Taksim'den çağrı
Seyis: “Birileri ülkemizi böldü, belli noktalara isimler verdi, ‘Cirit Hisarı Sahası’na ‘Taksim’ adını verdi, bunu da kabul etmek mümkün değildir. Biz de bu sahada aslında birleşmeye atılan adımların ilk tohumlarını atma niyetiyle de bu eylemi atıyor
1 Mayıs İşçi Bayramı, Kıbrıs’ta 56 yıl aradan sonra tek ve ortak bir etkinlikle kutlanacak
Taksim değil, barış sahası
Ödül Aşık ÜLKER
DEV-İŞ ve PEO’nun çağrısı ile Kıbrıs’taki Dünya Sendikalar Federasyonu üyesi Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sendikalar 56 yıl sonra 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı tek ve ortak bir etkinlikle kutlamaya hazırlanırken, DEV-İŞ Başkanı Mehmet Seyis ve PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis mitinging yapılacağı Çetinkaya Sahası’nda Yenidüzen’e konuştu.
DEV-İŞ Başkanı Mehmet Seyis, Çetinkaya Sahası olarak bilinen ve ortak 1 Mayıs mitinginin yapılacağı “Cirit Hisarı Sahası”na “Taksim” adının verilmesinin kabul edilmez olduğunu belirterek, “Biz de bu sahada aslında birleşmeye atılan adımların ilk tohumlarını atma niyetiyle de bu eylemi atıyoruz. Bu sahanın ‘Barış Sahası’ olması için girişimimizi başlattık” dedi.
Ortak etkinliği ara bölgede yapmaktan mutlu olmadıklarını vurgulayan PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis de, varolan de fakto bölünmenin bir gerçeklik olduğunu ve varolan bu gerçekliği değiştirmek istediklerini belirtti.
Seyis, sorunlarımızın ulusal değil, sınıfsal olduğunu da kaydederek, “Kıbrıslı Rum emekçilerle, Kıbrıslı Türk emekçilerin pay edemeyeceği hiçbirşey olamaz, acıdan ve emeklerini satmaktan başka” diye konuştu.
“İşçi sınıfı doğası gereği birleştirebilme gücüne sahiptir, birleştirebilir. Çünkü işçi sınıfının hedefleri etnik, dini ya da ırksal özellikler taşıyan hedefler değil, sınıfsal özellikleri olan hedeflerdir. İşçi sınıfı toplumun bel kemiğini teşkil eder” diyen Kiritsis de, yapacakları ortak kutlamanın Kıbrıslı Rumlar’ın ve Kıbrıslı Türkler’in ortak bir devlette barış içinde bir arada yaşayamayacaklarını iddia edenlere en somut yanıt olacağını belirtti.
• Soru: 1 Mayıs en son 1958 yılında birlikte kutlandı. O günden bugüne bir değerlendirme yaparsanız, neler yaşandı?
• Kiritsis: Tek bir ortak etkinlikle 1 Mayıs’ın kutlanması en son 1958’de PEO’nun organize ettiği 1 Mayıs etkinliğiydi. O zamanlar, PEO’da binlerce Kıbrıslı Türk de sendikalıydı. 1958 1 Mayıs’ı ülkemiz açısından bir dönemeçti. Öyle ki, daha sonrasınmdaki dönemde iki toplum, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında barış, dostluk ve işbirliğini destekleyen, savunan sendikacılar saldırıların ve terörün hedefi haline geldi. O terörist saldırılarda kan döküldü, cinayetler işlendi, insanlar öldürüldü. O dönemdeki Kıbrıs Türk büromuzun sekreteri Ahmet Sadi canice bir saldırıya uğradı ve devamındaki tarihi süreci biliyorsunuz. Ülke bölündü, zıtlaşmalar yaşandı, gerginlikler yaşandı. Bugün 1 Mayıs’ı birlikte tek bir etkinlikle kutlama fırsatımız var...
• Seyis: Soğuk savaş yıllarının da hüküm sürdüğü o dönemde, egemenlerin, hem ülkeyi yöneten İngiliz sömürge yönetiminin, hem iki taraftaki egemen çevrelerin en büyük rahatsızlığı işçilerin birlikte olmasıydı çünkü bu durum onların böl-yönet taktiklerine uymuyordu. Bir tarafta bölünmeyi savunanlar, öbür tarafta başka yere bağlanmayı savunanlar varken, İngiliz de idare etme sevdasındaydı. Dolayısıyla PEO’da oluşan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum birlikteliğini de bölmek için büyük bir kampanya başlattılar. Aslında 1 Mayıs 1958 gecesi yapılan etkinliği de bir başlangıç olarak aldılar ve yıllarca ülkede terör estirildi. Pambis’in söylediği gibi, önce 22 Mayıs’ta Türk kolu sorumlusu Ahmet Sadi kurşunlandı, 24 Mayıs’ta Türk Eğitim Kulübü’nün başındaki Fazıl Önder Saraçoğlu Lefkoşa’da bıçaklandı, vuruldu ve öldürüldü. 29 Mayıs’ta PEO üyesi bir işçi olan Ahmet Yahya öldürüldü, ki onun öldürülmesi daha da trajikti, istifaya zorlandı, istifası geç çıktı ve ölüm haberiyle istifası aynı gün gazetelerde yer aldı. Bu süreç 65’lerde Kavazoğlu, Mişaulis’lerin vurulmasına kadar sürdü. Şöven güçler toplumlararası çatışmaları da tetiklediler. Bunun için bu yıl 1 Mayıs etkinliğini birlikte yapmamız çok önemliydi. Zaten Kıbrıs işçi sınıfının birlikte davranması çok önemli, bunun anısı da çok önemli.
• Kiritsis: Şunu belirtmek istiyorum, bu yıl 1 Mayıs’ı kutladığımız bu dönemde varolan koşullar arzu ettiğimiz derecede iyi koşullar, ülkemizde olabilecek en iyi koşullar değil. Bu ortak etkinliğimizi ara bölgede ya da ölü bölge denen bölgede yapmaktan mutluluk duymuyoruz. Bu bizim tercihimiz değil, bunu burada yapmak zorunda kalmaktan memnun değiliz. 1 Mayıs’ı birlikte kutlayabilmemiz için tek yol bu olduğu için bunu kabul etmek durumuında kaldık. Ancak halkımızın şiddetle bölünmesi ve ülkemizde varolan de fakto bölünme bugün bir gerçekliktir ve bu bizi buna mecbur kılıyor. Bu etkinlik aracılığıyla göndermek istediğimiz mesaj bugün varolan bu gerçekliği değiştirmek istediğimizdir.
Seyis: “Sorunlarımız aynı”
• Soru: Geçişlerin başlamasının 11’inci, referandumun 10’uncu yıldönümü yeni geçti. Bu 11 sene içinde neden işçiler 1 Mayıs’ı birlikte kutlayamadı?
• Seyis: Aslında kapılar açıldığı günden bugüne, 11 yıldır DEV-İŞ ve PEO meydanlarda birlilkte oldu. Güney’de yapılana temsilciler ve bir miktar katılımcı, Kuzey’dekine de PEO bir miktar katılımcıyla katkı koyuyordu. Bölünmüşlük koşullarında ara bölgede etkinlik yapmanın oldukça somut, zor koşulları vardır. Özellikle Türk tarafından kaynaklanan geçişlerdeki sıkıntılar emin olun ki 1-1,5 saat insanları kapılarda bekletecektir. Ama bu yıl bizim için çok özel bir yıl. Hem Kıbrıslı Türklere, hem de Kıbrıslı Rumlara ekonomik dayatmaların doruğa çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Yıllardır Kıbrıs Türk emekçilere Ankara hükümetleri tarafından yapılan ekonomik paket dayatmaları vardır, hakları budanıyor, kazanılmış hakları yok sayılıyor. Bu dönemde Kıbrıslı Rum emekçilerin de Troyka’nın baskılarıyla çeşlitli hakları budanıyor, haklarına saldırılar oluyor. Biz aynı ülkenin insanlarıyız, sorunlarımız aynıdır. Bu yıl birlikte kutlamamızın bir nedeni budur, bir diğer nedeni de Kıbrıs sorununda gelinen yeni süreçtir.
• Kiritsis: Bizim açımızdan ara bölgede bir köşe bucak bulup da 1 Mayıs’ı kutlamaya çalışmak memnuniyet verici birşey değil, üzücü birşeydir. Diğer yandan kesinlikle “Kıbrıslı Rum, Kıbrıslı Türk örgütler olarak ortak eylemimizin gerçekleşmesi için biz sadece ara bölgede biraraya gelebiliriz ve bu anlamıyla da adada mevcut olan durumla uzlaştık” yönünde bir mesajı vermek niyetinde değiliz. Mehmet’in de dediği gibi bu yıl daha yoğun nedenler mevcut. Bu ortak etkinlikte hepimizin bir araya gelmemizi gerektiren çok yoğun nedenler var. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin başlamasıyla ilgili olarak da göndermek istediğimiz mesaj var. Yıllardır DEV-İŞ ile birbirimizin kutlamalarına katılıyorduk. Bugün daha ileri bir adım atıyoruz. Ümit ediyoruz ki bu ileriye dönük atılan adımı kitleler kucaklar, çünkü koşullar gittikçe zorlaşıyor, imkanlar gittikçe daralıyor.
Kiritsis: “Saldırılar tesadüfi değil”
• Soru: Mevcut şartlardan, ekonomik durumdan bahsediyorsunuz Biraz bunları değerlendirir misiniz?
• Kiritsis: Adanın kuzeyinde de, güneyinde de çalışanlar yoğun bir saldırıyla karşı karşıyadır. Bu yoğun saldırıların ortak özellikleri vardır ve bu saldırılar tesadüfi değildir. İki tarafta da aynı reçeteler uygulanıyor çünkü neticede bu reçeteleri yazanlar da aynı çevreler, aynı kesimlerdir. Küresel kapitalizmin mekanizmaları Türkiye’nin de Troyka’nın da arkasındaki güçlerdir. Türkiye’deki programda IMF’nin damgası yok mu? Troyka’yı yönlendirenler IMF ve AB değil mi? Dolayısıyla ortak sorunlarla karşı karşıyayız ve bu ortak sorunlarımızla başedebilmemiz için eylem birliği gerekiyor. Bu vesileyle şu mesajı göndermemiz lazım, Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi karşı karşıya olduğumuz ekonomik sorunlarının çözümü için de izlenilebilecek bir yoldur. O zaman birlik içerisinde sınıf düşmanlarımıza karşı koyabiliriz. Yani özet olarak, karşı karşıya olduğumuz ekonomik ve sosyal sorunlarla başedebilmemiz için, emekçilerin karşı karşıya oldukları saldırılara karşı koyabilmemiz için Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi gereksinimi kendini daha da fazla hissettiriyor.
Seyis: “Tek işçi sınıfının ortak mücadele zeminini açmaya çalışıyoruz”
• Seyis: Biliniyor ki 90’lı yıllardan bu yana bütün dünyada yeni liberal politikalar acımasızca uygulanıyor. Bu düşüncenin yayıcıları, sermayenin yeni sözcüleri bunu bir çıkış olarak gösterdi. Ancak bütün dünyada görünen odur ki yoksulluk artıyor, açlık bitmedi, savaşlar devam ediyor ve ezilen sadece yoksul halklar, geniş halk kitleleri, emekçiler. Bizim ülkemizin özelinde daha da vahim bir durum var. Bizim ülkemizin emekçilerinin bu bölünmüşlükten kaynanklanan birlikte mücadele zeminini yıllar önce ortadan kaldırdılar. Şimdi ise kapılar açık ve çözüme doğru giderken yaptığımız girişimin artık Kıbrıs işçi sınıfının birlikte mücadele etmesinin önünü açacak bir adım olmasını temenni ederiz. Yani birileri ülkemizi böldü, belli noktalara isimler verdi, Cirit Hisarı sahasına “Taksim” adını verdi, bunu da kabul etmek mümkün değildir. Biz de bu sahada aslında birleşmeye atılan adımların ilk tohumlarını atma niyetiyle de bu eylemi atıyoruz. Bu sahanın barış sahası olması için girişimimizi başlattık. Eminim ki önümüzdeki yıllarda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum emekçilerin işbirliği çeşitli alanlarda daha da gelişerek sürecektir. Aslında sorunlarımız ulusal değil, sınıfsaldır, Kıbrıslı Rum emekçilerle, Kıbrıslı Türk emekçilerin pay edemeyeceği hiçbirşey olamaz, acıdan ve emeklerini satmaktan başka. Maden ocaklarında bu insanlar birlikte grevler yaptılar, birlikte mücadele ettiler, birlikte yaralandılar, birlikte haklar kazandılar. Bu böyle olmalıdır. Bu ülkede, tek ülkede tek işçi sınıfının ortak mücadelesinin zeminini açmaya çalışıyoruz. Temennimiz önümüzdeki yıllarda yapılacak 1 Mayısları ve diğer etkinliklerimizi belki Elefteria Meydanı’nda, Sarayönü Meydanı’nda veya başka yerlerde daha rahat koşullarda yapabilmek veya ara bölgelerin tamamen ortadan kalkması ve herhangi bir meydanda birlikte yapabilmektir.
Seyis: “İnsanlar artık birleşmenin kaçınılmaz olduğunu biliyor”
• Soru: Kıbrıs müzakereleri başladı ancak istenilen hızda ve verimlikte gitmiyor gibi görünüyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu süreçte güven artırıcı önlemler konusundaki düşünceniz nedir? “Askersiz Lefkoşa” gibi bazı konularda baskı unsuru oluşturmak için, sokaktaki insanların baskı unsuru olmalarını sağlamak adına ne yapacaksınız?
• Seyis: Kendi örgütümüz adına şunu söyleyebilirim ki yeni sürece biz umutla yaklaştık, hatta varılan ortak mutabakatı da PEO ve DEV- İŞ gibi birçok ilerici örgüt de destekledi. Ancak metne imza koyanlar, Kıbrıs Türk toplumu adına Dr. Derviş Eroğlu ve Rum toplumu adına Anastasiades, ne yazıktır ki sokaktaki insanlar kadar attıkları imzaya bağlı değiller gibi bir görünüm çiziyorlar. Süreç çok yavaş ilerliyor. Birbirlerine “kim suçlu, kim haklı” savaşı verir gibiler, “olmasın da biz suçlu olmayalım” gibi bir hal içindeler. Halbuki halkların iradesi bunun tam tersidir. Bugün iyice gözlemleniyor ki hem Kuzey, hem Güney Kıbrıs’ta sıradan insanlar, büyük çoğunluk olan insanlar artık birleşmenin kaçınılmaz olduğunu biliyor ve bir an önce olmasını istiyorlar. Bizim yaptığımız etkinlikler bunlara bir katkı koyacaktır diye düşünüyorum. Bununla birlikte güven artırıcı önlemler de devreye girmeli. Türk tarafındaki resmi politikacıların söylediğinden farklı olarak biz inatla ve ısrarla Maraş’ın bir an önce yasal sahiplerine iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu bir yandan toplumların birlikte çalışma ve yeniden ekonomik yaşamda birlikte olabilme şansını getirirken, ekonominin yeniden gelişmesini de sağlayacak. Mağusa Limanı bununla birlikte veya çeşitli dönemlerde devreye girmeli, AB limanı ve ortak olarak kullanılmalı. Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümüne giderken bunların çok önem arz ettiğine inanıyoruz. Umudumuz, bunların önümüzdeki günlerde daha sağlıklı değerlendirilerek adımların atılmasıdır.
Kiritsis: “İşçi sınıfı birleştirebilme gücüne sahip”
• Kiritsis: İşçi sınıfı doğası gereği birleştirebilme gücüne sahiptir, birleştirebilir. Çünkü işçi sınıfının hedefleri etnik, dini ya da ırksal özellikler taşıyan hedefler değil, sınıfsal özellikleri olan hedeflerdir. İşçi sınıfı toplumun bel kemiğini teşkil eder. Bu nedenle biz inanıyoruz ki sınıf sendikacılığı örgütlerinin birincil görevi birlikte çaba ve çalışma içerisinde olarak iki toplumun liderlerine yönelik olarak onların ilerleme sağlaması ve anlaşmaya varmaları yönünde baskı yapmaktır. Sendikal örgütler olarak bu sürece katkıda bulunarak olabildiğince iyi bir atmosferi yaratmaya çalışmalıyız. Şunun altını çizmek istiyoruım, PEO, DEV-İŞ ve diğer sendikal örgütlerin katılımıyla yaşama geçirdiğimiz ortak faaliyetler ve birlikte yapacağımız ortak 1 Mayıs kutlaması, inanıyoruz ki iki toplum arasında güven artırıcı önlemler çerçevesinde büyük katkı yapacak bir çalışma olacak. İnanıyoruz ki ortak çalışmalarımız ve bu ortak kutlama Kıbrıslı Rumlar’ın ve Kıbrıslı Türkler’in ortak bir devlette barış içinde bir arada yaşayamayacaklarını iddia edenlere de en somut yanıt olacaktır. Bu arada , eğer PEO’nun ve DEV-İŞ’in elinde olsaydı, sadece Lefkoşa’da değil, Kıbrıs’ın hiçbir yerinde ne yabancı, ne de başka askerler olacaktı, yurdumuz askersizleştirilmiş olacaktı. Geçmişte de PEO ve DEV-İŞ olarak askersiz Lefkoşa önerisini yapmıştık. Lokmacı kapısının açılışı döneminde bu öneriyi gündeme getirmiştik ve bu öneriyi tekrar etmekte hiçbir güçlüğümüz yoktur. Her halükarda bizim dikkatimiz bu görüşmeler sürecinin üzerine yoğunlaşmış durumdadır çünkü arzumuz, isteğimiz, hedefimiz Kıbrıs sorununun çözümü ve ülkemizin yeniden birleşmesidir. Elbette çözüm dediğimizde de Kıbrıslılara ve Kıbrıs’a hizmet edecek bir çözümü arzuluyoruz, başkalarının amaçlarına, planlarına, hedeflerine hizmet eden bir çözüm değil.
Kiritsis: “Etkinlik yurdunu seven her insanın yüreğine hitap edecek”
• Soru: Pek çok mesaj verdiniz son olarak çağrı niteliğinde ne söylemek istersiniz?
• Seyis: Söylediklerimiz çerçevesinde Kıbrıslı emekçilerin, insanların bu 1 Mayıs’a güç vermeleri önümüzdeki sürece de ivme katacaktır. Açık çağrı yapıyoruz, çözüm isteyen insanlarımız bu etkinliğimize mutlaka katılsınlar ve önümüzdeki süreçte de birlikte yapacağımız ortak etkinliklerimize destek bekliyoruz.
• Kiritsis: Duygularımızı ifade edebilmek için 1 Mayıs’tan daha iyi bir fırsat var mı? Benim hiç şüphem yok ki bu yol 1 Mayıs etkinliği kitlesel mücadeleci, çok güzel bir etkinlik olacak, içerikli bir etkinlik olacak. İnanıyorum ki yurdunu seven her iyi niyetli insanın yüreğini kucaklayacak, yüreğine hitap eden bir etkinlik olacak. Elbette bu etkinlikten rahatsız olanlar da olacak. İki tarafta da var olan milliyetçi kesimler bundan rahatsız olacaklar. Ancak eminim ki Kıbrıs’ı seven gerçek yurtseverler, iyi niyetli insanlar ister fiziksel varlıklarıyla bu etkinliğe katılarak, ister fikirleriyle, düşünceleriyle, maneviyatlarıyla bu etkinliği destekleyecekler.
(Fotoğraflar: Didem MENTEŞ)