1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. TAKSİM’İN EN NET TARİFİ
Sami Özuslu

Sami Özuslu

TAKSİM’İN EN NET TARİFİ

A+A-

‘Siz gevşek federasyonu, konfederasyonu, ayrı devletleri gündeme getirerek, federal çözümden uzaklaştıkça Kıbrıs’ta taksimin kalıcılaşması gündeme gelecek. Taksim kalıcılaştığında hayatın aynen devam edeceğini zannedenler var. Ama hiç de öyle olmayacak…’

Özetini ve özünü aktardığım bu sözler AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’ya ait…

AKEL tarafından önceki akşam Lefkoşa’daki Hilton Park Otel’de düzenlenen ‘AB’nin perspektifleri ve Kıbrıs sorunu’ başlıklı konferansta konuştu Kiprianu ve çok çarpıcı tespitlerde, uyarılarda bulundu.

‘Taksim’le ilgili sözlerinin hedefinde Kıbrıslı Rumlar vardı. Adeta ‘uyanın’ diyordu Andros Kiprianu, zira ‘taksim’ bir ‘sonuç’ olmayacaktı.

Özetle ve üç aşağı beş yukarı şunları söyledi Kiprianu konuşmasının devamında:

‘Müzakere süreci derhal federal çözüm hedefiyle başlamalıdır. Müzakereler başlamazsa üç ciddi tehlike var. Birincisi Doğu Akdeniz’deki gaz gerginliği artacak. İkincisi, Kıbrıs Türk Toplumu aleyhine gelişen süreç daha da hızlanacak ve şiddetlenecek. Üçüncüsü ve en tehlikelisi taksim kalıcılaşacak. Taksimin kalıcılaşması demek Türkiye’nin Kıbrıs’ın yüzde 40’ına yerleşmesi demektir. Taksimin kalıcılaşması demek Türkiye ile 180 kilometrelik sınır komşuluğu demektir. Ve bir gerginlik anında Türkiye belki de adanın tümüne sahip olmak da isteyebilir…’

*  *  *

Kiprianu’nun ‘taksim’le ilgili söyledikleri çok
önemliydi.
Kıbrıslı Rumların da hazır bulunduğu birçok toplantıda bazı Kıbrıslı Türkler bunu dillendiriyor uzun bir süredir ama bir siyasi liderin bu kadar açık ve net konuşması çok önemli.
Anastasiadis ‘ateş’le oynuyor çünkü ve kime, neye hizmet ettiği belli değil.
Zira Kıbrıs’ta mevcut durumun sürdürülebilirliği yok. Kıbrıslı Türkler en çok zararı görüyor evet, ama Kıbrıslı Rumların da yarını garanti altında değil.
Mesela 15 Temmuz 2016’da Türkiye’deki darbe girişimi başarılı olsaydı, bunun Kıbrıs’a nasıl yansıyacağını bilen var mıdır?
Yok!..
Peki ‘iki devletli’, ‘konfederal’ çözüm talep etmek ya da bunu gündeme getirirmiş gibi yapmakla ne kazanıyor Anastasiadis?
Kendisi ‘zaman’ kazanıyor da temsil ettiği toplum ve de başında bulunduğu ülkenin çıkarı nedir?

*  *  *

Bu sorunun cevabını aynı konferansta diğer konuşmayı yapan Avrupa Parlamentosu Eski Başkanı Martin Schulz’un sözlerinde buldum.

Schulz, ‘Dünyada AB gibi bir birlik yok. Kıbrıs’ın bir bütün olarak AB içinde olması herkesin yararınadır. Bunun farkına varın’ mesajı verdi Kıbrıslılara…

Bir Alman olarak ‘bölünmüşlük’ nedir, ‘savaş’ nedir, ‘faşizm’ nedir, bunları da bilerek ve bizzat yaşayan bir toplumdan gelerek ‘birleşin’ çağrısı yaptı.
Schulz da söyledi ama zaten mantıklı düşünen herkes ‘çözüm’den başka çıkış olmadığını görüyor.
Zira farkında olmasak da etrafımızdaki ‘ateş çemberi’ adayı sarmak için fırsat kolluyor.
Andros Kiprianu’nun dediği gibi, bu gidişle hepimiz yanacağız.
‘Aklın yolu birdir’ derler.
Yarınki buluşmada ‘aklın yolu’ galip gelmeli.
Maceralara, belirsizliklere daha fazla tahammülü yok bu toprakların.

 

 

Bu yazı toplam 2671 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar