T izinlerinde yeni iptaller gündemde
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, YENİDÜZEN’e açıklamalarda bulundu
“Özellikle T, güzergah ve taşımacılık izinleri verilirken biraz keyfilik, fazlaca partizanlık ve buna benzer saikler maalesef hep önde olmuş…”
“Gerçek anlamda bu sektörde yer alıp ekmeğini bu sektörden kazananla, partizanca izinleri alıp başkalarına satanları tespit etmeye çalışıyoruz. Suiistimalleri ve gayrı yasallıkları yapanları tespit edip, dosyalarıyla savcılığa başvuru yapacağız”
ERCAN HAVAALANI…”Yüklenici firma ile son yaptığımız toplantıda, 2019 yılının ikinci yarısına, terminal binasının hizmete girebileceği söylendi, ben de sembolik bir tarih koydum…”
KTHY adı altında bir havayolunun faaliyete geçmesi aslında şu anda tasfiye süreci nedeniyle hukuk anlamında olası değil.
“Limanlarla ilgili kamu özel - ortaklığı çerçevesinde adım atacaksak, Ercan’daki yanlışlıkları orada yapmamakta kararlıyız. Kamunun her şekilde içinde olacağı, liman otoritesinin kamu kontrolünde kalacağı ancak şu andaki ekonomik koşullarda kamunun yapamayacağı işlemlerin bir özel ortakla yapabileceği çerçevede bir yapının hayata geçirilmesinin daha önemli olduğunu düşünüyoruz…
“Girne Limanı’nın da Mağusa Limanı’ndan geri kalır yanı yok. Haftasonu çalışmayan bir turizm limanından bahsediyoruz.”
Ödül Aşık ÜLKER
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, özellikle T izinleri, güzergah ve taşımacılık izinleri verilirken geçmişte “biraz keyfilik, fazlaca partizanlık” yapıldığını söyleyerek, ekmeğini bu sektörden kazananla, izinleri alıp başkalarına satanları tespit etmeye çalıştıklarını kaydetti. Atakan, “Bu konudaki süistimalleri ve gayrı yasallıkları yapanları da tespit edip, dosyalarıyla savcılığa başvuru yapacağız” dedi. Atakan, izinlerle ilgili yeni iptallerin de olacağını kaydetti.
Ercan Havalimanı’nın işletmesinin özelleştirmesiyle ilgili “ağzımız sütten yandı” diyen Atakan, limanlarla ilgili kamu özel ortaklığı çerçevesinde adım atılacaksa, aynı yanlışlıkların tekrar yapılmaması konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Atakan, deniz limanlarında ciddi bir yenilemeye ihtiyaç olduğunun altını çizerek, limanlarda kısa, orta ve uzun vadede alınabilecek önlemler konusunda bir çalışma yaptıklarını anlattı.
Atakan, “İşimiz çok, üstesinden gelecek enerjimiz de, gailemiz de, gayretimiz de var” dedi.
“Limanlarda ciddi yenilemeye ihtiyacımız var”
Soru: Deniz limanlarına da uzun yıllardır yatırım yapılmadı, alt yapı eksiklikleri var. Limanlarla ilgili projeleriniz nelerdir, takvimleme yapıldı mı?
Atakan: Limanlarla ilgili ciddi bir yenilemeye ihtiyacımız var. 2016-2018 Ekonomik Protokolü içinde limanların bir şekilde özelleştirileceği hedef olarak konmuş ve bu hedefe binaen de özellikle son 2 yıl içinde bir çivi bile çakılmamış. 2 hafta önce Mağusa Limanı’nı ziyaret ettim, bu ülkenin bir vatandaşı olarak utandım ve üzüldüm. Herşey bir yana, inanılmaz bir tarihi doku... Başka bir ülkede olsa oradan ikonik bir liman yaratılır ve sadece ticaret değil, turistlerin de ziyaret ettiği bir yer haline getirilir. Özelleşecekse bile, birşeyi özelleştirirken parlatırsınız, toparlarsınız. Ziyaret sonrasında kısa, orta ve uzun vadede alabileceğimiz önlemler konusunda bir çalışma yaptık. Oranın herşeyden önce insani koşullara kavuşması, sağlıklı altyapısının, tuvaletinin, aydınlatmasının olması gerekiyor. Bununla ilgili Planlama İnşaat Dairesi çalışma yaptı, ilgili bütçe içinden payını ayırıp bir an önce ihaleye çıkacağız. Limanı düzenlemeye yönelik bazı önlemler aldık, herkesin elini kolunu sallayarak girdiği bir ortamdan, daha kontrollü, kartlı giriş sisteminin devreye konduğu, tırların başıboş şekilde park ettiği bir yer olmaktan, uluslararası kurallara uygun bir yapıya getireceğiz. Orta vadede de daha farklı altyapı eksiklikleriyle ilgili çalışmalar yapacağız. Örneğin açık yükler indirilirken, boşaltmada hala kepçe sistemi kullanılıyor. Oradan kalkan zerrecikler denizi, havayı kirletiyor, rüzgar ters estiğinde bunlar Mağusa’ya gidiyor. Bunlarla ilgili farklı teknolojik gelişmeler var, bunları devreye koyacağız, ilgili süreç devam ediyor. Orada bulunan, milyarlık malların konduğu ama damı olmayan bir gümrük sahası var, onun tamiratıyla ilgili Planlama İnşaat Dairesi bir çalışma yaptı, bunun tamiratını da yapacağız. Kısa ve orta vadede o limanı daha işler, daha sağlıklı, daha insani, Mağusa’nın ve ülkemizin dokusuna uygun hale getireceğiz. Sonrasında burayla ilgili bazı teklifler var, teklifleri değerlendirme aşamasına geçeceğiz. Bunu hayata geçirirken, çok daha sağlıklı şartnamelerle, geçmişte Ercan Havalimanı özelleştirmesi çerçevesinde sütten ağzı yanmış bir bakanlık olarak, yoğurdu üfleyerek yiyecek şekilde bir altyapı çalışması yapmamız lazım.
Girne Limanı’nın da Mağusa Limanı’ndan geri kalır yanı yok. Haftasonu çalışmayan bir turizm limanından bahsediyoruz. Çok üzülerek söylüyorum ki, denize sırtını bu kadar dönmüş bir ada toplumu daha yoktur herhalde. Uçak biletlerinin pahalılığından şikayet ediyoruz ama şu anda uçağa endeksli bir ulaşımımız var. Halbuki deniz yollarını geliştirebilsek, halihazırda yatırım yapmaya hazır bu işi yürüten insanlarımız da var, limanlarımızın altyapılarını geliştirsek, gelişen teknolojik yapılar içinde daha farklı deniz taşıtlarının limanlara gelmesini sağlasak ciddi bir turizm devinimi sağlanabilir. Ben ambargoları bahane olarak görürüm. İlk etapta Türkiye ile yani Antalya, Alanya, Mersin ile sağlıklı bir hat kurup, oradaki turisti bile buraya çekebilirsiniz. Ülkemize o bölgelerden okumak için gelen öğrencilerin uçağa bağımlığını azaltırsınız. Havayollarına yönelik talepte bir düşme yakalasanız bile, bu bilet fiyatlarına da olumlu yansıyacaktır.
Ercan’daki uzatmanın altında yatan sebepler mercek altında...
Soru: “Sütten ağzımız yandı” dediniz. Ercan Havalimanı’nda değişik sebeplerle aksayan bir süreç var. Yeni terminalin açılması iki yıl gecikti, siz 15 Kasım 2019’u hedef tarih olarak belirlediniz. Oradaki çalışmaların yoluna girmesi için neler yapılacak? Oradaki özelleştirmede sizce en büyük sorun nedir? Bilet fiyatlarındaki artışı engelleme yönünde bakanlığın bir girişimi olabilir mi?
Atakan: Yüklenici firma ile son yaptığımız toplantıda, 2019 yılının ikinci yarısına, terminal binasının hizmete girebileceği söylendi, ben de sembolik bir tarih koydum, şu anda o hedef doğrultusunda çalışılıyor. Kendileriyle önümüzdeki hafta bir toplantı daha yapıp, iş planı talep edeceğiz. Şu anda hizmette olması gereken terminal binasında ciddi bir gecikme oldu. Ortada bir sürü söylem var, devletin üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi, firmanın bu konuda sıkıntılarının olduğu.... Bakanlık bünyesindeki kontrolörle de toplantı yaptık ve bu durumu da mercek altına aldık, uzatma süresi ve altında yatan sebepler inceleniyor.
Neden ağzımız yandı? Fazlasıyla aceleye getirilmiş bir ihale süreci... Ercan denildiğinde devasa çekle, 13. maaşın ödenmesi adına yaşanan telaşla önüne ardına bakmadan yapılan bir sözleşme var... Herşey alınacak pay değildir, gerekirse daha az pay alırsınız ama devlet olarak oradaki hükümranlığınızı ve etkinizi kaybetmezsiniz. O yüzden biz limanlarla ilgili bir kamu özel ortaklığı çerçevesinde adım atacaksak, aynı yanlışlıkları orada yapmamakta kararlıyız. Kamunun her şekilde içinde olacağı, liman otoritesinin kamu kontrolünde olacağı ama şu andaki ekonomik koşullarda kamunun yapmasının çok olası olmadığı, rıhtım, liman yenileme, indirme-bindirme araç gereçlerinin yenilenmesi gibi benzeri işlemler bir özel ortakla yapılabileceği çerçevede bir yapının hayata geçirilmesinin daha önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bilet fiyatları konusunda yapılacak şeyler vardır. Geçen hükümet döneminde 2019 yılına kadar uzanan bir teşvik paketi açıklanmıştı. Bunun içinde charter uçuşlardan, tarifeli uçuşlara da kayma olmuştu. Bunun olumsuz etkisini bu yaz göreceğiz. Bu konuda yapılabilecekler birkaç başlıkta toparlanabilir. Talebi çeşitlendirmek lazım, şu anda Kuzey Kıbrıs’a uçuş yapan Türk Sivil Havacılığı’na kayıtlı şirket sayısı belli. Bunlardan azalma da oldu, faaliyetlerini durduran, ekonomik sebeplerle buraya uçmaktan vazgeçen ve sefer azaltan da var. Yeni bir şirket de kurulmadığına göre, mevcut şirketlerin sefer artırımı konusunda teşvik edilmeleri lazım. Ayrıca yeni havayolu gibi lanse edilse de, yeni charter şirketlerinin devreye girip, kısa vadede ülkeye ulaşım noktalarında hizmet verip, orta veya uzun vadede bir havayolu şirketine dönüşecek bir oluşum olup olamayacağı üzerinde de çalışmak lazım. Ülkeye sefer yapan şirketlerin bilet fiyatlarını gözden geçirmeleri talebinde bulunmak gerek. İkisiyle de ilgili çalışmalara başladık, hayata geçtikçe kamuoyuyla paylaşacağız. Maliyetlerin gözden geçirilmesi konusunda önümüzdeki hafta havayolları temsilcileriyle görüşeceğiz.
“Dengeleyen, rekabet yaratan bir yapı gerekli”
Soru: KTHY’nin yeniden hayata geçirilmesi, başka bir isimle bir havayolu mümkün mü?
Atakan: KTHY adı altında bir havayolunun faaliyete geçmesi aslında şu anda tasfiye süreci nedeniyle hukuk anlamında olası değil. Yeni bir havayolu kurabilirsiniz, uçak kiralayan, ekibiyle kiralayan şirketler de var, üç uçak kiralarsınız, bir filo olur ancak ekonomik anlamda getiri ve götürülerini çok iyi hesaplamak lazım. Bugün bir havayolu sadece uçaktan ibaret değil, ofislerin, yer hizmetlerinin, teknik bakım hizmetlerinin, altyapısının ve bir sürü bileşenin bir araya gelmesi demek. Günümüz şartlarında birçok ülkede devletin içinde olduğu havayollarının çok fazla hayatta olmadığını görüyoruz. AB kurallarına göre de devletin bu yönde sübvansiye yapması yasak. Ama ülkemize uçuş yapan ve ülkemizden uçuşları gerçekleştirecek bir havayolu oluşumunun, bir noktada dengeleyici bir unsur olarak da hayatta olmasının önemli olduğunu düşünenlerdenim. Az önce bahsettiğim çerçevede yaptığım çalışmalar da budur. Bu yıla mı yetişir, 2019’a mı sarkar bilemiyorum. İsim de koyabilirsiniz, milli havayolu da diyebilirsiniz ama düzenleyen, dengeleyen, rekabet yaratan bir yapının gerekli olduğu inancındayız.
Bu arada Geçitkale Havalimanı da bir başka şirkete verilmiş durumda ama şimdiye kadar bir hareketlilik yaşanmadı. Geçen hafta içinde orayı sözleşmesinde tutan şirket yetkilileriyle bir görüşme yaptık. Orada da çalışmalar başlıyor, elektrik direklerinin ötelenmesi ve sonrasında da altyapısının yenilenmesi lazım. Atıl durumda olmaması gereken bir yer, herhangi bir doğal afet durumunda alternatif olabilecek bir meydan, dolayısıyla oranın da aktif olması gerekiyor. Orada uçak bakım, kargo hizmeti verilebilir, hobi alanında havacılık orada yeşertilebilir. Firma ile temas halindeyiz.
Seyrüseferin akaryakıta eklenmesi...
Soru: Araç kayıt dairesinin altyapısının iyileştirilmesi, ehliyet sisteminin yenilenmesi, yabancıların araç kullanması konusunda düzenleme yapmayı planlıyor musunuz? Seyrüsefer için yıllarca ödenen ücretlerin yollara kullanılmaması da tepkiye neden oluyor, bu paralar nereye gitmiş?
Atakan: Maliye’ye gitmiş, oradan da maaşlara ya da başka yerlere gitmiş çünkü kalem kalem ayrılmıyor. Şu andaki yapıda bu konuda bir değişiklik pek olası görülmüyor.
Soru: Maliye Bakanı Serdar Denktaş seyrüsefer sisteminde bir değişiklikten bahsetmişti, bunun akaryakıta eklenmesi gibi. Gündeminizde böyle bir uygulama var mı? Böyle bir uygulamaya nasıl bakarsınız?
Atakan: Gündemimizde böyle birşey yok. Bunun pek uygulanabilir ve adil olmadığına inanıyorum. Seyrüseferlerin çıkarılma ve denetleme noktasında bazı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Araç-kayıt dairesinin durumu içler acısı. Gerçekten çok üzüldüm, insani olmayan koşullarda hizmet veren ve para basan bir daire. Her günkü tahsilatından bir miktar oraya harcansa durumu çok farklı olurdu. Trafik dairesi, araç-kayıt, ehliyet, ilgili tüm birimlerin aynı çatı altında hizmet verebileceği bir inşaat projemiz var ki hemen ihaleye çıkacağız. Bunun hayata geçmesi 1.5-2 yılı bulacak. Bu süre içinde araç-kayıtın daha sağlıklı hizmet verebilmesi için kiralık yer arayışındayız, birkaç yer de bulundu, karar verince süratle taşıyacağız. Seyrüseferlerin internet üzerinden çıkarılması yönünde de bir çalışma yaptık, bunu da hayata geçirince ciddi bir rahatlama sağlamış olacağız. Ehliyetler de değişiyor, artık dünya standardlarında ehliyetlerimiz olacak. Ehliyet alma sistemi, sınav sistemi, şoför okullarının denetlenmesi konusunda bir tüzük çalışması yapıldı, 2019’un Şubat ayında hayata geçecek. Buna paralel olarak da ülkemize öğrenim veya çalışma amacıyla gelen yabancıların ülke trafiğinde yer almasının yarattığı sıkıntıları aşma konusunda çalışmalar var. AB üyesi ülkeler ve Türkiye’den gelenler hariç, yabancılara bir sınav yapıp araç kullanma yetkinliği test edilecek. Bu arada bazı ülke ehliyetlerinin sahtelendiğini de tespit ettik ve bu çerçevede bu kararı aldık. Türkiye’den gelenler buna dahil değil çünkü Türkiye ile bir protokol yapılmış ve ehliyetler karşılıklı olarak geçerli kabul edilmiş.
“Biraz keyfilik, fazlaca partizanlık”
Soru: Hükümet yolsuzluklara karşı mücadeleyi ön plana çıkardı. Bu çerçevede kiralık araç işletme izinleri ve T izinleri iptal edildi. Yolsuzluklara dair kendi bakanlığınızda ne tür bulgular elde ettiniz?
Atakan: Biraz keyfilik, fazlaca partizanlık ve buna benzer saikler maalesef hep önde olmuş, özellikle T, güzergah ve taşımacılık izinleri verilirken. Bununla ilgili kamuoyuna yansıyan bir durum da hasıl oldu. Bu konuda, geçmişe yönelik olarak sıkı bir denetleme yapıyoruz. Bir sonraki izin kurulu gündeminde de belli sayıda iptaller olacak. Gerçek anlamda bu sektörde yer alıp, ekmeğini bu sektörden kazananla, izinleri alıp başkalarına satanları tespit etmeye çalışıyoruz. Bunu takip eden süreçte de bu konudaki süistimalleri ve gayrı yasallıkları yapanları tespit edip, dosyalarıyla savcılığa başvuru yapacağız.
Toplu taşıma...
Soru: Bazı belediyelerin toplu taşıma yapamaması konusunda da sıkıntılar var. Belediyelere T izni verilmesi gündeme gelebilir mi?
Atakan: Toplu taşıma ülkemizin en büyük eksikliği. Bir çalıştay yapılıp, master plan hazırlanmış. Buna yerel yönetimleri de katmak gerekiyor. Bu, bakanlığın kendi başına başarabileceği birşey değil. Bu konularda adım atabilecek büyüklükte, ekonomik anlamda da bunu kaldırabilecek güçte belediye sayısı da bellidir. Geçmiş yıllarda Lefkoşa Belediyesi’nin bu konuda çalışması vardı, sonra bir belediye başkanı minibüsleri sattı, şimdi birileri o minibüsleri ticari mantıkla, yoğun güzergahta çalıştırıyor. Bütün bunları kontrol ve kayıt altına alabilecek bir yapı oluşturmak gerekiyor. Bazı belediye başkanlarıyla bunu görüştük. Yakın zamanda belediyeler, Kar-İş ve sektörde yer alan kişilerin de katılacağı yeni bir çalıştay yapacağız. 2019 yılı içinde bunun ilk adımlarını başlatmayı amaçlıyoruz.
Lefkoşa Belediyesi’nin trenine T izni verilmedi çünkü yasaya göre elinizdeki T izinlerini satarsanız veya feragat ederseniz başka alamıyorsunuz. Eski bir belediye başkanı T izinlerini bir gecede sattığı için, şu anda yasal olarak belediyeye yeni T izni veremiyoruz. Yasal değişiklikle bunu düzenleme konusunda bir çalışma yapıyoruz, Bakanlar Kurulu gündemine götüreceğiz. Çünkü bir belediye başkanının verdiği bir kararın ceremesini sonraki belediye başkanları ve halk çekiyor.
“İşimiz çok”
Soru: Son olarak ne mesaj vermek istersiniz?
Atakan: İşimiz çok, üstesinden gelecek enerjimiz de, gailemiz de, gayretimiz de var. Bugüne kadar gösterdikleri sabır için insanımıza teşekkür ediyorum, atalarımız “sabrın sonu selamettir” demiş. Yetiştirirsek yerel seçimlerden önce, yetiştirmezsek sonra Dr. Küçük Bulvarı için de sabır isteyeceğiz. Özellikle sosyal medya üzerinden iyi bir iletişim kurduk, vatandaş karşısında kendisini dinleyen, cevap veren biri olduğunu görünce olayı daha çok sahipleniyor. Kurduğumuz bu bağın da devam etmesi en büyük dileğim...
Yarın:
-Yollar ve trafik güvenliği,
-Telekomünikasyon Dairesi’nin durumu ve geleceği,
-Posta’nın durumu.