SURLARİÇİ ‘UYANIŞTA’!
Genç girişimcilerin yeni çalışma alanı yarattığı tarihi binalar, hem turistlerin hem de yerli halkın dikkatini çekiyor.
“Dünyanın her yerinde eski şehir merkezleri ülke kültürünün yaşanmışlıklarının yoğunlaştığı ve fiziki yapıya dönüştüğü yerdir” diyerek gelişimin önemine dikkat çekti.
Fehime ALASYA
Kafeden, butik otele, el sanatları atölyesinden, restorana, aksesuardan konfeksiyona tüm alanlarda faaliyet gösteren Lefkoşa Surlariçi’ndeki yeni işletmeler, adeta şehrin tarihi dokusuna hayat veriyor.
Surlariçi’ndeki gelişimi ‘uyanış’ olarak nitelendiren genç esnaf, yatırımın süreceğini ön görürken, bölgeye olan talepten de oldukça memnun.
Surlariçi’ndeki ‘çiçeği burnunda’ işletmelerin sahipleri YENİDÜZEN’e konuştu…
Surlariçi’ndeki gelişimle şehrin eski yapısının canlandığını ifade eden çoğu genç işletmeciler, bu gelişimin devlet politikası ve desteği ile yasal zeminde olması gerektiğinin altını çiziyor.
Surlaiçi’nde aile yadigârı veya yatırım amaçlı sahiplenilen eski binalar, şehrin merkezinin dokusunu giderek değiştiriyor.
Genç girişimcilerin yeni çalışma alanı yarattığı tarihi binalar, hem turistlerin hem de yerli halkın dikkatini çekiyor.
Kimisinde eğitim, kimisinde üretim, kimisinde ise satışın yapıldığı pek çok tarihi mekân, Surlariçi’nde açılıyor, yeni işletmeler birçok amaca hizmet ediyor.
Binaların yenilenmesiyle Akdeniz mimarisinin vücut bulduğunu ifade eden genç girişimciler, “Dünyanın her yerinde eski şehir merkezleri ülke kültürünün yaşanmışlıklarının yoğunlaştığı ve fiziki yapıya dönüştüğü yerdir” diyerek gelişimin önemine dikkat çekti.
En büyük sıkıntı restorasyon süreci…
Bölgeye daha fazla ve uygun fiyata otopark yapılması gerektiğini anlatan bazı işletme sahipleri, yaşanılan sıkıntılara da değindi.
Genç işletmecilerin en çok zorlandığı konu ise restorasyon. Binaları tadilatı ve yenilenmesinin çok zor ve masraflı oluşundan dert yanan mekân sahipleri, bu alanda devlet desteğinin şart olduğunu kaydetti.
İŞLETME SAHİPLERİ NE DÜŞÜNÜYOR?
Evde Butik Kıbrıs (Didem Akbaş):
“Bölgede bir uyanış var”
“Dereboyu caddesinden buraya, Surlariçi’ne geldim. Burası benim için olmam gereken mekandı. Burada bir enerji var, bunu hissettiğim için geldim. Gençler artık bu enerjinin farkında, çok şükür gençlik Surlariçi’ne sahip çıkıyor. Bence biraz geç kalındı ama nereden başlarsak o da kâr, olsun… Hala çok güzel olan bu akım ve ilgi devam ediyor, gelip boş dükkan soran, kiralamak isteyen gençler var. Bölgede bir uyanış var.”
Canteen (Aysu’s Cakes): Aysu Diren:
“Sadece mekân açanlar değil, tüm gençlik buraya sahip çıktı”
“Burayı kasım ayında açtım, daha çok yeniyiz. Burası yıkılmaya başlamışken gençler buraya sahip çıktı. Bu sahiplenme de devam ediyor. Sadece mekân açanlar değil, tüm gençlik buraya sahip çıktı. Surlariçi’nde mekânı olmayan gençler de buraya gelip vakit geçiriyor. Eskiden sadece Dereboyu canlıdır deniliyordu, şimdi bu bölge de canlı… Üstelik Dereboyu’nda sınıf ayrımı var ama Surlariçi’nde yok. Herkes gelip oturabiliyor, vakit geçiriyor. Burada lükse yer yok. Bu mekânı üç arkadaş birlik olup açtık. Ben gastronomi mutfak sanatları mezunuyum ve bu mekânda kekler de yapıyorum, hem şefim hem de pastacıyım. Gençler bölgedeki bu yapılanmadan cesaret alıyor, bölge daha da canlanacak. Fakat devlete de daha çok iş düşüyor. Bölgedeki park yerleri yetersiz kalıyor. Buraya daha çok yatırım ve destek şart. Bu güzel gelişim devlet eliyle de desteklenmeli.”
Atölye A (Ayşen Özanıl):
“Surlariçi tarihi şehir yapımız, old town denildiğinde aklımıza genel ilk bölge, buraya sahip çıkıyoruz”
“Tarihi dokumuza sahip çıkmalıyız, o yüzden buradayım. Beni cesaretlendiren de bölgedeki gençlik popülasyonun gelişimi oldu. Surlariçi tarihi şehir yapımız, old town denildiğinde aklımıza genel ilk bölgedir. Eskiden bu bölge sadece boş, tarihi binalardan oluşuyordu. Şimdiyse bu binalar doldu, gelenler oturup kahvesini, şarabını yudumluyor, alışverişini yapıyor, kültürümüze dair bazı şeyleri kendi bile üretebiliyor, bunun hakkını vermeliyiz. Bu binanın tadilatı, restoresi bir yıl sürdü, mimarlık mesleğimin de getirisiyle bundan çok keyif aldım ama oldukça meziyetli bir iş… Burada geri dönüşüm ile hazırlanan konsept organizasyonlar, çalışmalar, küçük çocuklardan olgun insanlara, yediden yetmişe pek çok kişi yapacak bir şey bulacak. Yeni bir oluşum içerisindeyim, dileyen gelip şarabını yudumlayacak, bizim üretimimiz olan atıştırmalıklardan yiyebilecek, dileyense atölyede çalışacak. Çeşitli workshop ve grup çalışmalarımız olacak.”
B.Bircan HandiCraft Centre (Behice Sönmez Biran):
“Yeter ki halk, Surlariçi’ne sahip çıkan bu gençliğe destek versin”
“Burada eğitim, öğretim, üretim ve satış yapıyorum. 2012 yılından beridir buradayım. Surlariçi’nde özellikle Bandabuliya’da çeşitli iyileştirmeler yapılmalı. Gençlik, kapalı olan dükkanları alıp açıyor, işletiyor, yeni oluşuma giriyor, bölgeye sahip çıkıyor. Bunların yanında boş dükkan soran pek çok genç var, bence bu yeni yapılanma devam edecek, gelişecek… Kıbrıs kültürünü tanıtmak adına her işi yapıyoruz. Gençler buraya sahip çıktı, Turizm bakanlığı, belediye, kültür dairesi ve halk da sahip çıkmalı. Bölge çok canlandı, daha da canlanabilir, yeter ki halk, Surlariçi’ne sahip çıkan bu gençliğe destek versin.”
İskemleci (Gülfer Öke ve Meliha Toke):
“Kıbrıs kültürünü yaşatıyoruz”
“Burası bizim aile yadigârımız, annemin hayali olan bir yerdir. Burası bizim kendi malımız, kira ödemiyoruz, esas amacımız maneviyattı, ardında bölgedeki yeni oluşuma çok güvendik, bölge, çevremiz bize çok destek verdi. Ekim ayında açıldık, daha çok yeniyiz. Mutfağımızdan oturma gruplarımıza, giriş kapımıza dek Kıbrıs kültürünü yaşatıyoruz. Eski tarihi yapımız olan bu bölge canlandı. Restoranın yanında burada üç yatak odalı butik otelimiz de var, internet üzerinden satışlarımız oluyor ve her gelen de bizi öneriyor, çok güzel talep var.”
Valide Hanım Konak Hotel (Zafer Bulut):
“Bu gelişim kişilerin inisiyatifine bırakılmamalı, devlet politikası şart”
“Burası 1931 yılında hayat bulan bir evdir. Sümer Sibel ve Cemal Gülercan’ın olan bir işletme. Tadilatı 3 yıl sürdü, sanırım restorasyon bu işin en zor yanı. Lefkoşa’nın içi ve Kıbrıs kültürünün yaşatılması için burası açıldı. Dünyanın her yerinde eski şehir merkezleri ülke kültürünün yaşanmışlıklarının yoğunlaştığı ve fiziki yapıya dönüştüğü yerdir. Bu bina da Akdeniz mimarisinin vücut bulduğu bir yerdir. Tarihimizin bir parçasıdır. Bu bağlamda Surlariçi’ne sahip çıkılmalı. Devletin bu konuda politikası ve teşviki yok ama bence olmalı, bu gelişim kişilerin inisiyatifine bırakılmamalı.”
Alice Home (Mesadet Uysal):
“Devlet politikası ve yasal düzenlemeler şart”
“Burası 2017’de açıldı. Dereboyu’nun karmaşasından kaçarak buraya geldik, hem kültürümüze sahip çıkmak hem de bölgenin gelişeceğini ön gördüğümüz için burayı tercih etmiştik. Surlariçi’nin her köşesi adım adım canlanıyor, gelişiyor. Bu süreçte devlet politikası ve yasal düzenlemeler şart. Yatırımları kontrol eden, doğru yön veren mekanizma olmalı. Üstelik yatırım sadece Surlariçi’ndeki merkezi yerlere değil, dış bölgelerine de yapılmalı.”