1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. 'Tarihi Hatırlamak: Almanya Örneği...'
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

'Tarihi Hatırlamak: Almanya Örneği...'

A+A-

 

Ulus IRKAD

Geçen Hafta internet üzerinden bir davet almıştım. Davet, Kıbrıs Goethe Enstitüsü, Tarihsel Araştırma ve Diyalog Derneği, Friedrich Ebert Vakfı Kıbrıs şubesi, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum Öğretmenlerin Birleşik Kıbrıs Platformu ve "Birlikte Başarabiliriz" - Kayıp Yakınlarının ve Savaş ve Katliam Kurbanlarının İki Toplumlu İnsiyatifi’nin İngilizce olarak düzenlediği “Tarihi hatırlamak: Almanya Örneği” konulu seminerle ilgiliydi. Bunun üzerine Cumartesi hemen erken kalkarak bu değerli seminere gitmek için Mağusa’dan Lefkoşa’ya hareket ettim. Seminer başlamadan önce Goethe Enstitüsü sorumlusu, Friedrich Ebert Vakfı temsilcisi ve de yine Tarihsel Diyalog Merkezi başkanı Sayın Kyriacos pachoulides birer konuşma yaptılar. 2003 sonrası bu konularda oldukça emeği geçip bugün Türkiye’deki Barış sürecinde bile eğer oluşturulacak Hakikat Komisyonları gerçekleşirse, deneyimlerinden faydalanılması gereken aydınlarımızdan biri olan Hanım gazeteci arkadaşımız Sevgül Uludağ’ın da bu konulardaki emeği ve uğraşlarını da burada belirtmeden geçemeyeceğim. Sevgül Uludağ da bu konuşmalardan sonra semineri çok titiz bir şekilde idare eden hanım arkadaşımızdı.Bu seminerden önce gene Almanya Goethe Enistitüsünde açılan Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk resim ve heykel sanatçılarının sergisi ise izlenmeye değer ve ders verici bir durumdaydı:

“GERÇEĞİN RENGİ”
Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum ile Suriye ve İtalyan kökenli Kıbrıslı ressamların ‘kayıplar’ ve ‘toplu’ mezarlarla’ ilgili resimlerinden oluşan ‘Gerçeğin Rengi’ adlı sergileri oldukça ilgi topladı ve çok sayıda izleyici her iki toplumdan bu resim ve haykelleri büyük bir beğeni ile izledi. Sergide, Adi Atassi, Aydan Lisaniler, Hrista Antoniou, Deniz Tevfik, Eda Gökçe, Ferah kaya, Gaia Zaccagni, Mehtap Önem, Nilgün Güney, Simoni Symeonidu, Sofia Hacıbaba ve Zalihe Şakir ve Zeynep Uzun’un çalışmaları yer aldı. Sanatçılar sekiz aylık atölye çalışmalarından oluşan serginin açılışında yer aldılar. Bu arada gene Sevgül Uludağ Goethe Drektörü Bjorn Luley, Ressam Nilgün Güney, Kıbrıslıtürk kayıp yakını Şerif Birşen ve Kıbrıslı Rum kayıp yakını Panayota Pavlu konuşma yaptılar. Bu konuda birçok araştırması olan Sevgül Uludağ kayıp yakınlarının toplumsal çatışmalardan en çok zarar görenler olduğunu kaydedererek ressamların çalışmaya başlamadan önce her iki toplumdan kayıp yakınlarıyla buluşarak hikayelerini dinlediklerini ve toplu mezarları ziyaret ettiklerini belirtti.
Uludağ, projenin hiçbir yerden finansal kaynak alınmadan tamamlandığını ifade ederek, ressamların gönüllü şekilde ve kendi masraflarını karşılayarak çalıştıklarını anlattı.
Sergi salonu konusunda Goethe Enstitüsü’nden destek görüklerini ifade eden Uludağ, resimlerin daha sonra tüm adada sergileneceği bilgisini verdi.
Sergi çalışmalarını yürüten ressam Nilgün Güney de, daha önce kayıplarla ilgili bilgisi olsa da, olayın gerçek yüzüne proje sayesinde hakim olduğunu anlattı.
Kayıpların öykülerini dinleyip onların acılarını hissetmenin zor bir deneyim olduğunu ifade eden Güney, “Zordu, ama bu çalışmaları yaptığımız için çok mutluyum. Bu, bir Kıbrıslı olarak, yapmam gereken bir şeydi” dedi.
Güney, adada barış olması halinde insanların kendi içlerinde huzur bulacaklarına inandığını söyledi.
Kıbrıs olayları sırasında babası ve abisini kaybeden Kıbrıslı Türk kayıp yakını Şerif Birşen de, sergiyi düzenleyenlere teşekkürlerini sundu. Kendi ailesindeki kayıplar yanında, tüm kayıpların bulunması temennisini dile getiren Birşen, suçlularla birlikte çok sayıda suçsuz insanın da zarar gördüğünü söyledi.
Kocasını ve oğlunu kaybeden Kıbrıslı Rum kayıp yakını Panayota Pavlu da, serginin ada barışına katkı koymasını diledi”(Kıbrıs Gazetesi, 17 Mart 2013, Pazar, sf.25).

SUNUŞLAR HAKKINDA
Seminer sırasında sunumda bulunan Sayın Uwe Bader, Almanya’da Federal Devlet Otoritesi’nin Rhineland-Palatinate bölgesinde “Anılarla Çalışma” Siyasi Eğitimi’ni yürütmektedir. Osthofen ve Hinzert’te anı merkezlerinin yöneticisidir. Uwe Bader, Nasyonal Sosyalistler döneminde toplama kampı olan bu iki yerin tarihçesini anlatacak ve Osthofen toplama kampıyla ilgili kısa bir film göstererek Güneybatı Almanya’nın bu bölgesinde diktatörlüğün kurbanlarının nasıl anıldığını ve bu bölgede 1991 yılından bu yana Nasyonal Sosyalistler’in işlediği suçların nasıl ortaya çıkarıldığını anlattı. Toplama kampından birer anı merkezine dönüştürülmüş olan Osthofen ve Hinzert’te 1933-1945 yılları arasındaki tarihsel dönemle ilgili sergiler bulunduğunu belirten Sayın Bader, bu anı merkezlerinde kullanılan farklı eğitim yöntemlerini de anlattı. “Anılarla Çalışma”da görgü tanıklarının ve kurbanların ifadeleri büyük önem taşımakta olduğunu vurgulayan Bader, tanıklıkların, Nasyonal Sosyalistler’in izlediği şahısların perspektiflerini yansıttığını belirtti. Son olarak Sayın Bader, öğrenciler ve öğretmenler için bu tür anı merkezlerinin öneminden söz etti.
Sayın Magdalena Scharf ise, "Yeniden Yakınlaşma Hareketi / Barışa Hizmet" örgütünün Bölgesel İşbirliği uzmanı olarak örgütün 1958 yılında kuruluşundan başlayarak Almanya’nın Nazi suçlarındaki sorumluluğunu nasıl kabul etmeye başladığını anlatarak aynı suçların bir daha tekrarlanmaması için eğitim ve sosyal hayatta ne gibi etkinlikler yapıldığını aslattı.
Yeniden yakınlaşma için atılması gereken ilk adımın, suçları işleyenler ve onlardan sonra gelen kuşaklar tarafından yapılması gerektiğine inanan Yeniden Yakınlaşma Hareketi kurucuları bir barış adımı olarak, “Bizim yüzümüzden acı çeken öteki uluslar, umarız kendi ülkelerinde kendi ellerimizle iyi birşeyler yapmamıza izin verirler” demişlerdi.
Yeniden Yakınlaşma Hareketi/Barış Hizmetleri tüm Almanya’yı içine alacak biçimde kurulmuştu ancak Almanya’nın bölünmesi, ortak çabaları etkiledi: Demokratik Alman Cumhuriyeti ile Batı Almanya’da Yeniden Yakınlaşma Hareketi, farklı biçimlerde gelişti. Doğu Avrupa’da kısa vadeli gönüllü hizmetler verilirken, Batı Almanya’da, İsrail ve ABD’de uzun vadeli gönüllü hizmetler sunuldu.
Almanya’nın birleşmesiyle birlikte – ki bu kimi zaman acılı bir süreç olmuştur – Doğu’yla Batı’da örgütün, örgüt personelinin, üyelerin ve gönüllülerin yeniden birleştirilmesi süreci yaşandı. Örgüt “Yeniden Yakınlaşma Hareketi/Barış Hizmetleri” adı altında 1991’den bu yana gönüllü hizmetlerini daha da geliştirmek için birlikte çalışıyor.
Örgüt kültürler arasında pratik ve eşitlik temelinde diyalogla, geçmişin getirdiği sonuçları, günümüzde kişiler arası ve uluslararası ilişkilere uyarlamaya çalışıyor. Örgüt çalışmalarını, insanların ortak pratik deneyimler aracılığıyla kendilerini ve başkalarını tanıyıp daha iyi anlayacakları, bu süreçte değişebilecekleri ve tüm bunlar aracılığıyla yeni birşeyler yaratabilecekleri inancına dayandırıyor.
“Bu sunumun amacı, bu tür bir diyaloğun ve bireysel öğrenme deneyimlerinin sosyal gelişimin nasıl kopmaz bir parçası olabileceğini ve bunun da siyasi değişimi nasıl etkileyeceğini sorgulamaktır”, diye konuşmasını bitirdi.
Sunumlardan sonra değerlendirme, yorum ve eleştirilere geçildi ve çok faydalı konuşmalardan sonra seminere katılanlara sertifika dağıtılarak oturuma son verildi.
İlgili kuruluşlara, Sayın Uwe Bader ve Sayın Magdalena Scharf’a verdikleri bilgiler için teşekkürlerimi belirtirken, bu tip etkinliklerin hem Kıbrıs’a ve hem de bölgeye oldukça büyük faydaları olduğunu da onlara belirttim.
(SESONLINE.NET – Ulus IRKAD – 17.3.2013)

Bu yazı toplam 1792 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar