirlerini düşünüyor.
Peki bizde?
Koskoca Türkiye; Suriyelilere dönük “vatandaşlık” verilmesi işini çok daha geniş bir pencereden ele alıyor.
Yurttaşlık alacak kişilerinin yakınlarının ne olacağı konusu endişeleri de gözetecek bir yaklaşımla ele alınıyorsa, bunu Kıbrıs'ta bu yanı ile düşünmek neden kabahat olsun?
Kıbrıs’ta vatandaşlığa “kota”
Kıbrıs'ta “vatandaşlık” meselesine belirli bir “kota” getirilmesi gerektiği üzerinden hassasiyetle yaklaşanlara yönelik hoyrat saldırıları hatırladığımızda, ne kadar haklı ve düşünülmesi gereken bir konuya parmak basıldığı ortaya çıkmaktadır.
Bu olayın bir yanı… Diğer yanı şu. Türkiye'de bu konu “Avrupa'ya Vize”nin kalkması bağlamında tartışılıyor..
Bazı yazarlar ve düşünürler şunu soruyor:
"Avrupa'ya Vizenin kalkması mı? Yoksa Suriyelilere Vatandaşlık meselesi mi öncelik?"
Bu soru es geçilecek, ya da göz ardı edilecek bir soru değildir.
Peki Kıbrıs'ta? Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde, 1974 sonrası bu adaya gelen ve birlikte bu toprakları paylaştığımız ve 24 Nisan 2004 Referandumunda, adanın geleceği için birlikte oy kullandığımız insanlarımızın geleceği önemli değil mi?
Bu temelde baktığımızda şu soru önemli değil mi?
Yaygın ve kuralsız vatandaşlık vermek mi öncelik?
Yoksa bu insanlarımızın ve tüm toplumun Federal Kıbrıs çözümündeki konumu içinde bunu çözmek mi? Bunu söylemek ve bunu sormak, suç mu?
Çünkü, Kıbrıs sorunu sürecinde çözmemiz gereken konulardan biri de budur. 1974 sonrası adamıza gelen ve yerleşen insanların, Federal Çözüm’le birlikte bu ortak yurdun vatandaşı olarak kalmaları...
İşte bu bakımdan Türkiye'de, Suriyeliler dönük vatandaşlık verilmesi tartışmaları içinde açığa çıkan bu tartışma, gerçekte Kıbrıs'ta yıllardır süren bu tartışmanın ne kadar haklı ve önemli bir konu olduğunu da göstermiştir.
TÜRKİYE'DE ÖNGÖRÜLENLER...
Bizde yapı bu iken, Türkiye'de Suriyelilere vatandaşlık verilmesi işi için öngörülen düzenlemelerin ne olacağına dair haberler de basında yer alıyor. Bunların bazılarına bir bakalım.
* Vatandaşlığın pey der pey verilmesi...
Yani bir çırpıda milyonlarca vatandaşlık verilmesi düşünülmüyor. Vatandaşlık verilmesi ile vatandaşlık verilenlerin yakınlarının da doğal olarak vatandaşlık haklarının doğacağı için, kontrollü olması için bunu düşünüyorlar. Yani sayı ve bunun yol açacağı yansıma çok önemli...
* Vatandaşlık Verilecek Olanların Konumuna Bakılması...
Bunun için öncelikle doktor, mühendis, yüksek eğitimli ve ara eleman olmak gibi belli özelliklerin aranması. Yani Vatandaşlık verilecek olanlarda belli bir nitelik aranması. Bunun bizim için bunun hiç mi önemi yok?
* Vatandaşlık Verilenlerin Bir Yıl Oy Kullanmaması...
Türkiye gibi 80 milyon nüfusa sahip bir ülkede dahi, yaygın Vatandaşlık verirken, vatandaşlarının iradelerinin seçimde yansıması ile ilgili doğan endişeleri gidermek için böyle bir düzenleme öngörüyor.
Halbuki bizde, 1981 seçimlerinden başlayarak her seçim öncesi, seçime beş altı ay kala, yaygın vatandaşlık verilmesi uygulaması ile seçimlerde halkın iradesi üzerinde oyunlar oynamak, siyasi maharetten sayıldı.
Üstelik buna itiraz etmek ve bunu konuşmakta suç sayıldı. Bunu konuşanlar Türkiye ve Türkiyeli karşıtı diye suçlandı.
Eskiye çok gitmeyeyim. 2003 Aralık seçimleri öncesi UBP iktidarının, bir kısmı mahkemeden de dönen seçim öncesi yaptığı gelişi güzel vatandaşlık dağıtma rezaletleri hiç unutulmadı.
Bu yüzden, özellikle bizde, “Yeni Vatandaşlık” kanununda yapılacak değişikle, yeni vatandaş olanların, vatandaş olduktan sonra, gerçekleşecek ilk Meclis, Yerel Yönetim ve CB seçimlerinde oy kullanmaması görüşü ileri çıktı.
Bu görüşün meşru ve yerinde olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.
Vatandaşlık meselesini biz maalesef hala bir sonuca bağlayamadık.
Ve evet, bu artık Türkiye için de bir sorun.
BİR İBRETLİK SONUÇ DAHA...
Bu konuda Türkiye'de doğan tartışmalara baktığımızda çok ibretlik bir başka durumla daha yüz yüze olduğumuz ortaya çıkmaktadır.
Türkiye'de Suriyelilere vatandaşlık verilmesi meselesine, Türk milliyetçisi ve ulusalcısı çevrelerin reflekslerinin, Türkçülük temelinde ve "Hayır" diye şekillendiğini görüyoruz.
Hatta bunu gündeme getiren iktidara, modaya uygun "Hainlik" suçlaması yaptıklarını da görüyorum.
Ama aynı çevreler iş Kıbrıs'a gelince, bu kez de Türkçülük temelinde yaygın Vatandaşlık verilmesinin hararetli savunucusu olmaktadırlar.
Bu işe eleştirel yaklaşanları da aynı " hainlik" suçlaması ile eleştirdikleri de bir gerçektir.
Yani Kıbrıs'ta başka, ama iş başa gelince ise aynı Türkçülük anlayışı ile Türkiye'de başka şeyi savunma garabeti şimdi bal gibi sırıtıyor.
Bu yaklaşım, ne Kıbrıs'a, ne de Türkiye'ye huzur getirir.
Bu konuda insani olanla, yurdun ve vatandaşın hukukunu bağdaştırma konusu esaslı tartışmalarla bir senteze kavuşturulmalıdır. Olayın insani yanı, yurdun ve vatandaşın geleceği, demokratik ve demografik gerçekler göz önünde tutularak bu olay bir senteze bağlanmalıdır.
Evet, bu vatandaşlık konusu artık daha sağlıklı ele alınmalıdır.
Kıbrıs için kuzeyde esaslı bir vatandaşlık hukukuna çok ihtiyaç var.
Ama güney de bunu ele almalıdır.
Anne veya babası Türkiyelidir ve kuzeyde evlendiler diye onların çocuklarına kimlik ve pasaport vermemek çağdaş olmayan sakat bir mantıktır. “Tek Vatandaşlık” siyasetinin 2014 Ortak Belgesinde kabul edilmesi ve iki liderin görüşmelerde vatandaşlık konusunda yakınlaşmalarına karşın; hala Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan ve Federal Kıbrıs'ın vatandaşı olacak olan 1974 sonrası adaya yerleşen Türkiye kökenli insanlar ve onların çocuklarına güneye geçme hakkı vermemek bağnazlığını da hem biz, hem onlar sorgulamalıdır.
Çünkü bu ortak geleceği ve gelişmesi gereken Ortak Federal aidiyeti dar etnik temelde darbelemektedir.
Kıbrıs sorununun çözüm sürecinin bu kritik aşamasında, çözüme hazır olmak ve tüm vatandaşlarımızı Federal Kıbrıs'ın tarafı yapmak için, bu konuyu istismar etmeden ele almak ve bunu hem toplum içinde, hem de iki toplum arasında düşünsel temelde bir senteze bağlı çözmek zamanıdır.
Türkiye'de Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusundaki tartışma ve yaklaşımları yakından takip etmeliyiz. Çünkü bu konuda yıllardır suçlanan insanlar olarak savunduğumuz doğruların, bugün Türkiye'de ele alındığını görüyorum. Bu yüzden bu konuyu akıl ve izan içinde hem insani, hem de yurtta yaşayan yurttaşın hukuku açısından sentezleyecek yeni yaklaşımların geliştirilmesine ihtiyaç var.
Bu tartışmaların buna katkı sağlayacağı kanısındayım.