Tam çöküntü halindeyiz...

1974 sonrası sistem kesinlikle dibe vurmuştur...

Dış siyasette hiç yoktuk, hala yokuz ve olmayacağız...

İç siyasette “yavşaklık” çok oluyordu da bu seviyede “şerefsizlik” hiç yaşanmamıştı.

-*-*-

Pahalılık rekor seviyede...

Akaryakıt, elektrik, borçlar, döviz herkesi mahvedecek...

-*-*-

Köylü yaşantımıza geri dönmek zorundayız.

Tavuğumuzu, yumurtamızı, domatesimizi, hıyarımızı, patlıcanımızı, biberimizi, marulumuzu, turpumuzu, soğanımızı biz üreteceğiz...

Toprak yok mu?

Belediyeler, tıpkı İngiltere’deki gibi, toprağı olmayan herkese, çok ucuz fiyata, bu ürünleri yetiştirebilecek kadar toprak kiralamalı...

Buna “Allotment” denir, Amerika’da da benzer uygulama vardır.

(Gerçi burada siz ekeceksiniz, mezarlardaki çiçekleri bile çalanlar, allotmentleri kesin yutarlar ki o da ayrı bir mesele)...

-*-*-

Herkes, temel gıdasının önemli bölümünü kendi üretecek.

Tasarruf en üst düzeye çekilecek... Öyle tatile gitmeler falan yok...

Kesilebilen her yerden, “eğitim, sağlık ve internet” dışında, kesinti yapılacak...

-*-*-

Bisikletle işe gitme devri başlayacak...

Gerekirse, şehir içinde otomobil asla kullanılmayacak, motosiklete ağırlık verilecek.

-*-*-

Borçlar mı?

Asıl patlamaya hazır bomba burasıdır...

Davalar, artacak...

Mahkemeler başa çıkamayacak...

Hapishane dringa dolacak...

Yenisi de bir türlü bitirilemedi ki ne acizlik, ne zavallılık!

Bu arada Mafya tahsilatları da artacak.

Diz aşağısından veya üzerinden vurmalar çoğalacak.

-*-*-

Bankalarla ilgili yorum yapmak yasak.

Yapmıyoruz...

-*-*-

Bu arada belirtelim, çam kese böcekleri ilaçlanmayacak, on binlerce çam ağacı da kuruyacak...

-*-*-

Hastane, yollar, Ercan, siddin sene bitirilemeyecek!

Gençler, dönmemek üzere göç edecek!

Aklı olan Güney’e kaçacak!

Ama Tahsin Ertuğruloğlu mutlaka bakan olacak!

-*-*-

Tahsin abi hele bir bakan olsun; görün bakın, hiç bir derdimiz kalmayacak...

Daha bir de cumhurbaşkanı seçilsin da siz o zaman görün ortalığı!

İnşallah!

Ve iki kere amin!

(Ayhan, Ayhaaaan, Ayhan beeeey!)

Şeref, haysiyet, baskı, utanmak,

Kıbrıslı, tükenmek ve UBP!

Türk Dil Kurumu, “şeref” kelimesinin anlamıyla ilgili olarak şöyle der:

“... Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur...”

-*-*-

Türk Dil Kurumu, “haysiyet” kelimesinin anlamıyla ilgili olarak şöyle der:

“... Değer, saygınlık, itibar. Öz saygı...”

-*-*-

Türk Dil Kurumu, “baskı” kelimesinin anlamlarından biriyle ilgili olarak şöyle der:

“... Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm...”

-*-*-

Türk Dil Kurumu, “utanmak” kelimesinin anlamıyla ilgili olarak şöyle der:

“... Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak...”

-*-*-

Türk Dil Kurumu, “Kıbrıslı” kelimesini de şu şekilde açıklar:

“... Kıbrıs halkından olan kimse...”

-*-*-

Ve Türk Dil Kurumu, “tükenmek” kelimesinin anlamlarıyla ilgili olarak şöyle der:

“... Bitmek, sona ermek, kalmamak... Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak... Verimliliğini yitirmek, söyleyecek sözü kalmamak...”

-*-*-

Yaşasın UBP!

Ne tükürüğü ya hu, yağmurdur yağmur; ilahi yarabbi şükür da gene!

Buralarda şeref ekmek bulamaz!

Kıvırcık Ali...

Dokuz kardeşin en küçüğü olarak 1968’de, Türkiye’de, Tokat ilinin Turhal ilçesine bağlı Erenli köyünde doğdu... Babası, O doğmadan öldü...

Kıvırcık Ali, çok iyi bir besteci, türkücü oldu...

Milyonlar O’nu çok sevdi...

Aleviydi...

-*-*-

“Hepimize yeter Dünya” adlı albümüne bayılırım...

İsmi yeter!

Ama “Isırgan otu” diye bir eseri var, her gün dinleyebilirim...

-*-*-

Sanatçı 11 Ocak 2011'de İstanbul’da kendi aracıyla geçirdiği trafik kazasında 42 yaşında hayatını kaybetti...

-*-*-

“Isırgan otu” adlı şarkısının şu dörtlüğünü, günün anlam ve önemine uygun olması bağlamında, sizlerle de paylaşmak istiyorum:

“... Burada dost bildiğin anam ısırgan otu / Elini tuttun mu bil ki elin yanıyor /
Şeref ekmek bulamazken, şerefsiz budu / Götürdükçe ciğer aney içim yanıyor...”

Rumlarla en ciddi farkımız!

Siyasi tanınma talep etmek veya askeri gemilerin olmayan limanlara girmesi gibi salakça işlerle değil; Güney Kıbrıs’taki küçük veya büyük tüm Rus yatırımlarının Kuzey’e çekilmesiyle alakalı bir hareketlenme yaratmamız çok önemlidir.

Bunu yazdık.

-*-*-

Cyprus Mail dün ne yazdı?

Kıbrıs’a yerleşen Ruslar bizim kardeşlerimizdir, burada yatırımları vardır, gül gibi geçiniyoruz, vergilerini veriyorlar ve onlara karşı en küçük bir yanlış yapılmaması için hükümet her şeyi yapmalıdır...

-*-*-

Ekonomi çok önemli...

Ekonomi, siyasetten de önemli...

-*-*-

Rumlar bunu çok iyi beceriyor...

Biz ekonomiyi hiç beceremiyoruz, sürekli siyaset yapıyoruz onda da elle tatminin ötesine bir muzafferiyetimiz yoktur!