TALAT, GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum Yönetimi’nin Kıbrıs açıklarında petrol ve doğalgaz arayışına girişmesi konusunda Dimitris Hristofyas’ı “deli cesareti göstermekle” eleştirdi.
Talat, dün akşam Ada TV’de yayınlanan bir pr
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum Yönetimi’nin Kıbrıs açıklarında petrol ve doğalgaz arayışına girişmesi konusunda Dimitris Hristofyas’ı “deli cesareti göstermekle” eleştirdi.
Talat, dün akşam Ada TV’de yayınlanan bir programa konuk oldu.
2. Cumhurbaşkanı Talat’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, programda iç ve dış konularla ilgili görüşlerini açıklayan Talat, özellikle müzakerelerin durumu üzerinde durdu. Türkiye’ye bilgi akışının yanlı ve eksik olduğu görüşünü ifade eden Talat, egemenlik konusunda da yanlışlıklar yapıldığını kaydetti.
Kıbrıs sorununun çözümünde alternatif görüş olmadığını, Türk tarafının çözümde rol üstlenmesi gerektiğini belirten Talat, nüfus sayımının gereksiz olduğu yönündeki görüşlerini yineledi.
GÖÇ… ERİME SÜRECİ
Adadaki göçle ilgili bir soru üzerine 2. Cumhurbaşkanı Talat, insanların umutlarını yitirmesi ve geleceğe güvenle bakmaması aynı zamanda Rumların AB üyesi olması ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği alıp Avrupa’da dolaşım hakkı kazanmaları ile birlikte göçün yeniden arttığına işaret etti. Talat, bunun üzüntü verici olduğunu çünkü Kıbrıs Türk halkının erime sürecine girdiğini kaydetti.
MÜZAKERELER
Müzakere sürecini nasıl bulduğuna dair bir soru üzerine Talat ne Türk tarafının ne Rum tarafının çözüm çabası içinde olduğunu belirterek “al birini çal öbürüne” durumu yaşandığını söyledi.
Talat, Hristofyas ve partisinin kuruluşundan beri çözüm istediğini ancak çözüme Kıbrıslı Türkler kadar heyecanla sarılmadıklarını ifade etti.
“ÇÖZÜM BEYTAMBAL GİBİ ORTADA KALIYOR”
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun ise çözüm istemediğinin bilindiğini bu nedenle de öncü bir rol oynayamadığını belirten Talat, “O zaman çözüm meselesi beytambal gibi ortada kalıyor” dedi.
Bazılarının başka alternatif olduğunu söylediklerini dikkate getiren Talat bunun ne olduğunu sorarak bu alternatifin açıkça belirtilmesini istedi.
Masada KKTC Başkanının ve ekibinin oturduğunu ve Türkiye’ye bilgi akışının da bu çerçevede olduğunu söyleyen 2. Cumhurbaşkanı Talat, “Türkiye’ye Rumlar şunu istemez, bunu istemez diye sürekli olumsuz raporlar gönderirseniz onlar da bundan etkilenir ve süreç de ilerleyemez. Şu anda bilgi akışı yanlış, eksik ve çarpıtılmış. Benim bıraktığım yerden devam ediyorlarmış; ama bıraktığım yerden bıraktığım gibi devam etmiyorlar ki” diye konuştu.
Bundan sonraki sürecin toplumu nereye götüreceği konusundaki bir soru üzerine Talat, bu sürecin bir yere götürmeyeceğini belirtti, çözüm için birçok tarih verildiğini ve işlerin bu süreçte sarpa sarabileceğini vurguladı. Talat, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin sekretaryasını yürüteceği bir dönemde AB’nin Türkiye ile ilişkilerinin kaçınılmaz olarak donacağını söyledi.
O nedenle Kıbrıs sorununun çok daha önemli hale geldiğini belirten Talat, Haziran’a kadar bir çözüm olmazsa karşılıklı hakaretlerin, böbürlenmelerin sonucunda çözüm perspektifinin ciddi darbe alacağına dikkat çekti. “Peki ne olacak?” diyen Talat, Kıbrıs’ta nüfus yapısının değiştiğini ve hazım kapasitesinin çok üstüne çıkıldığını belirterek, bunun sosyal patlamalara neden olacağını belirtti. Bu yüzden çözümün kaçınılmaz olduğunu belirten 2. Cumhurbaşkanı, Türk tarafının çok ciddi bir şekilde çözüme odaklanması ve Hristofyas’ı zorlaması gerektiğini kaydetti.
“TEK EGEMENLİĞİ KABUL ETTİM, ÇOK ELEŞTİRİLDİM”
Müzakereler ve egemenlik konusunda bir soru üzerine kendi dönemlerinde büyük ilerlemeler olduğunu belirten Talat, şunları anlattı:
“Bakın ben tek egemenliği kabul ettim. Çok eleştirildim. Çapraz oyu da kabul ettim. Bunda da eleştirildim. Bunu kabul ettim ama bir paket içinde kabul ettim. Tek egemenliği kabul etmemden sonra seçim kampanyasında da Talat’ın verdiği egemenliği geri alacağız söylemleri nasıl tekamül etti. Önce Genel Sekretere bir mektup yazdılar ve Talat’ın kaldığı yerden devam edeceğiz dediler. Tamam, güzel. Ondan sonra ne yapıldı? Türk tarafı bir öneri yaptı. Dedi ki, federal anayasanın kısıtlamadığı ölçüler içinde kurucu devletler egemendirler. Rumlar feveran etti. Çünkü onlar ayrı egemenlik lafını duyamazlar. Ama yapılan öneri bizim önerimizden daha geri. Biz masada tek egemenliği kabul ettik ama buna karşılık da bu tek egemenlik iki toplumdan eşit olarak kaynaklanır dedik. Bu demektir ki, iki toplum eşittir ve egemenliğin iki eşit unsuru iki toplumdur, sadece biri bugünkü gibi egemenliği temsil edemez dedik. Halbuki anayasanın engellemediği ölçüde kurucu devletler egemendirler demek aslında egemen değildirler demektir. Yani anayasa onları egemenlikte kısıtlar demektir. Ve dediler ki biz Talat’ın verdiği bir tavizi geri aldık. Anayasa kısıtlıyorsa egemen değildir demektir. Bu egemenlikteki payımızı daha aşağılara çeken bir öneridir.”
DOĞRU SİYASET
Kıbrıs sorununda uluslararası toplumla uyumlu bir çizgi sürdürülürse Türk tarafının ve Türkiye’nin bundan yararlanabileceğini söyleyen Talat, Türkiye ile birlikte böyle siyaset yürüttüklerini kaydetti.
Türkiye’ye Annan Planı döneminde ve sonrasında büyük yatırımların yapıldığına dikkat çeken 2. Cumhurbaşkanı, yine kendi dönemlerinde AİHM’de dava kazanıldığını hatırlattı. Bunların doğru politikalar çerçevesinde olduğunu söyleyen Talat, Derviş Eroğlu ve UBP’nin Taşınmaz Mal Yasasını anayasa mahkemesine götürdüklerini, çünkü onların “vatan topraklarının satılacağı” iddiaları olduğunu hatırlattı.
Talat, son derece kritik süreçler yaşandığını ve sağlıklı politikalara ihtiyaç olduğunu kaydetti ve Eroğlu’nun bu süreci laf ola sürdürdüğüne dikkat çekti.
ERDOĞAN’IN SÖZLERİ
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Güzelyurt ve Maraş’ın verilmeyeceğine dair sözleri üzerine Talat bu sözlerin Türkiye’ye davet edilen KKTC basın mensuplarına karşı söylendiğini hatırlatarak, kendisi olsa böyle konuşmayacağını çünkü şu anda toprak konuşulmadığını belirtti. Rum tarafı ile toprağın ve haritanın en son görüşüleceği konusunda anlaşma olduğunu söyleyen 2. Cumhurbaşkanı, dolayısıyla bunun söylenmesinin doğru olmadığını kaydetti.
KIBRIS CUMHURİYETİ
Bir soru üzerine “1974’te Nikos Sampson tarafından yapılan darbeden hemen sonra Makarios adaya dönmezden önce onun yokluğunda sorun, bir anlaşma ile bitirilseydi çok iyi olurdu” diyen Talat, Makarios’un geri döndüğünü ve gerçek olmayan bir görüntü yaratılarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin restore edildiği imajının doğduğunu belirtti. Halbuki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 74’ten önce de –antlaşmalar çerçevesinde- olmadığını fakat uluslararası toplum tarafından kabul edildiğini belirten Talat, Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın da ‘Kıbrıs Cumhuriyeti yoktur’ derken, altında bunun yattığını söyledi.
PETROL ARAYIŞI
Petrol arayışları konusunda bir sürü yanlış bulunduğunu ve buna Eroğlu ve ekibinin yaptıklarının da dahil olduğunu belirten Talat, biz eğer Kıbrıs’ı birleştirmede anlaşmışsak bütün doğal kaynaklardaki arayışların eşit söz hakkıyla yapılması gerektiğini söyledi. Talat daha sonra Rum tarafını kastederek “Alelacele ben bu devleti gasp etmişken egemenlik hakkını kullanarak kazı yapacağım, bu ürünlere sahip çıkacağım deme hakkını kendinde bulmaman lazım. Böyle samimiyet olmaz. Bu Rum tarafının samimiyetsizliğidir” dedi.
Talat, özellikle çözüm vizyonu olanların Rum tarafının tek taraflı petrol aramasına karşı çıkması gerektiğini, bunların stratejik konular olduğunu, birçok ülkenin bu uğurda savaşlara girip çıktığını hatırlatarak, Kıbrıs Rum tarafının bu konuda durdurulması gerektiğini belirtti.
Petrol arayışları konusunda 2. Cumhurbaşkanı Talat Hristofyas’ın Papadopulos’dan da ileri gittiğini ve Türkiye’ye meydan okuma cesareti bulduğunu belirterek “Akıllı adam işi değildir bu” dedi. Bunun ciddi bir konu olduğunu ve abileri, ağababaları vasıtası ile Türkiye’yi döveceğini zannetmemesi gerektiğini kaydetti. Talat Hristofyas’ı “deli cesareti” göstermekle eleştirdi.
İÇ KONULAR
UBP hükümetinin icraatlarından memnun olup olmadığına yönelik bir soru üzerine Talat “Memnun olan var mı?” diye sordu. Her zaman görülen aşırı partizanlığın bu dönemde yine yükseldiğine işaret eden Talat, son günlerde “geçici” diyerek istihdamların yapıldığını bunun partizanlıktan başka bir şey olmadığını kaydetti.
Sınav sisteminin kendi döneminde getirilip sonra da geliştirildiğini kaydeden Talat, geçici öğretmen istihdamlarının bile Kamu Hizmeti Komisyonu’nun sınavı ile yapıldığını hatırlattı.
Talat, ne yaparsanız yapınız, en mükemmel mekanizmaları bile kursanız, siyasi güçlerin bunları etkileyebileceğini söyledi. Önemli olanın halkın doğru seçim yapması, yani doğru irade beyan etmesi olduğunu vurguladı.
EĞİTİM
Eğitim sistemi konusundaki bir soruya karşılık Talat, konu hakkında genel görüşler ileri sürebileceğini belirterek kolej sınavlarının ilkokul son sınıfta yapılmasının eğitimi berbat ettiğini herkesin bildiğini, 23 Nisan törenlerine bile çocukların katılmadığını söyledi. Eğitimle ilgili yapılması gereken çok şey olduğunu ve tam gün eğitimin de doğru birşey olduğunu kaydetti.
VATANDAŞLIK KONUSU
2. Cumhurbaşkanı Talat, bir soru üzerine vatandaşlık diye bir hak olmadığını, vatandaşlığın bir devletin yasal düzenlemeleriyle yabancılara verilebileceğini söyledi ve bunu ciddi devletlerin yaptığına dikkat çekti. Bizde ise oy uğruna vatandaşlık verildiğini söyleyen Talat, bu konunun bir tek CTP döneminde ciddiye alındığını anlattı. Kendilerinin muhalefette olduğu dönemde gizli vatandaşlıkların verildiğini ve bunların resmi gazetede de yayınlanmadığına dikkat çekti. Kendi dönemlerinde bunlara ciddiyet ve kriterler getirildiğini söyleyen 2. Cumhurbaşkanı, “Düğün davetiyesi gibi bakanlar kurulu kararı mı olur?” diye sordu.
Vatandaşlıklar konusunda bilgisayar kaydı olmadığını, bu kayıtların ilk kez kendileri tarafından yapıldığını; daha önce evrakların dosyalarda ve raflarda, bodrumda olduğunu belirtti.
Vatandaşlık üzerine görüşlerini sürdüren Talat, ABD’nin her yıl kota koyduğuna dikkat çekerek “Bizde öyle bir şey yok” dedi.
NÜFUS
Nüfus sayımı konusundaki görüşlerini de tekrarlayan Talat, sayıma gerek olmadığını bir kez daha ifade etti. 2. Cumhurbaşkanı “Bu konuda sayım isteyen bazı çevrelere ‘işte saydık’ denilecek, mesele budur” dedi.