1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Suyu kim yönetecek...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Suyu kim yönetecek...

A+A-

Türkiye’den Kıbrıs’a borularla su getirilmesi projesi uzun yıllardır konuştuğumuz, tartıştığımız, kimilerinin “Hayal”, kimilerinin “teknik olarak olanaksız”, bazılarının da “çok para, kimse böyle bir parayı bu projeye yatırmaz” diye nitelediği proje yakın zamanda gerçek oluyor.

Karada borular döşendi, denizde de döşeniyor, yakında birleşecek. Hem Türkiye’de, hem de KKTC’de kara yapıları olarak isimlendirilen tesisler tamamlanmak üzere. İsale hatları da birkaç koldan döşenmeye devam ediyor.

Mart 2014 olarak belirtilen ilk tarihten sapma olsa da teknik bir arıza olmazsa sanırım 15 Kasım 2014’e yetiştirilecek. Yani döşenen borulardan su Geçitköy barajına akmaya başlayacak.

Peki bu suyu kim yönetecek?

İşin başında cevaplanması gereken bu soru maalesef işin sonuna yaklaştığımız bu günlerde hala yanıtlanmamıştır.

Ne projenin başladığı dönemdeki hükümet, ne de bir yılı aşkın görevde olan koalisyon hükümeti bu sorunun yanıtını açıklamamıştır.

Bu proje başladıktan sonra çeşitli dönemlerde adamızı ziyaret eden TC’li yetkililer de yaptıkları açıklamalarda bu soruya net yanıtlar vermediler.

Hem dönemin Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Beşir Atalay, hem de projenin sahibi ve yürütücüsü DSİ’nin bağlı olduğu Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ziyaretlerinde bu soruyu geçiştirdiler. Veysel bey bir ziyaretinde üstü kapalı olarak “biz yap-işlet-devret modelini uygulamayı düşünüyoruz” dedi.

Ama “yap” kısmı zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından halihazırda üstlenilmişti. Dolayısıyle “devret” de olmayacaktı. Sorun “işletme” kısmıydı ve sorulan da tam da buydu.
Sonuç olarak önceki gün Başbakan olduktan sonra adamıza ilk ziyaretini yapan Davutoğlu bu sorunun yanıtını net olarak verdi.

Türkiye’nin çiçeği burnunda Başbakanı Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile birlikte yapılan basın toplantısında konu ile ilgili olarak  şunları söyledi:

“Gelecek suyun dağıtımı için Türkiye’den ekip gelecek, buradaki belediyeler ve yönetim ile bir araya gelecek, herkesi memnun edecek bir çözüm üretilecek. Dağıtımın uzmanlaşmış şirketler tarafından yöneltilmesi üzerinde çalışıyoruz, belediyelere ise  hisse verilmesi gündeme gelecek.”

Davutoğlu özetle “projeyi biz yaptık, bir milyar doları aşan parasını biz ödedik, işi bizim şirketlerimiz yaptı, işin kontrolunu da projeyi hazırlayan DSİ ekibi yaptı öyleyse yönetimini de bizim uzman şirketlerimize vereceğiz” diyor. Sonra da “merak etmeyin bugüne kadar su dağıtımı ve tahsilatı işini üstlenen Belediyelere de hisse vereceğiz” diyor.

Sizi bilmem ama bu tablo beni rahatsız etti. Ben Türkiye’den boru ile su getirilmesine de, kablo ile elektrik getirilmesine de karşı değilim. Bunun sadece içme suyu olarak değil ama hem suyun, hem de özellikle elektrik enerjisinin ekonomimize de önemli katkı sağlayacağını, doğru kullanılırsa çözüme ve barışa da katkı sağlayacağını biliyorum.

Ama bunun ticari bir ilişki olmasını, yani maliyet dahil tüm parasının faizleriyle birlikte ödenerek yönetimin bende olmasını isterim. Aksi halde bu ülkeyi ben yönetirim diyemem.

Kıbrıslı Türkler olarak artık “kendi kendimizi yönetme” deyimini slogan olmaktan kurtarmalı, yaşama geçirmeliyiz. Kimse kimseye BEDAVA birşey vermez. Bedava isterseniz ancak bu kadar olur. Su evinize kadar gelir, ama parasını sizin kurumlarınız değil, getirenin belirleyeceği “uzman şirketler” toplar. Size de ucundan komisyon verir.

Artık ne olduğumuzu, nereye gitmek istediğimizi, hedeflerimizi ve stratejimizi kendimiz belirleyelim ve bunun için elimizi taşın altına koyalım.

Yoksa hiçbir fedakarlık yapmadan, “hem köpek tok, hem ekmek bütün” kalarak biryere varmamız mümkün değil.
Suya da elektriğe de, herşeye karşı çıkarak da bir sonuç elde edilemez. Ya elimizi hep beraber taşın altına koyacağız. Ya da az aza bütün yönetimi devredeceğiz.

Bu yazı toplam 2630 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar