'Susmayacağız'
Uğradığı silahlı saldırı sonucu 6 Temmuz 1996'da katledilen YENİDÜZEN gazetesi yazarı- araştırmacı Kutlu Adalı için yürüyüş düzenledi.
Uğradığı silahlı saldırı sonucu 6 Temmuz 1996'da katledilen YENİDÜZEN gazetesi yazarı- araştırmacı Kutlu Adalı için yürüyüş düzenledi.
Kutlu Adalıyı anma ve ‘faili meçhul’ kalışını protesto etmek için Bu Memleket Bizim Platformu tarafından düzenlenen etkinlik, saat 19.00’da başladı.
Yürüyüşe katılanlar, tek yürek 'Adalı ölmedi kalbimizde yaşıyor' diye slogan attı.
Etkinlikte; 'Susmayacağız', 'İrade halkındır' yazılı pankart açıldı.
Yürüyüşte, 'Katil devlet hesap verecek', 'Kıbrıs'ta barış engellenemez' sloganları atıldı.
Yürüyüş nedeniyle polisin geniş güvenlik önlemi aldığı dikkat çekti.
Gecede Adalı anısına Kıbrıslı Rum şair Andis Kanakis tarafından yazılan, 'Büyük Av' isimli şiir Lirik Şiir grubu tarafından okundu, Sol Anahtarı da dinleti sundu.
Gazeteci Kutlu Adalı, Gençlik Merkezi'nde anıldı. Anma etkinliğinde tiyatro sanatçıları Yaşar Ersoy ile Erol Refikoğlu, Adalı'nın öldürülmeden önce YENİDÜZEN'de çıkan son yazısını okudu.
Elmalı: Devlet, olayın aydınlanmasını istemiyor mu?
KTOEÖS Başkanı Ozan Elmalı, Kutlu Adalı’nın 25 yıl önce ‘faili’ meçhul bir cinayete kurban gittiğini söyledi, “Faili meçhul diyoruz ama aslında failler belli” şeklinde konuştu.
“Adalı cinayetine ilişkin yapılan itiraflar, verilen ifadeler, anlatılan olaylar faillerin kim olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya çıkarıyor” diyen Elmalı, buna karşın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Polis Genel Müdürlüğü’nün hala daha ses çıkarmadığını belirtti.
Elmalı, Azınlık Hükümeti’nin Adalı cinayetine ilişkin araştırma komitesinin üyelerinin atanmasını ‘ayak oyunları’ ile engellediğini ifade ederek, “Devlet yetkilileri olayın aydınlanmasını, faillerin ortaya çıkarılmasını istemiyor mu?” diye sordu.
Cinayetin aydınlanmasında Cumhurbaşkanı Tatar ve Azınlık Hükümeti’nin sorumlu olduğunu da vurgulayan Elmalı, Polis Genel Müdürlüğü’nün süreçle ilgili halkı bilgilendirmesi gerektiğini, Başbakan Ersan Saner’in de Kutlu Adalı Meclis Araştırma Komitesi’nin çalışmasına olanak sağlamasının şart olduğuna değindi.
Elmalı, “Tarihimizle mutlaka yüzleşmeliyiz. Engel olanlar elbet bir gün hesabını öderler” dedi.
Öte yandan Kıbrıs’ın kuzeyinde müdahalelerle dolu bir süreçten geçildiğini belirten Elmalı, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerine açık bir şekilde müdahale edilmiştir” dedi.
Elmalı, Kıbrıslı Türkler olarak vesayet rejimini kabul etmediklerini belirterek, “Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi davranılıyor. Biz üretmeyi de çok iyi biliriz, yönetmeyi de” şeklinde konuştu.
“Bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz” diyen Elmalı, Ülkemizi karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Kıbrıs’ta federal çözümü gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Basın açıklamasının tam metni şöyle: Kutlu Adalı bundan tam 25 yıl önce faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Faili meçhul diyoruz ama aslında failler belli. Yapılan itiraflar, verilen ifadeler, anlatılan olaylar faillerin kim olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya çıkarıyor. Devlet suskun. Cumhurbaşkanı, başbakan, polis genel müdürlüğü hala daha ses çıkarmıyor. Azınlık hükümeti, Meclis’te oy birliği ile oluşturulmasına karar verilen komitenin üyelerinin atanmasını ayak oyunları ile engelliyor. Polis Genel Müdürlüğü, konu ile ilgili görüşme taleplerini reddediyor. Devlet yetkilileri olayın aydınlanmasını, faillerin ortaya çıkarılmasını istemiyor mu?
Kutlu Adalı, temiz bir toplum ve aydınlık bir gelecek için mücadele ediyordu. Kutlu Adalı ülkemizde barış için, özgürlük ve sosyal adalet için mücadele ediyordu. Kutlu Adalı Kıbrıslı Türklerin onurlu bir şekilde uluslararası toplum ve uluslararası hukuk içerisinde yer alması için mücadele ediyordu.
Cinayetin aydınlanması konusunda başta Sn. Tatar olmak üzere Azınlık Hükümeti de sorumludur. Polis Genel Müdürlüğü’nün süreçle ilgili halkı bilgilendirme sorumluluğu bulunmaktadır. Sn. başbakan bir an önce Kutlu adalı Meclis Araştırma Komisyonu’nun çalışmasına olanak sağlamalıdır. Tarihimizle mutlaka yüzleşmeliyiz. Engel olanlar elbet bir gün hesabını öderler.
Ülkemizde 1958 yılından itibaren, farklı dönemlerde birçok faili meçhul cinayetler, faili meçhul bombalama olayları yaşanmıştır. Siyasal cinayetlere kurban gidenler ortak hedefler için mücadele ediyorlardı. Ortak hedefler ise barıştı, demokrasi idi, insan hakları idi, özgürlüklerdi. Faili meçhul cinayetler demokrat, aydın insanları korkutup sindirmek için, düşmanlıklar yaratmak ve ayrılığı derinleştirmek için, puslu, karanlık bir hava yaratmak için işlenmiştir. Ancak biz korkmayacağız, sinmeyeceğiz, susmayacağız. Ülkemizi ve ülke insanımızı karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Ülkemizin kara para aklama yeri, çete cenneti ve uyuşturucu ticareti merkezi olmasına müsaade etmeyeceğiz.
Müdahalelerle dolu bir süreçten geçiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine açık bir şekilde müdahale edilmiştir. Hükümet oluşumlarına, hatta parti kurultaylarına dahi müdahale edilmektedir. Kıbrıslı Türklerin iradesi ile oynanarak Sn Tatar cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmuştur. Şunu açıkça belirtelim. Nereden gelirse gelsin halkın siyasal iradesine yapılan müdahaleleri şiddetle reddederiz. Son günlerde Sn Fuat Oktay ile Sn Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kıbrıslı Türklerin iradesini görmezden gelip yaptıkları açıklamaları reddederiz. Müdahalelerle dolu bir seçim sonucu üzerinden “Kıbrıslı Türkler federasyondan vazgeçti” değerlendirmesini reddederiz. Kıbrıslı Türklerin iradesi barıştan ve federal çözümden yanadır. 1950’li yıllardan kalma ciddiyetten ve gerçeklerden yoksun “iki devletli”, ayrılıkçı –taksim siyasetini reddederiz. Bu ayrılıkçı siyaset ile Kıbrıslı Türkleri dünyadan soyutlamaya, yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. “Taksim” politikasını geçmişte reddettik, şimdi de reddediyoruz, gelecekte de reddedeceğiz. Çözümün adı iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitlik temelinde, tek egemenliği ve uluslararası kişiliği ve tek vatandaşlığı olan federasyondur. Federasyonu oluşturan yapıların federasyondan ayrılma veya başka bir ülkeyle birleşme hakkı olmayacaktır. Kıbrıs’ta bu çerçevede bulunacak çözüm orta doğu ve bölge ülkelerinin de barış ve istikrara kavuşmalarına katkı sağlayacağı gibi Türkiye’nin de Avrupa Birliği’ne katılmasının önünü açacaktır.
“Çözümsüzlük” siyaseti birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Ada’nın her iki yanında giderek artan silahlanma, askeri üs oluşturma çabası söz konusudur. Kıbrıs Türk toplumu savaşın bedelini çok ağır ödemiştir. Savaşların kan ve gözyaşı dışında hiçbir getirisi olmamıştır. Ada’nın neresinde olursa olsun askeri üsleri kabul etmiyoruz. Biz barış istiyoruz. Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan kazanılmış haklarına sahip çıkarak, Kıbrıs’ta federal çözümü gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Yıllardır ülkemizde emek, demokrasi ve barış mücadelesi veriyoruz. Dayanışma içinde ve hep beraber mücadele ettiğimiz sürece başarı grafiğimizin yükseldiğini hep birlikte gözlemledik. Annan Planı sürecinde 80 binlerle meydanları doldurduk, sesimizi yüksek sesle dünyaya duyurmayı başardık ve birçok kazanımlar da elde ettik.
Müdahalelerle oluşturulan UBP-DP-YDP azınlık hükümeti ise yıllar itibarıyla, mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz bütün değerleri ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Azınlık hükümeti, bütçeyi denkleştirmenin arkasına sığınarak, kullandığımız para birimi olan TL’nin son bir buçuk yılda yüzde 50’nin üzerinde değer kaybına, temel ihtiyaç maddelerinin, akaryakıtın, ilaçların büyük oranda zamlanmasına ve bunlara bağlı olarak alım gücünün ciddi anlamda gerilemesine rağmen hayat pahalılığı ödeneğini durdurmak için kararlar üretiyor. Halkı yokluk ve yoksulluğa, sefalet yaşamına sürüklüyor.
Öte yandan; İş Yasası, Toplu –İş sözleşmesi, Grev ve Referandum yasası, Sendikalar Yasası’da değişikliğe giderek buradaki örgütlü yapıyı dağıtmayı, sendikaların mücadele yeteneklerini geriletmeye çalışıyor.
Verdiği vatandaşlıklarla demografik yapıyı değiştirmeye, irademizle oynamaya, uygulamaları ile sosyal ve kültürel yaşamı değiştirmeyi, geriletmeyi amaçlıyor.
Eğitimde yapılması gereken yatırımlar, eksikler ortada dururken; Israrla Siyasi ve İdeolojik yurt dışı kampları sürdürülmekte, Dini eğitim verecek okulların açılması ve yaygınlaştırılması için yasal düzenlemeler önerilmekte, Eğitim Bakanlığına muadil ve Eğitim Bakanlığının kontrolü dışında bir yapı oluşturmak için Türkiye Maarif Vakfı Okullarının açılması planlanmaktadır. Kindar ve Dindar nesiller yetiştireceğiz söylemi bu topraklarda kabul görmeyecektir. Laik anlayışımıza, Yaşam biçimimize, İnançlarımıza, Kültürümüze, Değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Alım gücü oldukça gerilemiş, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak düzeye gelmiş, örgütsüzlüğünden dolayı ses çıkaramayan, sosyal ve kültürel yapısı gerilemiş, iradesi yok edilmiş, tamamen bağımlı, itaat eden, silik, özne olmaktan çıkmış bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor.
Biz Kıbrıslı Türkler olarak bize biçilen bu modeli, vesayet rejimini kabul etmiyoruz.
Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi davranılıyor. Biz üretmeyi de çok iyi biliriz, yönetmeyi de.
Yıllardır bu ülkede barış, demokrasi ve emek mücadelesi veriyoruz.
Bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ülkemizi karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Kıbrıs’ta federal çözümü gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Fotoğraflar: Burçin Aybars
Kutlu Adalı’nın katledildiği noktaya gazeteciler 25 karanfil bıraktı…