Tarihte iz bırakmak
Cumhuriyetçi Türk Partisi kırk dokuz yaşında. Gelecek yıl ellinci yılını kutlayacak. Yarım asırdır, Kıbrıs’ta insan onuruna yaraşır bir düzen için mücadele edenlerin buluştuğu partidir, CTP. Kıbrıs Türk toplumunun varlığını ve geleceğini dert edenlerin.
Yönetsel siyasi yapıların, toplumların varlık ve gelişimi için gözetilmesi gerektiği saptamasından hareketle, toplumun yani bir arada yaşayan ortak değerlere sahip insanların, icazet almadan ve biat etmeden kendi özgür iradeleri ile yönetecekleri bir ortak düzenin arayışıdır CTP.
Bu bağlamda, halkların kardeşliği üzerinden birleşik, eşit ve adil bir ülke yolunda, kendi ölçeği ve gerçeğinden hareketle dünyayı değiştirmeyi görev bilenlerin buluştuğu noktalardandır.
Kırk dokuz yıllık hayat hikayesinde, taş taş üstüne koyan nice siyaset ustalarının emeği, özverisi ve alın teri yazılıdır. Bu anlamda, adanın dört bir yanına ve yurt dışına adını yazdırmış bir siyasi hareket olarak, bu yolda iz bırakmış yoldaşlarımızın yaşanmışlıktaki rolünü göz ardı edebilir miyiz?
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir düzenin ancak ve ancak Federasyon ile mümkün olacağını, bunun öz itibarıyla tartışılamayacağını, çünkü bu ilkenin büyük bedellerle, dünden bugüne taşındığını çok iyi biliriz. Toplumsal varlık ise söz konusu olan, adanın ortaklaşa yönetimine inanan tüm Kıbrıslılara dönük bir düşüncenin de en iyi temsilcilerinden olagelmiştir.
Federasyon, sıradan bir kavram, sıradan bir tercih değildir bizim için. Dünyayı ayrıştıranlara karşı, milliyetçi söylemlerin ötekileştirici tavrına karşı, Kıbrıslı Türklerin toplumsal varlığını yok sayanlara karşı hem ortaklaşmanın ve paylaşmanın modelidir, hem de Kıbrıslı Türk toplumunun toplumsal varlığını koruyabileceği yegane devlet yönetimidir. Bu coğrafyada başka bir model tartışanlar her zaman çıkmıştır. Ancak devlet değil, insan diyenler, toplum diyenler her zaman Federasyona sarılmıştır. Bunun sosyolojik, coğrafik nedenleri asla ama asla göz ardı edilemez.
Adanın bölünmesine büyük hizmetler vermiş, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum milliyetçiliğinin ayrıştırıcı tezleri üzerinden, "hak ve çıkar paylaşımı” ya da “hak ve çıkar işbirliği” ancak ve ancak adanın kalıcı bölünmesine bizi götürür. Bu açıktır.
Bugün çözüm ister-miş gibi yapanların, ortaklık ve Federasyonu yıpratmak adına yaptığı güçlü manipülasyonların ardında, ayrıştırıcı bir düşünce sistematiği yatmaktadır. Ayrı Türk veya Rum devleti hayalleri ile bölünmüş, parçalanmış bir coğrafyada kaybedenler Kıbrıslılar olur.
* * *
Siyasi partiler mutlak varlıklar değildirler. Elbette insan yapısına bağlı olarak değişebilirler. Eleştiri ve özeleştiriye açık, sorgulayan, özgüveni yüksek, sahip olduğu yüksek sorumluluğun bilinciyle, demokrasiye ve barışa sahip çıkan bir partinin değişen dünya koşullarına uygun yöntemler geliştirmeye çalışması, arayışta olması kanımca anlamlıdır.
Bu bağlamdaki bir değişimin, siyasi hayatımızda yaratacağı gelişmeye ulaşmak için yaşattığı sancıları iyi okumak ve değerlendirmek ise oldukça önemlidir.
Nice yıllara.