‘Tahtadan hayaller’ ıslanır mı?
‘Tahtadan hayaller’ ıslanır mı?
Gürkan Gökaşan
Bana göre; bizim kuşağın en büyük şansıydı sokakta, kirin, pasın, çamurun içinde oyun oynamak… Gecenin bir vaktine dek, koşmaktan terleyen ve tabiri caizse ‘köpek leşine’ dönüşen üstümüz başımızla eve gelip, duşa girmeden yatağa girememe ritüelleri… Şimdi neyim var, neyim yok ver deseler; sırf bu anları bir kez tekrar yaşamak için verirdim. Hem de gözümü bile kırpmadan!
KENDINLE ‘MAYTAP GEÇ’
Çocukken “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Pilot!” diye tereddüt etmeden cevap veren çocuklardan biriydim ben de. Hatta şimdi, esprisine de olsa kendime bu soruyu sordurup aynı cevabı veriyorum. ‘Maytap’ geçiyorum kendimle. Birçoğunuz yapıyor bunu belki de. Bir zamanlar ‘hayâl’ olan herşeye el sallarken bugün; belki bir tutam tebessüm oluşsun diye yüzümüzde, belki de üzerini örtmek için ‘gerçekleşmeyen hayâllerimizin’ geriye kalan cam kırıklarına basmadan yürümeye çalışıyoruz. Gülerek, tebessüm ederek ve geçiştirerek… Belki hayâlimdeki gibi ‘pilot’ olamadım, uçmayı Tanrı’nın hediye ettiği kuşlara özendim ömrüm boyunca ama; uçmayı istemekten bir gün bile vazgeçmedim.
TAHTADAN UÇAK HIÇ UÇAR MI?
Önce sağdan soldan topladığım tahta parçalarını bir araya getirmeye başladım. Ne kadar sağlam tahta varsa, paslı çivilerini tek tek çıkarıp temizledim. Sonra elime aldığım kalemle, bir parça sigara kartonun üzerine çizdim ‘hayâlimi…’ Dedim ki; uçmaya buradan başlamak lazım! Paslı çivilerin elimde bıraktığı iz bulaştı kartona… Tahtalar, çiviler, çizim; herşey tam aklımdaki gibi olmuştu. Günlerce üzerinde zaman harcadığım uçak artık hazırdı! Haftasonu gelsin de; babamla gidip Beşparmak’lardan, yüksek bir yerden uçurayım istemiştim ‘hayâlimi…’
Ve o beklediğim gün gelmişti… Uçmayacağını bile bile, benimle birlikte taa oralara gelip, tahtadan yaptığım uçağı uçurtmak için yardım etmişti babam. Uçmayacağını bile bile… Yaprak kıpırdamayan o sıcak günde, rüzgâr neredeyse yoktu. Uçurumun kenarına kadar koşarak geldim ve bıraktım boşluğa, günlerimi alan ‘hayâllerimi…’ Çok gitmeden yere doğru çakılan uçağımın ardından bakakalmıştım. Birkaç dakika uçurumdan aşağı baktıktan sonra; “Hade gidelim, daha iyi bir uçak yaparık bu defaya…” demişti babam.
Üzerinden yıllar geçti… Ne zaman uçmak istesem şimdi; hayâllerin, kanatlarla ilgili olmadığını daha iyi anlıyorum. Çünkü uçmayı seviyorum. Günün sonunda yere çakılacak olsam da…