1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Tam bir kaos, nüfus kontrolsüz artıyor “Kendi ülkemde, kendimi yabancı hisseder oldum”
Tam bir kaos, nüfus kontrolsüz artıyor  “Kendi ülkemde, kendimi yabancı hisseder oldum”

Tam bir kaos, nüfus kontrolsüz artıyor “Kendi ülkemde, kendimi yabancı hisseder oldum”

Girne Akçiçek Hastanesi Başhekimi olan ve bir süre önce emekliğe ayrılan Dr. Ceyhun Birinci, YENiDÜZEN’e özel açıklamalarda bulundu

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Girne Akçiçek Hastanesi Başhekimi olan ve bir süre önce emekliğe ayrılan Dr. Ceyhun Birinci, Girne’de artan nüfusa dikkat çekerek, bu yükü hastane alt yapısının kaldırmasının mümkün olmayacağını vurguladı.

Sadece Girne Akçiçek Hastanesi’nde her gün 15-20 kişinin vatandaş olmak için sağlık kontrollerinden geçtiğini ifade eden Birinci, “sağlıktaki sorunlar önümüzdeki süreçte katlanarak artacak” uyarısında bulundu.

Girne’nin acil yeni bir hastaneye ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Birinci, yeni hastane ile ilgili ihale sürecinde neler yaşandığına dair yetkililerin topluma izahat yapması gerektiğini dile getirdi.

Ülkedeki siyasi gelişmelerden rahatsızlığını da dile getiren Birinci, “siyaset çok yozlaştı. Eskiden siyaset daha düzgün yapılırdı. Adam rüşvet yer ve çıkar açık açık ‘rüşvet yedim’ der. Bu kadar kolay oldu” dedi.

Seçim dönemlerinde hep ismi Girne Belediye Başkan adaylığı ve milletvekili adaylığı için geçen Birinci, bugüne kadar aday olmadı ancak bundan sonraki süreçte “siyasete girme konusunda ret yönünde değilim” mesajını verdi.

Bu hafta emekli Başhekim Dr. Ceyhun Birinci ile hem sağlık sistemini hem de ülkede yaşananları konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Kısa bir süre önce emekliye ayrıldınız. Yıllar sizin için nasıl geçti?
  • Dr. Birinci: Limasol doğumluyum. İlkokul ve orta 1’i Limasol’da okudum.  1974 sonrası Orta 2’nci sınıfa Anafartalar Lisesi’nde başladım. Anafartalar Lisesi’nden 1979 yılında mezun oldum. İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazandım. 6 yıl tıp eğitimi aldıktan sonra 4 yıl da Dahiliye Uzmanı olarak devam ettim. 1990 yılında uzmanlığımı aldım, 2 yıl askerlik askerlik görevi ve 2 yıl güvenlik kuvvetlerinde sözleşmeli hekim olarak çalıştım. 1995 yılında da Girne Akçiçek Hastanesi’ne sözleşmeli Dahiliye Uzmanı olarak başladım. 4 yıl sözleşmeli Dahiliye Uzmanı olarak görev yaptıktan sonra 1999 yılında pratisyen hekim kadro sınavı açıldı. Kadro almak amacıyla sınava girdim. Pratisyen uzmanlığı olarak kadro aldım. Fakat kadrom pratisyen hekim olsa da yine dahiliye hekimliği yaptım. 2007 yılında da Dahiliye Uzmanı olarak kadrom değişti ta ki 2018 yılına kadar. 2018 yılında en kıdemli olmam dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı’nın da uygun görmesiyle Girne Akçiçek Hastasnesi Başhekimi olarak atandım. O tarihten itibaren de idari görevde bulundum.
     
  • YENİDÜZEN: Tüm bu yıllar içerisinde en çok gözlemlediğiniz ne oldu?
  • Dr. Birinci: Sadece sağlık alanında değil tüm alanlarda hızla artan nüfusa maalesef alt yapı ve kadro olarak organize olamadık. 1974 yılından beri Girne’de yaşıyorum. Girne’deki nüfus çok arttı. Buna paralel olarak hasta sayısı da çok arttı.
     
  • YENİDÜZEN: Bu nüfus karşısında tedbirler alınamadı mı?
  • Dr. Birinci: Tedbirlerde artma değil hatta yardımcı personelde azalma oldu. O zaman da verdiğiniz sağlık hizmet kalitesi düşer. Çünkü senin hemşiren, hekimin sürekli görev başında olur, personel az olduğu için ek mesailer fazla olur. Yorucu ve riskli bir hizmet. Girne Hastanesi’nin personelinin çoğunluğu özveri ile çalışıyor. Ama alt yapı yetersiz.
    Alt yapı olarak oda sorunu yaşamaktayız. Yeni gelen hekimlerimize oda bulmakta zorlanıyoruz. Poliklinik hizmetleri, hekim eksikliğinden dolayı aksamaktadır. Gerek koroner, gerekse genel yoğun bakım yok. Tomografi yok. Bu alt yapı hızla yeni bir hastane oluşturularak yapılması gerekir. Çünkü Girne büyük bir ilçe haline geldi. Bu nüfusa bu hastane ile hizmet götürmek çok zor.
    Hele son zamanlarda hastanenin yanına açılan yeni devlet binaları nedeniyle park sorunu da yaşanıyor.
     
  • YENİDÜZEN: Yeni hastane projesi gündeme geldi ancak o hastane ile ilgili bir gelişme yaşanmadı. Nedir son durum?
  • Dr. Birinci: Girne Amerikan Üniversitesi’nin başlattığı, Florance Nightingale modeli bir alt yapı başlatıldı, karkas oluşturuldu. Ona göre de bütün birimler planlandı. Hatta eski Bakan Filiz Besim ile gidip hastaneyi dolaştık. Oranın Sağlık Bakanlığı tarafından devralınması ve bitirilmesi projesi başlatıldı. Ali Pilli döneminde de bir çalışma devam ettirildi. Geçen yıl Temmuz ayında da son noktayı koyduk. Toplantılar oldu, görüşlerimizi ilettik. Bize dendi ki; ‘bu son şeklidir, ihaleye çıkılsın’. Ama maalesef…
    Ben umut ederdim ki emekliğim gelmeden açılışını yapabileceğiz. Öyle bir konuşulmuştu ki umutlandım. Parası da hazırdı. Maalesef olmadı.

Yeni hastane ihalesi neden durdu? Açıklanmalı

 “Yeni Girne hastanesi konusunda benim kafamda da soru işaretleri var. Niye durdu bu ihale? Çıkılsın açıklansın. Halka da bilgi verilsin”

  • YENİDÜZEN: Karkas var, proje var, para var. Neden olmadı?
  • Dr. Birinci: Genel sorunlarla neden olmadığını biliyoruz. Bu konuda kimsenin günahına girmek veya suçlama yapmak istemem ama eğer halkın yararına bir mantık yürütülseydi çok kolay biterdi. Bir engel de varsaydı hallolurdu. Ama maalesef ülkemizde siyasilere, müdürlük yapanlara, bakanlıklara halk tarafından hep tırnak içerisinde bakılıyor. Çünkü bir takım ispatlanmış, görülmüş yolsuzluklar, usulsüzlükler, yanlışlar da oluyor. Tabi bunlar ispatlandı mı, ispatlanmadı.  Dosyalar ilerletildi mi, ilerletilmedi.  Ama hastane konusunda da benim kafamda da soru işaretleri var. Niye durdu bu ihale? Çıkılsın açıklansın. Halka da bilgi verilsin
    Eski Bakan Ali Pilli dedi ki; 6-9 ay sonra bu hastane bitecek. Niye bitmediği konusunda yeni bakan çıkıp bilgi vermesi gerekir.
     
  • YENİDÜZEN: Pandemi süreci, ekonomik kriz bahane edilebilir mi?
  • Dr. Birinci: Hayır. İhale aşamasında yaşanan sorunlar var. Ama nedir bu sorunlar çıkıp izah edilmeli. Hatta şu an son aldığım duyumlar ayrılan para 300 milyon TL gibi rakamdı. Şu an harcanacak para 600-700 milyon TL oldu.
    Kısacası Girne’ye acilen yeni bir hastane yapılmalıdır. Bu alt yapı, hemşire ve doktor sayısı ile hizmet ancak bu kadar verilebilir. Ama yine de bizim dönemimizde ve eski başhekim arkadaşlarımın döneminde de azami gayret, personelin de maksimum gayreti ile iyi bir hizmet veriyoruz. Çünkü Mağusa’dan, Cengiz Topel’den, Güzelyurt’tan bize hastalar geliyor. Demek ki bir memnuniyet var. Belki hasta doktor ilişkisi daha iyidir ki öyledir, hasta daha kolay doktora ulaşabiliyor, daha rahat ameliyat randevusu alabiliyor. Başhekim olarak bana gelen herkese yardımcı olmaya çalıştım. Pandemi döneminde şartları zorlayarak, hastaları mağdur etmemeye çalıştık. Kısacası dar çerçevede dar personel ile alt yapı eksikliği ile maksimum hizmet verdik.
    Tabii çok daha iyi olabilirdi bu hizmetler. İnsanların sabah kuyruklarda beklememesi gerekir. İlaç alması için kuyruklara girmemesi lazım. Bunların planlanıp birtakım sistemler yapılabilirdi.
    Bu ülkede insanlarımızı bu kadar sıkıntılı sağlık hizmeti almaktan kurtarmamız lazım.
    Özelle kamu birleştirilebilir. Bir sigortalı hastanın gidip ilacını hastaneden alıp yüzde 20’sini ödeyip, rahatça reçetesini oluşturmasını sağlamalıyız. Ya da bir sigortalı hastanın bir özel hastaneden hizmet satın almasını sağlamamız gerekir. Tabi bu da sıkı denetimlerle olacak. Kimseye menfaat sağlamadan, ciddi tedbir ve kontroller ile yapılmalıdır.

“Ya kamu ya özel, ikisi aynı anda doğru değil”

 “Hekim ya kamuda çalışacak ya özelde çalışacak. İkisi bir arada doğru değil. Çünkü ikisini de istediği verimlilikte yapamıyor.”

  • YENİDÜZEN: Kamudaki doktorların özelde çalışması konusunda da uzun süren tartışmalar oldu. Sizin bu konudaki bakış açınız çoğunluğa göre biraz farklı…
  • Dr. Birinci: Benim düşüncelerimin yanında olan çok fazla doktor arkadaşım yok ama 1995 yılında hizmete başladığımdan beri gördüğüm bir nokta; hekim ya kamuda çalışacak ya özelde çalışacak. İkisi bir arada doğru değil. Çünkü ikisini de istediği verimlilikte yapamıyor. Güney’de olduğu gibi kamu hekimi isen özelle ilişkin olmaması gerekir. Güney’de kamu hekimliği yaparken birtakım uygulamalar yapılarak gerekli ücret hekime veriliyor. Bunun tarafındayım. Hekimi hiçbir zaman maddi sıkıntıya sokmamak gerekiyor. Çünkü çok önemli bir görev yapmaktadır. Yaptığı görevin de değeri biçilemez.
    Bir zaman galiba Cumhurbaşkanı Ersin bey; ‘şu doktor şu kadar para şu kadar pek mesai alır topladığında şu kadar para alır’ demişti. Bunlar çok saçma şeyler. Bunların yetkililer tarafından konuşulması da abest. Çünkü her insanın çok acil durumda o doktora ihtiyacı oluyor ve onun bir değeri olmaz.

“Ben inanırım ki daha sistemli, daha mantıklı daha düzgün harcama yapsan bakanlıklarda, savurganlık yapmasan, rüşvet yemesen, ihalelerde yolsuzluk yapmasan bu ülkede birtakım şeyler yapılabilir. Ama bu şekilde olmuyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Bundan sonrası için kamu-özel doktorunu ayrıştırılması yeni bir sistemin gelmesi mümkün mü?
  • Dr. Birinci: Şu an ağırlık kamu hekimi ayrılsın olayına sıcak bakmıyor. Tabi partiler içerisinde doktorlar var, bunlar da karşı çıkıyor. Meclis’te olanlar var. Ama bence bunun iyice tartışılması lazım.  Çünkü sağlık hizmetinde çok aksayan şey var. Şikayetler var, bunları kaale almak, dinlemek lazım. Hastanın, hekimlerin, çalışan personelin şikayetleri var. Bunların toplanması lazım. Bunun özünde hangi sistem bunu daha güzel yapacaksa onu getirtmek lazım.
    Bugün hasta geliyor, doktoruna ulaşamıyor. Sabah kuyruklarda bekliyor. Sağlık ocaklarına gidiyor orada sıkıntılar yaşıyor. Bunları çok yönlü ele alıp tek tek düzeltmek ve sistem getirmek şarttır.
    Geçmiş dönemde de hep takınılan nokta maddi yönüydü.  Ama eğer devlet olacaksan oturup bakacaksın. Senin maddi durumun nedir? Yine de kaynağını yaratarak doğruyu savunmak gerekiyor. Bugün Türkiye’ye bağımlılık var, doğrudur ama ben inanırım ki daha sistemli, daha mantıklı daha düzgün harcama yapsan bakanlıklarda, savurganlık yapmasan, rüşvet yemesen, ihalelerde yolsuzluk yapmazsan bu ülkede birtakım şeyler yapılabilir. Ama bu şekilde olmuyor.

 “Her gün 15-20 kişi vatandaş olmak için sağlık kontrolünden geçiyor”

 “Doktor olarak insan ayırmıyorum ama yapıyı çok değiştirdik. Kendi ülkemde, kendimi yabancı hisseder oldum.  O yüzden buna dur demek lazım.”

 

Sağlıktaki bu sıkıntılar önümüzdeki süreçte katlanarak artacak. Sebep de şu; nüfus artıyor Her gün vatandaş yapılıyor. Girne Akçiçek Hastanesi’nde her gün 15-20 kişi vatandaş olmak için sağlık kontrollerinden geçiyor.
Bunun devlete getirdiği yük var. Bu hızla devam ediyorsa bunun sonrası hesaplanıyor mu? Bilmiyorum. Bunun maliyeti devlete nedir, bunun planlaması ne olacak, bu insanlar nasıl barınacak hangi iş kollarında çalışacak?  Ama şu an maalesef bir kaos var.
Siyasi müdahaleler var, parti başkanını dahi seçemeyecek durumda olanlar var, kötüye doğru gidiyoruz.
Ama her şey bitti mi? Zor ama uğraşmak lazım, konuşmak lazım. Uzmanlığımı aldıktan sonra Türkiye’de çalışmam için bana teklif gelmişti. Ben hekim oldum ve kendi insanıma hizmet etmek istedim. Doktor olarak insan ayırmıyorum ama yapıyı çok değiştirdik. Kendi ülkemde kendimi yabancı hisseder oldum.  O yüzden buna dur demek lazım. Bundan korkulacak veya bunu dile getirdiğin zaman üzülecek bir şey yoktur. Bugün her ülke kendi adetlerini, kültürünü korumak zorundadır. Bu konularda da rahatsızım.

  • YENİDÜZEN: Bundan sonraki düşünceniz nedir?
  • Dr. Birinci: Hekimlikte emeklilik yoktur.

“Siyasete girme konusunda ret yönünde değilim”

“Şu an siyasete girme konusunda ret yönünde değilim. Oturup kalacak bir insan değilim. Sosyal olaylara duyarlıyım. Barış için uğraşan ve bu ülkede barışın olması için gönülden barışı arzulayan bir duruşum var.”

  • YENİDÜZEN: Her dönem isminiz Girne Belediye Başkan adaylığı ve milletvekilliği adaylığı için geçiyor. Aday olmadınız, bundan sonra Ceyhun Birinci siyasette yer alacak mı?
  • Dr. Birinci: Aslında bir taraftan da çok üzülürdüm olamadığım için. Çünkü siyaseti severim. Niye olmadım? Özet ve nettir ve doğru yaptığıma da inanırım; hatta bu konuda da siyasete girmemi isteyenlere espri yapardım ‘emekliliğime kadar beni bırakın’. Şimdi ne diyeceğim onu düşünürüm…
    Benim farklı bir yapım var. Bir şey yapacaksam çok önceden plan yaparım bir günde bir şeye karar vermem. Kendi kendimin o yönünü yenemedim. 
    Bana hastalarımın ihtiyacı vardı. Bu öne geçtiği için bugüne kadar gelen teklifleri reddettim.
    20-30 yıldır her seçim dönemi adım geçer. Herkes de bekledi ama aday olmadım. Vatandaş da artık derdi ‘Ceyhun bey olmaz’…
    Şu an artık emekli oldum. 20 yıl önceki aktivasyonum yok. Özelde çalışmayı da hiç sevmedim. Çünkü parayla hiç alakam yok. Şu an o yüzden kafam daha farklı. Çünkü rahatsızım.
    Benim dayım biliyorsunuz Ziya Rızkı… O siyasetin içerisindeydi. Biz çocukluktan beri siyasetin içerisindeyiz. Bu ülkede de çok yanlış şeyler yapılıyor. Siyaset de çok yozlaştı. Eskiden siyaset daha düzgün yapılırdı.
    Adam rüşvet yer ve çıkar açık açık ‘rüşvet yedim’ der. Bu kadar kolay oldu. Böyle bir ortamda buna dur demek için bir şey yapabilir miyim, yardımcı olabilir miyim onu düşünmeye başladım. Şu an siyasete girme konusunda ret yönünde değilim.
    Oturup kalacak bir insan değilim. Sosyal olaylara duyarlıyım. Barış için uğraşan ve bu ülkede barışın olması için gönülden barışı arzulayan bir duruşum var.
    Son zamanlarda milliyetçi söylemler de ağır basıyor. Bu ortamı yaratmamak adına ne yapabilirimi düşünüyorum.
     
  • YENİDÜZEN: Pandemi süreci nasıl geçiyor?
  • Dr. Birinci: Salgın süreci başlangıçta iyi götürüldü ve gerçekten salgının çok hızlı bir şekilde artması önlendi. En büyük görev de vatandaşa düştü. Bireysel tedbirleri elden bırakmadı.  Hükümet edenler de Sağlık Bakanlığı da bu konuda zaman zaman bocalama içerisine girdi. Bir taraftan ekonomi battı ve ekonomiyi düşünerek, açılımları hızlı bir şekilde yaptı. Dikkat ederseniz vakalar da çoğalmaya başladı.
    Sağlık Üst Kurulu bilimsel gerçeklerle bunu yönetmesi gerekir. Aksi takdirde çok hızlı bir artış olursa bunu kaldırmak çok kolay olmayacak.
    Aşılama da çok önemli. Aşılama Ocak ayı ortalarından itibaren başlatıldı. Bunu çok hızlandırmak lazım. Toplumun yüzde 70’lerini aşılayabilirsek çok ciddi risk ortadan kalkar. Bu konuda da ciddi bir dağınıklık var. Her gelen bakan farklı uygulamaya girdi. Tamamen kötüdür demiyorum ama daha iyi, planlı olabilir.  Daha fazla aşı merkezleri açarak, 2-3 personel alıp, bu daha programlı yapılabilirdi.
    Vakalar gün be gün artıyor. Eğer dikkat edilirse benim inancım önümüzdeki sene ortasına kadar bu aşılanma hızlı şekilde devam ettiği takdirde bu sorun ortandan kalkacak.
    Şimdi Delta virüsü deniliyor ama ben biraz da iyimser bakıyorum. İnsanları korkutmak ve dünyadaki aşı firmalarının ekonomik savaşları gibi geliyor bana. Çünkü her gün bir konu tartışılmaya başlanıyor. Ama ben vatandaşıma diyorum ki hangi aşıyı bulursa aşılansın ve bireysel tedbirlerine dikkat etsin.

 

yd-destek-gorseli-2-171.jpg

Bu haber toplam 5699 defa okunmuştur