Sürüye Uymak
1848 yılında Dan Rice adında bir palyaço yerel bir seçimde kullandığı bando arabasıyla çevresinde topladığı insanları, eğlenceli müziğe katılmaya ve desteklediği siyasetçiye oy vermeye davet eder. Yolda bando arabası ile gürültü çıkararak ilerlerken, çok sayışa seçmen bu arabayı takip ederek oy verme merkezlerine ulaşırlar ve Dan Rice’in desteklediği adaya oy verirler. Elde ettiği başarıyla seçim sonuçları üzerinde büyük etkisi olan bu duruma “Bandwagon Effect” (Bando Arabası Etkisi) denir. Bu etki daha sonra da literatüre “sürü psikolojisi” olarak girmiştir.
Sürü psikolojisinde; insanlar, yanlış olduğunu bildiği halde, bazı olgu ve kararları sürdürmeye, bazı insanları desteklemeye devam ederler. Prof. Dr. Acar Baltaş tarafından bu durumu; dışlanma korkusu, yalnız kalma kaygısı ve menfaatin çoğunlukta yana olmaktan geçtiğine inanma psikolojisi olarak anlatır.
Sürü psikolojisine siyasette sıklıkla, son yıllarda da neredeyse hayatımız her alanında rastlıyoruz. Bu alanların en başında da eğitim geliyor. Kimilerinin yaptığının, söylediğinin, vardığı sonucun yanlış olduğu bildiğine emin olduğumuz (hatta bunu kendileri dile getirmiş olmalarına rağmen) halde davranışını, tutumunu, kararını değiştirmediğini yanlışı aynen sürdürmeye devam ettiğini tanıklık ediyoruz.
2022 yılının Eylül ayında okula başlayacak olan çocuklarımız 2016 doğumlulardır. Ve bu çocuklar 2034 yılında liseden, 2040’lı yıllarda üniversiten mezun olacaklar…
Başka bir ifadeyle eğitim dediğimiz şey; çocuklarımızı şu anda var olmayan işlerde çalışmaları, henüz icat edilmemiş teknolojileri kullanmaları ve bilmediğimiz problemleri çözmeleri için hazır hale getirecek becerileri kazandırmak demektir. Ne var ki Kıbrıs Türk Eğitimi bu olgudan çok uzaktadır. Bugün;
- Okullarımız tamamının çağa uygun birer eğitim kurumu olduğunu söylemek mümkün değildir.
- Öğretmenlerimiz mutsuz, Bakanlığın tüm politika ve uygulamalarını kendilerine yönelik bir tehdit ve itibarsızlaşma olarak algılamaktadır.
- Eğitim anlayışımız bireysel farklılıkları dikkate almıyor, çağa uygun olmayan geleneksel bir yaklaşıma hizmet ediyor.
- Ölçme-değerlendirme yaklaşımlarımız tamamen kağıt üzerinde, beceri kazandırma ve yapabilmenin çok uzağında.
- İlgi, istek ve becerileri, toplumsal ihtiyaçları dikkate alan bir yönlendirme ve rehberlikten bahsetmek mümkün değil.
- Eğitim denetimi yok denecek noktada.
- Eğitim yönetimi, bürokratik katı kuralların içine hapsolmuş durumda.
- Eğitimin bir bilim olduğu unutulmuş…
Kısaca eğitimde yanlış olduğunu bildiğimiz ama yapmaktan geri durmadığımız çok şey var. Bürokraside de, eğitim yönetiminde de, eğitim-öğretim uygulamalarında da sürü psikolojisi etkin…
Sürüye uymamak yeni ve vizyon içeren bir düşünce yapısı, alternatif bir pedagoji ile mümkündür. Bunun için sadece bugünün problemlerini değil, gelecekte karşılaşılacak olarak problemleri de görebilmek yani yüzünü geleceğe çevirmek gerekmektedir. Ne yazık ki eğitimde geleceğe dair tek bir uygulama, tek bir proje, tek bir plandan bahsetmek söz konusu değildir.
Ve son söz; sürüye uyanlar bilmelidirler ki yanlış olduğunu bile bile yaptıkları her şey sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de karanlığa sürüklemektedir.
Anlayana Gülmece
Nasıl Kazandın?
İki eski siyasetçi yıllar sonra sokakta karşılaşır, biri diğerini eve yemeğe davet eder.
- Oooo bu ne ev böyle? Şu salonun büyüklüğüne bak! Nereden buldun bu kadar parayı birader? Duvarlarda nadide tablolar...
- Gel göstereyim: Gel şu pencerenin önüne... Şuradaki otoyolu görüyor musun?
- Evet.
- Aslında o yol çift 20 milyon dolara çift şeritli olacaktı. Tek şeritli yapınca 10 milyon dolar bize kaldı.
Yllar sonra iki arkadaş yine karşılaşır... Bir önceki karşılaşmanın iade ziyareti olsun diye diğer arkadaş söze girer ve “gel bu sefer bize gidelim” der…
- Şuraya bak, sen bizim eve saray diyordun bu ne böyle? Bizimki bunun yanında kulübe valla, saray asıl burası… Nasıl kazandın bu kadar parayı?
- Gel nasıl yaptığımı sana göstereyim. Geç şu pencerenin önüne. Bak şurada otoyolu görüyor musun?
- Hayır! Yol falan göremiyorum…
- Tamam işte… Anladın mı !
Okumuş muydunuz?
Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir.
Latin Atasözü