1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. SYDNEY’DEN SEVGİLERLE
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

SYDNEY’DEN SEVGİLERLE

A+A-

Yaza gidiyorum diye çevreye hava atarken Sydney beni gök gürültüleri, şimşekler ve fırtınalarla karşıladı. Öyle ki uçak bile havaalanına iniş yapamadı. Bir saat uçuş mesafesindeki Brisbane’e inip iki buçuk saat da orada beklemek zorunda kaldı. Yolcunun yolu açık olamıyor her daim.

n2-009.jpg

Bugün Sydney Operası’nda uzun yolculuğun verdiği onca zahmete değecek muhteşem bir Kıbrıs Şarkıları konserine tanık olduk. Ayşe Göknur Şanal’ın harika sesine Kıbrıslı, Türkiyeli ve İranlı müzisyenlerin katkılarıyla. Siz bu yazıyı okurken Kıbrıs Evi’nde kitaplarımın lansamanı ve şiir dinletisinde olabilirim. Melbourne’daki etkinliğe gitmeden önceki birkaç gün gezme tozma, sanat galerisi ziyaretleri, kangurular ve koala ayıcıklarıyla buluşmayla geçecek.,

n3-003.jpg

2004 yılında Maria Hadjipavlou ile yaptığımız Avustralya ziyaretinin anıları gündeme gelip durdu birkaç gündür. Zor bir dönemde atölyeler, konferanslar, parlamento ziyaretleri, radyo ve televizyon röportajları, şiir dinletileri ve konferanslarla nefes almaya vakit bırakmayan oldukça yoğun bir programın içine düşmüştük. Aynı zamanda çok da duygulandırıcıydı bu… Bu kadar uzaklarda olunca daha sıkı kucaklaşmalar yaşanıyor Kıbrıs diasporası ile.

Bu kadar yorgunluk, yoğunluk ve uykusuzluğa rağmen yazımı ihmal etmek istemedim, buralardan sizlere bir selam çakayım dedim.

Bir yılın daha sonuna doğru ilerliyoruz. Dünya şaşırtıcı biçimde değişmiş oluyor her yılın sonunda. Dünyayı paylaşmaya çalışanların, petrol savaşlarının, militarizmin kabuslarıyla didişip duruyoruz. Yoldayken insan bir gezegene ait olduğunu daha çok hissediyor. Dergilerin Aralık sayıları 2018 değerlendirmelerine başlamış bile… Ve de 2019 tahminlerine. Kim bilir neler bekliyor bizi.

Son sıralar çok yolculuk yaptım, farklı ülkelerden yeni insanlarla tanıştım ve şöyle bir kanıya vardım. Dünyanın her yerinde, örnek gösterilen kuzey ülkelerinde bile ciddi problemler var. Önemli olan problemlere barışçıl çözümler oluşturacak mekanizmaların oluşturulmuş olması.

Avustralya da böyle bir ülke. Çok kültürlü yapısını, diyalog, açıklık ve nefreti cezalandıran yasalarla koruyor. Sorunlar ve haksızlıkların uzun bir listesini yapabilirsiniz ama önemli olan bunların varlığından öte çözümlerinin tartışılabilir olması.

Ziyaretimin sonunda belki bugünün Avustralya’sı ve buradaki diasporanın bugünkü durumu hakkında belki daha net bir kanıya sahip olacağım.

Henüz yorgunluğumu atıp nefes alabilmiş değilim.

Buradaki zamanım mutlu geçsin istiyorum daha çok da… Mutluluk çoğu zaman bir kararla ilgilidir çünkü…

Buralarda “ Kıbrıs” sözü hala insanı acıtıyor. Kıbrıs denince yakın tarihin acıları ve geleceğin belirsizliği geliyor hemen akla.

Bugün iki dilde şarkılar dinlemek, ayrıca da bunu çok iyi müzisyenlerden dinlemek son derece sağaltıcıydı. Yarınki şiir dinletisinin de sıcak geçeceğinden eminim.

Kıbrıslı Rum izleyicilere Türkçe şiirler okuduğumda şöyle bir yorum alıyorum çoğu zaman. “Türkçe ne güzel bir dilmiş eskiden bana kötü gelirdi”.

Kötü gelirdi çünkü bazı politikacıların, bazı gazetecilerin,  bazı kravatlı Kıbrıs sorunu tartışmacılarının saldırgan, suçlayıcı, etiketleyici, nefret dolu diliydi işitilen. Almancayı da kaba bulur pek çok insan çünkü İkinci Dünya Savaşı ile ilgili filmlerdeki Nazi konuşmaları var genelde kulağımızda. Almanca şiir izlemek muhteşem bir deneyim oysa.

Bugün iki dilin şarkılarla birbirine aşk ilan etmesine tanık olduk.

nes.jpg

Operada fotoğraf ve video çekmek yasak olduğu için ne yazık ki bu benzersiz deneyimi paylaşamıyorum. Müziğin kalplerin kapılarını çaldığı bir deneyimdi diyeyim. İyi ki sanat var!

n1-013.jpg

Bu yazı toplam 2038 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar