Tarihe ‘bayram tadında’ notlar...
Bütün sıkıntılara rağmen bir kez daha bayram yaşayacağız.
Eski bayramların tadı yok artık, bu kesin...
İmkanlar çoğaldıkça, bu tür özel günlerin tadı bozuluyor galiba...
Bayramı beklemeye gerek yok artık, kadayıf yemek için...
Her an erişilebiliyor tatlıl
Bütün sıkıntılara rağmen bir kez daha bayram yaşayacağız.
Eski bayramların tadı yok artık, bu kesin...
İmkanlar çoğaldıkça, bu tür özel günlerin tadı bozuluyor galiba...
Bayramı beklemeye gerek yok artık, kadayıf yemek için...
Her an erişilebiliyor tatlılara, çeşit çeşit...
Eskiden öyle miydi?
Bayramlar beklenirdi, biraz et yiyebilmek için...
Tatlının tadına bakabilmek için...
Yeni elbiseler giyebilmek için...
Oyun oynayabilmek için...
Yokluk vardı.
İmkansızlık vardı.
Ulaşım imkanları kıttı.
Şimdi durumlar değişti.
O yüzden ‘eski tadı’ yok bayramın da, seyranın da...
**
Bayramın tadını çıkarmak lazım yine de...
Dinlenmek...
Sevdiklerinizle birlikte olmak.
Rutinden birkaç günlüğüne de olsa uzaklaşmak.
Uzun süredir görmedikleriniz varsa, onlarla buluşmak.
Yemek, içmek...
Belki bir yerlerde birkaç gün tatil yapmak.
Yoğun geçen günlerin stresini azaltacak hobilerle uğraşmak.
‘Tadını çıkarmak’ istedikten sonra, çıkar yani mutlaka...
**
Bayramda televizyona ayıracağınız saatlerle ilgili bir tavsiyem var: Kanal SİM izleyin.
Kanal SİM ekibi çok güzel programlara imza attı yine...
Buram buram Kıbrıs kokan, eski bayramlardan tadlar bulacaksınız ekranda...
Yoz müzik, et fetişizmi, kumar mezesi ‘sanatçı’ yok SİM ekranında...
Toplumun benliğini, kültürünü bir yerlere doğru sürükleyen o akıma inat, Kıbrıs kültürünü, Kıbrıs insanını bulacak izleyenler yine SİM’de...
Sıla-4’ü bulacak.
Gazi Set’i duyacak.
Zenne Arif’i izleyecek.
Zehra ablayı dinleyecek.
Ülkü hanımı, Aygün beyi görecek.
Sadiye hanımın el marifetlerine tanıklık edecek.
Sinemacı Halil abiye kulak verecek.
Kanal SİM’in gencecik ekibi, kaybolmaya yüz tutmuş, unutulmuş değerleri bulup izleyicinin karşısına çıkaracak bir kez daha...
**
Bayram ekranında başka tadlar da var Kanal SİM’de...
Bazıları daha önce kaydedilmiş, paha biçilmez programlar...
Usta tiyatrocu, eğitimci Yücel Köseoğlu’nun ‘eski bayramlar’ı anlattığı program mesela... Geçen yıl, Kasım ayında Kurban Bayramı’nda konuk etmiştim Yücel abiyi... Leymosun’dan bugünlere bayramları anlatmıştı bize... ‘Katıldığı son program’ oldu, ne yazık ki... Bir süre sonra hastalandı ve yitirdik onu... Yücel Köseoğlu ile o sohbeti, özlem ve saygılarımızla yayına koyacağız bir kez daha...
Ramazan Bayramı süresince çok önemli bir belgeseli de izleyecek, özellikle sanatseverler...
Yaşar Ersoy üstadın imzasını taşıyan “Kıbrıs Türk Tiyatro Hareketi Belgeseli” sadece tiyatronun gelişimini değil, Kıbrıslı Türklerin geçmişten bugüne sosyal-ekonomik-siyasal gelişimini de anlatıyor, kültürün geçirdiği evreleri ve nedenlerini, sonuçlarını irdeliyor.
‘Alikko ile Caher’in Londra kaydı bir başka ‘bayram tadı’ olacak Kanal SİM’de...
Mustafa Gökçeoğlu ve Küçük Aysel ile yine son bayramda yapılan sohbetler de keyifle izlenecek önemli programlar arasında...
**
Bütün bunları neden yazdım?
Bu sayfada, bu köşede tarihe not düşmek için...
Günlük yaşam içinde o kadar kaptırıveriyor ki herkes kendini popüler kültüre...
O kadar yoz ve yabancı bir kültür dayatması yaşıyoruz ki bu dönemde...
Önümüze konulanı ‘seyrediyoruz’ sadece...
Sonra da ‘yok oluyoruz” diye feveran ediyoruz, toplum olarak!..
‘Yok olmak’ demek, kültürel kimliği kaybetmektir öncelikle...
Nereden gelip, nereye gittiğini bilmemektir ‘yok olmak’...
Eğitim sistemi ve medya, kültürün aktarıldığı en önemli iki mecradır toplumsal yaşamda...
‘Bayram tadında’ bir not düşmek istedim sadece buraya...
Herkese mutlu bayramlar...
Ve iyi ‘seyirler’...