‘Tanrıların arabaları’ ve Talat
Daha çocuk yaşlarda okuduğum ‘Tanrıların Arabaları’ kitabında Erich Von Daniken, dünyanın çeşitli bölgelerinden çekildiğini söylediği fotoğrafları kanıt göstererek ‘dünyada uygarlığın belirli bir döneminde sıfırlandığını’ ve ‘her şeyin yeniden başladığını’ ileri sürüyordu.
İlkel insanın yapamayacağı işaretler, yapılar ve olağanüstü görünüşlü emareleri ‘uzaylılar geldi ve yeryüzündeki mevcut uygarlığı yok etti ve değiştirdi’ teorisiyle ünlü kitap, bilim dünyasınca çok muteber sayılmasa ve yazarının başka vukuatları bulunsa da, ‘bilinmez’e olan ilgi nedeniyle 1968’den bu yana etkisini sürdüren, dönemin en çok satan eserleri arasında yer bulması bakımından da önemli bir yapıt…
Erich Von Daniken’in anlattığı ‘Tanrıların Arabaları’ her aklıma geldiğinde, “O arabalar bizim buralara uğramamıştır” diye düşünürüm.
Ama aynı zamanda “Bir gün mutlaka uğrayacaklar, uğramaları lazım” diye de iç geçiririm.
***
Dün CTP genel Merkezi’nde kahvaltı eşliğinde Genel Başkan Mehmet Ali Talat’ı dinlerden yine Daniken’i andım.
“Ah” dedim içimden, “Ne zaman gelecek acaba bize o Tanrıların Arabaları?”
Neden mi?
Talat’ın anlattığı bir olaya hepimiz o kadar şaşırdık ki!..
“Bizde” diyor Talat, “Tam teşekküllü laboratuarlar var.”
Ne laboratuarı?
Biri ‘antropoloji’…
Yani insanın ve dolayısıyla toplumun geçmişini ortaya çıkaran tahliller yapılabilen laboratuar.
Diğeri ise genetik…
Yani insanın genlerini ortaya çıkaran tetkiklerin yapıldığı laboratuar…
“İşte” diyor Talat “Bizde bunlar var. Üstelik tam teşekküllü. Üstelik iyi bir de ekibi var.”
Eee? Sorun ne peki?
Sorun şu: Yasalarımız bu laboratuarları ‘var’ saymıyor!
Yani varlar, ama yoklar.
Nasıl yani?
***
Nasılı şu: Genetik ve Antropoloji Laboratuarları Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK) altında, iki toplumlu birer entite olarak kurulmuş.
KKTC yasaları ile kurulmuş birer kurum olmadıklarından dolayı, orada yapılan tahliller ve çıkan raporlar KKTC Mahkemeleri’nce ‘kanıt’ sayılamıyormuş!
Bu yüzden son yaşanan ‘hamileliğe yasadışı son verme’ skandalı sonrasında, oraya buraya gömülmüş fetüslerle ilgili laboratuar bulgularını Türkiye’den bekliyoruz.
“Oysa” diyor Talat “Bunlar burada, çok kısa sürede yapılabilir, sonuçları alınabilirdi.”
Dahası var: Meğer bizim ‘yok’ tahtında saydığımız bu iki laboratuara bazen Türkiye’deki resmi kurumlar da başvurup tahlil yaptırıyorlarmış.
Gerçekten de tuhaf…
Son ‘fetüs’ meselesiyle gündeme geldiyse de konu, başta adli vakalar olmak üzere, özellikle polisin ve mahkemelerin işini kolaylaştırıcı, çağdaş ve ‘kesin bulgu’ veren bir yöntem bu ve biz elimizin altındaki laboratuarları, oradaki yetkin personeli ‘yok’ farz ediyoruz.
***
Anladınız mı neden ‘Tanrıların Arabaları’nı andığımı?
Ah, bir gelseler!..