Talat, Facebook’ta ne yazdı?
Birçok siyasetçiden sonra 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da internetteki arkadaşlık paylaşım sitesi Facebook’ta sayfa açtı.
Talat, Facebook üzerinden yazılar yazarak, paylaşımda bulunuyor. Dün ‘Popülizm’ başlıklı bir paylaş
Birçok siyasetçiden sonra 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da internetteki arkadaşlık paylaşım sitesi Facebook’ta sayfa açtı.
Talat, Facebook üzerinden yazılar yazarak, paylaşımda bulunuyor. Dün ‘Popülizm’ başlıklı bir paylaşımda bulunan Talat, askerlik yasasıyla ilgili görüşlerini yazdı.
Talat’ı paylaşımından bir kesinti:
“…Popülizm hiçbir düzenlemenin peşini bırakmadığı gibi bunun da peşini bırakmadı. Yanılmıyorsam önce “doktora”da geçen süreler bu yedi yılın içine alındı, sonra “master”de geçen süre de eklendi, sonra yedi yıl dörde düşürüldü; şimdi de yurtdışından da vazgeçiliyor…
Şimdi, al da bozdur bakalım. “Hiç ara eleman yok, herkes üniversiteli oluyor!” diye dövünürken, üniversite de yetmedi gençler doktoralı olmak için yarışa girecekler. Dünyanın ara eleman yetiştirmeyen tek ülkesi, “dünyanın en doktoralı ülkesi” olacak…
Eşitsizlikler, haksızlıklar zaten diz boyuyken, ülkelerinden bıkan doktorasız gençlere bıkkınlıklarını artıracak yeni gerekçeler yaratılacak. Askerlik yapmamak için yurtdışında sürünmek yerine –ki küçümsenecek bir durum değildir- buralarda bu hedefe ulaşmak mümkün olacak. “Parayı bastıran askerlikten kurtuluyor” hüznü daha bir yaygınlaşacak…”
70 yaş ve üzeri kabinesi…
CTP’li Milletvekili Arif Albayrak, önceki gün Meclis’te Başbakan İrsen Küçük’e öneride bulundu.
Muhalefet milletvekilleri, Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst’ün görevden alınmasını isterken, Albayrak muziplik yaparak, Küçük’e öneride bulundu.
Meclis kulislerine yansıyan bu konuşmada Albayrak, Küçük’e, “Başın ağrımasın istersen eğer sayın Başbakan, kabineyi 70 yaş ve üstü vekillerden oluşturacaksın” önerisinde bulundu.
Küçük ise Albayrak’a, “Evet lazım benden yaşlı olsunlar. Ama bulamıyorum ki” diye cevap verdi.
Kemal Dürüst:
“İşe aldım ancak kaynatamın yanında çalışmıyor…”
Dün İçişleri Bakanlığı’nda çalışan Rauf Ayvacı olayını yazmıştım . Dün sabah ilk önce Eğitim Bakanı Kemal Dürüst ardından Rauf Ayvacı aradı, iddialar hakkında konuştu.
Dürüst, Ayvacı’nın Turzim Bakanlığı döneminde kendisi tarafından istihdam edildiğini şimdi İçişleri Bakanlığı’nda değil, Güzelyurt Çevre Dairesi’nde çalıştığını söyledi.
Dürüst, Ayvacı’nın mesai saatleri dışında tarım ve hayvancılıkla uğraştığını ancak kaynatasının yanında mesai saatleri içerisinde çalıştığının doğru olmadığını ifade etti.
Sadece belli dönemlerde kaynatasının tarla sürmek için mesai saatleri dışında Ayvacı’ya iş yaptırdığını ve parasını verdiğini kaydetti.
Ayvacı da, hakkında yazılan iddiaların doğru olmadığını söyleyerek, “Benim traktörüm var. Mesai saatleri dışında kim çağırırsa gidip tarla sürerim. Aktarıldığı gibi ben kimsenin çiftliğinde çalışmıyorum” dedi.
21 Aralık ve düşündürdükleri
“Kıbrıs adasının yakın tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan, bir ‘21 Aralık’ daha geldi geçti. Bu yıldönümünde de, kimileri demeçler verdi, kimileri nutuklar attı, anılarını (!) anlattı…
Kimileri kayıplarını andı… Ama kimileri de ne anılarını anlattı ne de yaşadıklarını. Yıllardır yaptıkları gibi, susmaya devam etti.
Aslında ’21 Aralık’ her şeyin başladığı tarih değildir. Kıbrıs’ın tarihinin, götürülmek istenen noktaya gitmesi için her iki taraftaki malum güçlerin “tam da sırası” deyip harekete geçtikleri tarihtir.
Ama ne isterse olsun 21 Aralık 1963, Kıbrıs’lı insanın beyninde bir ‘kapkakara’ gündür. Öncesi ile, gerçekte neler olup bittiğiyle…”
Erdinç GÜNDÜZ
Eğitim Bakanı Kemal Dürüst'e açık mektup!
“Aslında , bu tüzüğü çıkarmaktaki amacınız da ne okullardaki öğretmen eksikliklerini kapamaktır ne de benzeri birşey.Bunu siz de biliyorsunuz.
Tek derdinizin, bugüne kadar sapasağlam ayakta durmuş olan öğretmen sendikalarının ve pek tabii ki öğretmenlerin burnunu sürtmek, kendinize bağlı hale getirmek ve kölelik rejimine geçiş yapmaktır.
Göğsünüzde Atatürk rozetiniz dururken, yakışır mı size demokrasiyi hançerlemek, insanların zaaflarını kullanarak doğruları söylemekten kaçınır duruma getirmek? Yakışır mı size, kendi bulunduğunuz meslek zümresine, o çok değerli öğretmenlerimize yaşanılamayacak, anti demokratik bir rejimi sunmak?”
Barış VAROĞLU
Karpaz’ın feryadına kulak verilmeli…
Abartma değil gerçeğin ta kendisi: Ekonomik çöküntünün en büyüğü Karpaz’da yaşanıyor. Yurdumuzun potansiyel yüklü bu beldesinde ekonomik kalkınma adına ciddi hiçbir iş yapılmamakta. Bu kadere terk edilmişliğin nedenini Yenierenköy Belediye Başkanı Özay Öykün iki cümlede açıklıyor: “Gelmiş geçmiş bütün hükümetler Karpaz’a ilgisiz kaldı. Çünkü Karpaz oy deposu değildir.”
Demek bir belde oy deposu olamazsa, yoksullukların, çaresizliklerin ve acıların deposu oluyor. Popülist ahlak bunu öngörür!..
Karpaz bir zamanlar tütünün, hayvancılığın, patatesin, kolokasın ve balıkçılığın atar damarıydı. Oya çevrilemeyen bu büyük potansiyel planlı programlı işler ve yatırımlar yapılmadığı, teşvikler verilmediği, Karpaz üreticilerine pazar alanları açılamadığı için duvara çarptırıldı. Karpaz’da açılmakta olan devasa oteller de bölgesel kalkınma adına umut olmaktan çıktı.
Ahmet TOLGAY
“Bu tasarılar, yetimin mazlumun, malulün, yaşlının, işsizin ve topyekün tüm halkımızın boğazındaki ekmeğe el uzatan hükümler içermektedirler. Bu tasarılar, Anayasa’nın devlete yüklediği sosyal güvenlik hizmetlerini fiilen sona erdirmekte, prim karşılığı olarak elde edilmiş sosyal güvenlik haklarını ortadan kaldırmaktadırlar.”
Sami DİLEK (Kamu-İş Başkanı)
“Organize bir şekilde hareket eden dolandırıcı çetesi, Ortopedik Özürlüler Derneği (KTOÖD) adına bağış kartları satarak halkı dolandırdı. Güzelyurt ve civarında devlet daireleri ve işyerlerine giden iyi giyimli genç kızlar, tanesi 10 TL’den bağış kartları sattı.”
“Kudret Bey, Özdil Bey, keşke sizi aynı programda buluşturabilseydik.”
Aysu Basri AKTER’in profilinden
***
“Ben seve seve katılırım.”
Özdil Nami’nin profilinden…
FOTO YORUM