TARİHLER, KUTLAMALAR VE BİR DOSTA VEDA…
1 Eylül Dünya Barış Günü bu yıl ilk kez etkinlikler olmadan geçti….
“1 Eylül Tertip Komitesi”, “ara bölgede” düzenleyeceği "iki toplumlu" etkinliğin, BM’nin geç bildirim yapılması gerekçesi ile izin vermemesi nedeniyle
1 Eylül Dünya Barış Günü bu yıl ilk kez etkinlikler olmadan geçti….
“1 Eylül Tertip Komitesi”, “ara bölgede” düzenleyeceği "iki toplumlu" etkinliğin, BM’nin geç bildirim yapılması gerekçesi ile izin vermemesi nedeniyle yapılamayacağını duyurdu...
“İleriki günlerde ara bölgede yapılacak bir etkinlikle 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün kutlanacağı” bildirilirken; gerek Türkiye’de gerekse Kıbrıs’ta “1 Eylül” tarihi üzerinde pek çok tartışma sürüyor…
Dünya, özellikle de bölgemiz “Savaş Arenası” olmayı sürdürürken; neyin KUTLAMASI’nı yapacağımız tartışma kaldırır bence… Hele de, “Şu gün mü, bu gün mü?” tartışmaları anlamını tamamen yitiriyor bu ortamda…. Yapılması gereken (Olmayan BARIŞ’ı) KUTLAMA değil; giderek kanlanan SAVAŞ’lara karşı SİVİL DİRENİŞ’i örgütlemek olmalıdır bence…
Benim de üyesi olduğum KUYEREL internet grubuna düşen tartışmalardan bir kesit aktararak bu tartışmaların (ve dayatılan tek günlük tarihlemelerin) anlamsızlığını vurgulamak istiyorum:
Evet, *1 Eylül* şu anda *"milli" bir gün *durumunda. (Türkiye ve K.Kıbrıs dışında kutlayan bir ülke yok.) 24 Kasım *'Öğretmenler Günü'* kandırmacası da hâlâ sürüyor. Öğretmenler ünyadaki tüm meslektaşları ile omuz omuza* 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'*nü kutlamaktan yine uzaklar. Türkiye'de 12 Eylül faşist askeri darbesinin, hareketli öğretmen kitlesini uluslarararası birlikteliklerden kopartmak için yürürlüğe koyduğu ve bir milli 'devlet günü' görünümündeki '*24 Kasım' kandırmacası* halâ resmi kurumların dışındaki sendikalarca da kutlanmayı sürdürüyor...
"1 Eylül" konusunda yazdıklarım, daha ziyade *"cemaatçi sol"* diye tanımladığımız anlayışın (Türkiye cemaatçi solunda,* Stalinciliğin* ne denli geçerli olduğunun da göstergesi), *"enternasyonalizm"*den, dünyada olup bitenden ne denli uzak, kopuk olduğunu vurgulamak açısından anlamlı. Bu "cemaatin" her daim toz kondurmadığı Küba'da da '*Dünya Barış Günü'*nün *21Eylül*'de kutllanıyor olmasını bilmemeleri, ayıplarını daha da artırıyor. Bu vurgumuzu anlamazdan gelip, dar bir çevrede de olsa 1 Eylül'de yapılacak barış gösterileri ve mitingleri 'engelleme girişimi' olarak algılamaları ise; çok daha vahim ve zavallı bir anlayışın dışa vurumu... Bence, her gün barış için gösteri olsun. *Sadece 1 Eylül'de değil*, her ay barış talepli mitingler olsun. Hepsine de olanaklar ölçüsünde *herkes katılsın/ katılsa*…
***
Bir yıl içinde dördüncü şair dostumuzu yitirdik… Fikret Demirağ, Hulki Aktunç ve Didem Madak’ın ardından, Seyhan Erözçelik’i de genç yaşta kaybettik… 24 Ağustos sabahı geçirdiği beyin kanamasının ardından 49 yaşında yaşamını yitiren, Erözçelik 13 Mart 1962’de Bartın’da doğmuştu…
1986 yılında arkadaşlarıyla birlikte Şiir Atı Yayıncılık’ı kurdu ve Şiir Atı dergisinin yönetimine katıldı. Asaf Hâlet Çelebi’nin şiirleri üzerine bir ‘şerh’ denemesi hazırladı. Konstantinos Kavafis ve Osip Mandelstam’dan çeviriler yaptı. 1992’de kayıp şair Halit Asım’ın şiirlerini ortaya çıkardı ve yayına hazırladı. 1991 yılında Yunus Nadi Şiir Ödülünü kazandı ama özel gerekçelerle ödülü reddetti. 2004’te Behçet Necatigil Ödülü’ne, bir sene sonra ise Dionysos Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Seyhan Erözçelik’in ‘Yeis ile Tabanca’, ‘Hayal Kumpanyası’, ‘Kır Ağı’, ‘Gül ve Telve’, ‘Şehir’de Sansar Var!’, ‘Yeis’, ‘Toplu Şiirler’, ‘Yağmur Taşı’, ‘Vâridik Yoğidik’ adlı şiir kitaplarının yanı sıra; ‘Parlamento’ adlı anlatı türündeki bir kitabı da bulunuyor.
Sevgili şair arkadaşımı güzel bir şiiriyle anıyorum… Şiirlerle uyusun….
MERAK KEDİYİ ÖLDÜRÜR
Aşk, merakla başlar. Sonra koku ve ısrar
gelir arkasından. Kurtulamazsın, sıyrılamazsın
derinliklerden, boğulursun sularda, ay
vururken denize ve boyarken göğü,
gökyüzünün gördüklerini.
Uzaklarda
kalınca birbirini ısıtan eller, kalakalırım,
sarsılırım kendi başıma.
Aşk, merakla başlar. Sonra koku
ve ısrar gelir arkasından. Kalplerdeki harita, yeniden
şekillenir.
(Kalbim sağda şimdi, orda şekillendi.)
Aşk, meşk gerektirir.
İşte böyle.
Seyhan Erözçelik
***
Pazar akşam 20.30’da Işık Kitabevi 24. Kitap Fuarı’nın açılışında buluşalım…
Yıl içerisinde toplumu derinden sarsan ve toplum gündemine giren, iradeye, kurumlara ve kimliğe yönelik yeniden yapılanma adına geliştirilen politikalardan hareketle, “ ‘Biz’ Olmak” temasıyla açılacak fuar, 15 Eylül Perşembe gününe kadar sürecek…