Tapınma
OKUL müdürünü karşısına alarak Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bayrağı öpmesi, alnına koyması, poz vermesi, bunu öyküleştirmesi, medyaya servis etmesi çok gereksizdi.
Hiç yakışık almadı.
Tam bir “senaryo” yazıldı.
Bir bayrak bulundu…
Bir de Denktaş fotoğrafı…
Müdür de çağrıldı.
Ve milliyetçi bir mizansen yaratıldı.
“Akıl tutulması” dedim.
Olmadı!
* * *
Bir dostum, Salamis Antik Tiyatro’daki Mor ve Ötesi konserini anlattı.
Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası, ünlü gruba eşlik etmişti.
“Başbakan Tatar, Yardımcısı Özersay, hepsi sahneye çıktı ancak kimseler pek de sevgi gösterisi yapmadı. Akıncı sahneye çıktığı zaman büyük bir alkış koptu” demişti dostum.
İnsanlar “samimiyet” istiyorlar.
O zaman da sevgilerini gösteriyorlar.
* * *
AKDOĞAN-LİSİ’de seneler sonra düzenlenen ayin, inançlara saygı anlamında olumludur.
Yüzlerce Kıbrıslı Rumun katıldığı etkinlik önemli bir olgunlukla tamamlanmıştır.
Elbette “mülkiyet gerçeği” ile yeni bir yüzleşme yaşanmıştır.
Çünkü bu insanlar “kendi yerlerine” izinle geliyorlar.
Kolay değil.
Kıbrıs çözümüne dair formülünüz ne isterse olsun “yerinizi, yurdunuzu” bilmeniz için dünyanın ikna olacağı bir uzlaşı şarttır.
“Federal ortaklık” dışındaki öneriler “mülkiyet” sorununu tam bir çıkmaza sürükleyecektir.
“Federasyon” da sadece bir “formül” değil, aynı zamanda barışa dair bir kültürdür.
* * *
Gelelim 16 yaşındaki bir çocuğun, bayrak ya da portre çalmasına…
Çocukça!
Bir de ırkçı eğitim sisteminin yarattığı milliyetçi körlüğün sonucu kanımca...
* * *
Çocuğun ailesinin “özür dilemesi” geleceğe dair bir umuttur.
Ama bunu kendi “masumiyeti” içinde bırakmak en iyisidir.
İhtiyacımız olan “milliyetçi gösteriler” değildir.
Barış yolunda yürürken medya önünde “bayrak merasimi” yapmak şovenizmi körükler...
“Akıncı bunu niçin yapmıştır” sorusunun yanıtını aslında biliyoruz.
Hepimiz biliyoruz.
Çünkü seçim var!
Ama sanmam ki “bayrak öpme” foto romanı dahi milliyetçi oyları kendisine yöneltebilsin...
“Tapınma” siyaseti bu topluma hep kaybettirmiştir.