SUUDİ SAATİ GERİ Mİ GELİYOR?
Hatırlayın.
Bundan iki yıl önceydi.
Bir sabah vaktiydi.
Türkiye’de hükümet oturmuş, ‘yaz saatine kışta da devam’ kararı almıştı.
Nasıl olurdu?
‘Normal’ olan kış saatiydi.
‘Yaz saati’ adı üstünde, geri alınmış bir saat uygulamasıydı. Bunun ‘kalıcı’ olması bilimsel değildi.
Her neyse…
Ankara’dan böyle bir karar çıkmıştı.
Ankara nezle olur olmaz zatürreeye yakalanacağı iyi bilinen KKTC’de de iki saat içinde dönemin hükümeti benzer bir karar almıştı.
Başbakan Hüseyin Özgürgün ‘Türkiye’yle uyum’ gibi altı boş bir mazeretle ‘sürekli yaz saati’ne geçileceğini ilan etmişti.
Ankara’da alınan karar ‘Suudi saati’yle uyumlaşmaktı.
UBP-DP hükümeti de aynı yolu takip etmiş, farklı bir zaman diliminden geçen Suudi Arabistan’la saatlerimiz eşitlenmişti.
Türkiye’nin kararı siyasiydi ve Batı’ya misillemeydi. Bizimkilerin kararı ise Ankara’ya yaranmak amacını taşıyordu.
Bunun başka türlü izahı yoktu.
**
Karar alındığında mevsim yazdı.
Birçok kişi ve kurum kara kışta bir yaz saatinin nelere yol açabileceğini kestiremiyordu.
Zaman geçtikçe ve günler kısalmaya başladıkça ‘Suudi saati’nin ne olduğu anlaşıldı.
Özellikle Aralık ve Ocak aylarında zifiri karanlıkta başlayan yolculuklar…
Soğuktan donarak okula giden öğrenciler…
Kör karanlıkta korkan çocuklar…
İşe gitmek için en soğuk ve tehlikeli saatlerde yola dökülen emekçiler…
Toplum huzursuzdu ama hükümettekiler Ankara’ya yağ çekmekten başka bir şey düşünmüyordu.
Sonra o lanet kaza yaşandı.
Değirmenlik dağ yolunda okul aracı kamyonla çarpıştı. Çocuklar öldü.
Öğrenciler ‘kaldırın şu uğursuz Suudi saatini’ diye yollara döküldü. Önlerine polis diktiler. ‘Yollarda ölmek istemiyoruz’
gibi çok saf, çok insani bir mesajı siyasete bulaştırdılar. Gençlerin tepkisini böldüler, dağıttılar.
Ve ‘Suudi saati’ne devam ettiler.
**
Dönemin Eğitim Bakanı bu akıl, mantık ve insaniyetten uzak uygulamayı kaldıracağı yerde ‘jetlag’ gibi siyaset jargonunun ‘komik’ bölümüne giren laflar etmeyi tercih etti. Bu yüzden lakabı ‘Jetlag Özdemir’e çıktı.
Gelin görün ki 2016 sonu ve 2017 başlarında yaşanan dramatik olaylara rağmen UBP-DP hükümeti kararında ısrar etti.
Ta ki 2017 Ekim ayına kadar…
Medyadan, sokaktan, sivil toplumdan tepkiler yükselmişti ama UBP-DP hükümeti Ocak 2018 seçimlerine yaklaşılmış
olmasaydı toplumu ‘Suudi saati’ne mahkum etmeye devam edecekti.
Zaten aldıkları kararı duyururken ‘şimdilik’ der gibi laflar etmişlerdi. Hatta ‘sürekli yaz saati’ uygulamasını Bakanlar
Kurulu kararı ile değil, yasa ile düzenlemeye niyetli olduklarını ifade etmişlerdi.
Seçim sonrası UBP hükümete gelmiş olsaydı, eminim ki şu sıralarda bu dönemlerde ‘Suudi saati’ yeniden gündemimize girmiş olacaktı.
Neyse ki şimdilik ne Suudi saati geri geliyor, ne de hesabı verilemeyen banka hesapları meselesi…
İsteyen var mı ki?