Şimdi herkes tahmin yapıyor.
Henüz ortada fol yok yumurta yok belki ama…
Basına yansıyan sözler var.
Ve bu sözler de birer senet vesselam…
CTP lideri Erhürman sık sık UBP ve DP ile hükümette yer almak istemediğini ancak günü geldiğinde son kararı CTP-PM’nin vereceğini söylüyor.
Keza HP lideri Özersay da açıklamalarında UBP ve DP ile hükümette yer almayacaklarını ortaya koyuyor.
TDP’den bu yönde bir açıklama yok şimdilik, Cemal hoca daha yuvarlak ifadelerle geçiştiriyor durumu…
O zaman resim daha net.
Bir tek TDP “sağ ile asla olmam” demedi.
Bu duruma göre koalisyon modelleri de netleşmiş oldu.
Pek tabii henüz hangi parti ne kadar oy alacak belli değil ama en azından elimizdeki veri (sözler) bize ya UBP-TDP (vekil sayısı yeterse) ya da CTP-HP-TDP koalisyonuna işaret ediyor.
Ya da yeterse CTP-TDP…
Veya CTP-HP…
Uzun bir süredir UBP’siz hükümet seslendiriliyor.
Olasılığı elbette çok yüksek!
Çok yüksek diyorum, çünkü matematik bunu söylüyor.
Aslında UBP’siz hükümet ne demek, biraz bunu açıklamak ve irdelemek gerekiyor artık.
Son 20 ayda yaratılan talan ve yağma düzenine sebep olanlardan hesap sorulması demek ilk etapta!
İkincisi; yapılan yanlış uygulamaların iptali demek!
UBP-DP döneminde birçok şaibeli işe imza atıldı, malumunuz.
Onlara dur demek, gerekirse kararları iptal etmek, yok etmek!
UBP’siz bir hükümet sözünden ben özetle bunları anlıyorum.
Ve dahası da daha halkçı uygulamaları devreye koymak.
Gerisini biliyorsunuz, daha yaşanası bir memleket…
Yapılabilir mi?
Elbette yapılabilir!
Sibel Siber’in başkanlığında kurulan ve halkın gönlünde taht kuran geçiş hükümetini hatırlayınız!
Her Çarşamba, Bakanlar Kurulu’ndan çıkacak açıklamayı heyecanla bekliyorduk!
O hükümetin bir devamı, daha uzun ömürlüsü pek tabii mümkün.
Bu nedenle özellikle CTP ve TDP’nin bu seçimden çok sağlam çıkması gerekiyor.
Özellikle bu bloğun büyük partisi CTP’nin birinci çıkması elzem!
Böylesi bir tablonun siyasete etkisini düşününüz!
Sağ, özellikle de UBP’deki çatlamaların nasıl bir enkaza döneceğini!
Şimdilerde başka seçeneklerden söz eden, ilhaktan bahseden Tahsin Ertuğruloğlu gibi birinin sandıkta kaldığını düşleyin!
Bu büyük bir ders olmaz mı?
Dünyaya ve deniz aşırı güçlere iyi bir mesaj vermiş olmaz mıyız bu sonuçla?
Demem o ki, aslında hesap ortada!
Bir yanda Tufan Erhürman önderliğinde kurulacak bir toplumsal uzlaşı zemini, diğer yanda Hüseyin Özgürgün’le devam etmesi planlanan talan, yalan ve hukuksuzluk düzeni…
İki yoldan birini seçeceğiz saatler sonra!
İkisinden biri!
Ya Erhürman, ya Özgürgün…
Umarım doğruda buluşuruz.
Umarım geleceğimizden 5 sene çalınmaz.