1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Tartışmaların dini boyutu yok, tamamen siyasi”
“Tartışmaların dini boyutu yok, tamamen siyasi”

“Tartışmaların dini boyutu yok, tamamen siyasi”

UBP Milletvekili Hasan Taçoy, başörtüsü konusunda toplumdan talep olmadığını söyleyerek, okula başörtülü gitmek isteyenler için Hala Sultan İlahiyat Koleji olduğunu, oradaki 760 kız öğrencinin sadece 232’sinin başörtülü olarak okula gittiğine dikkat çekti

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

UBP Milletvekili Hasan Taçoy, başörtüsü konusunda toplumda talep olmadığını söyleyerek, okula başörtülü gitmek isteyenler için Hala Sultan İlahiyat Koleji olduğunu, oradaki 760 kız öğrencinin sadece 232’sinin başörtülü olarak okula gittiğine dikkat çekti.

Başörtüsü konusundaki yaşanan tartışmaların dini değil, siyasi olduğunu kaydeden Taçoy, “Dini siyasete bulaştırırsanız, olay çok farklı boyutlara gider ve ülkemizde buna hiç ihtiyacımız yoktur” dedi.

Taçoy, milletvekilleri arasında din konusunda en son sorgulanacak kişilerden biri olduğunu ifade ederek, tartışmalara kifayetsiz kalmasının imkansız olduğunu, Kıbrıs’ın kuzeyinde modern İslam yapıldığını söyledi.

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan insanların özgürlüğüne düşkün olduğunun altını çizen Hasan Taçoy, “1975’te tarımsal iş gücü olarak veya 2010’a kadar ve hatta sonrasında bu ülkeye gelen insanların ortaya koymuş olduğu tavır ve düşünceler, 1974’ten önce bu adada olan Kıbrıs Türk halkının görüşleriyle, hareketleriyle eşdeğerdir, benzerdir ve onlar da bizim gibi düşünmektedir. Her ne kadar anneleri başı bağlı olarak adaya geldiyse de, bugün onlar da modern İslam’a dönmüşlerdir” diye konuştu.

Hükümetin “yine” Türkiye’yi hedef gösterdiğini, başörtüsü konusu siyasileştirilerek yapılan tartışmalarla Türkiye’ye tepki gösterildiğini ifade eden Taçoy, şu ifadeleri kullandı: “Yanlış üzerine yanlış yapmayalım. Aramızı sulandıracak, bulandıracak bir ortam yaratılmasına fırsat vermeyelim. Bizim geleceğimize yönelik endişelerimiz dini değildir. Dinimizden vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’ye karşı oluşturulmaya çalışılan karşıt duruş ihtiyacımız olan bir şey değildir.”

 

“Hiç haberimiz yok, biz de gazetelerden öğrendik”

Soru: Son dönemde, başörtüsü-bone-bandana tartışması gündeme geldi. Önce Disiplin Tüzüğü’nde bir değişiklik yapıldı, sonra geri çekildi. Neden yapıldı, neden geri çekildi?
Taçoy:
Neden yapıldığına dair hiç haberimiz yok, biz de gazetelerden öğrendik. Ne başbakan, ne de bir yetkili bize bir şey söyledi. Başka milletvekili arkadaşların da haberi yoktu. Bunu aniden karşımızda bulduk ve sorulan sorulara da aklımızın kestiğince cevap verdik. Biz bunun tartışmasını bundan yaklaşık on sene önce, Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin açıldığı dönemde de yaşadık. Hatta o dönemde, anavatan Türkiye’den bir gazeteci benimle röportaj yaptı ve bana Kıbrıs’taki din konularında ne düşündüğüme dair bir soru sordu, benim yanıtım, “İngiliz zulmünde, Rum zulmünde Kıbrıs Türk halkı ne bayrağından, ne dilinden, ne de dininden vazgeçti, orucunu tutmaya devam etti, namazını kılmaya devam etti” oldu. Şimdi de aynı düşüncedeyim.

Geldiğimiz noktada, meclisteki milletvekilleri arasında din konusunda bir sorgulama yapacaksak, en son sorgulanacak kişilerden biri benim. Bırakın KKTC’yi, Amerika’daki öğrencilik yıllarımda ve öncesinde, Ramazan ayının başında, ortasında ve sonunda, aile geleneği olarak oruç tutardım. Ancak Amerika’da iki buçuk yıl uluslararası öğrenciler başkanı olarak görev icra ederken, orada bulunan Müslüman öğrencilerin namaz kılması, oruç tutması için tedbir aldırdım. Sonrasında da görevi Filistinli bir arkadaşa devrettim. Bunların hepsini dikkate aldığımızda, meclise girdiğimden beri oruç tutan bir kişi olarak, bugün yapılan tartışmalara benim kifayetsiz kalmam imkansızdır. Görüşümü söylemek mecburiyetindeyim.

 

“Kıbrıs’ta radikal İslam mı yapıyoruz?”

Biz Kıbrıs’ta radikal İslam mı yapıyoruz? Ilımlı İslam mı? Yoksa modern İslamı mı? Modern İslamı konuşuyorsak, ki benim inancım odur, rasyonel davranışlar içerisinde olmamız lazım. Rasyonel davranış nedir? Aklın emrettiğidir. Yasalara baktığımızda, Anayasa’ya göre zorunlu eğitim 15 yaşa kadar, 18 yaşında oy kullanma var. 2015 yılında ailelere bir seçenek verdik ve çocuklar başını bağlayacaksa, bazı tepkilere rağmen, Hala Sultan İlahiyat Koleji’ni açtık. O zaman bir bakan arkadaşımız bunu kabul etmediği için bakanlıktan ayrıldı ve bir daha da siyasete girmedi. Bunlar toplum içinde bilinen gerçekler.

 

“Yönetime de, sisteme de suç buluyorum”

Son yaşanan olaylarda, yaptığımız araştırmaya göre, çocuk başını bağlamış, bir süre okula gitmiş ve bu konu yeniden gündeme gelmiş. Ben yönetime de, sisteme de suç buluyorum. Okullardaki sistem içinde rehber öğretmenler vardır, rehber öğretmenlerin bunu takip etmesi ve çocukların davranışlarındaki değişikliği gözlemlemesi, kontrol etmesi ve yönlendirmesi gerekir. Mevzubahis üç çocukla ilgili bir konu gündeme geldi.

 

“Seçenek sunmak önemli”

Ülke gerçeklerine baktığımda, rasyonel düşünce içerisinde düşünecek olursam, ülkeye çalışma izniyle insanlar getiriyoruz, Pakistan’dan, Türkiye’den. Bunların küçük yaşta çocuklarının başı, kültürleri gereği, bağlı olabilir. Bu insanları çocuğunun başını açmaya ikna edebilir misiniz? Çocuğun eğitimini de engelleyemezsiniz. O noktada seçenek sunmak önemli. Başını bağlamak isteyenler için şu anda seçenek var, Hala Sultan İlahiyat Koleji. Başını bağlamak isteyen, Hala Sultan İlahiyat Koleji’ne gidebilir. Bu ülkenin modern İslam çerçevesinde sunduğu seçenek budur, demokrasi budur. Okullarda kıyafet kuralları var. Ben zamanında okula kravatsız gittiğimde, müdür muavini beni eve gönderirdi.

 

“Konu sadece başörtüsü değildir”

Bu konularda çocukların istismar edilmemesi gerekir. Ben zamanında, çocuk istismarı ve suçları hakkında yasa yazan kişiyim. Bu, Cumhurbaşkanı eşi olarak, Sayın Meral Eroğlu’nun projesiydi. Doktor, psikiyatrist, psikolog değilim ama yasa hazırlığı döneminde uzmanlarla konuşup, konuyu araştırıp, bütün kesimlerle konuşup yasayı yapan ve meclise sunan milletvekiliyim. Çatalköy İlkokulu’na yaptığım bir ziyaret sırasında, bir çocuğun üniformasız olduğunu gördüm. Nedenini sorduğum zaman, annesinin gece geç saatlere kadar barmen olarak çalıştığını ve çocuğun sabahları kendi başına hazırlanıp, otobüse binip okula geldiğini öğrendim. Devlet bunları kontrol edecek, konuyla ilgilenecek olandır. Bu özel vakada da durum aynıdır. Konu sadece başörtüsü değildir. Tutucu değilim, modernim ama okullarda sigara, hatta elektronik sigara içen çocuklar var. Bunların okulda yapılmaması gerektiğine inanan biriyim. Dikkate alınması gereken başka konular da vardır.
 

“Tartışmalar tamamen siyasidir”

Soru: Size göre başörtüsü konusunda toplumda bir talep var mı?
Taçoy:
Hayır. Talep edenler için de Hala Sultan İlahiyat Koleji seçeneği vardır ki, oraya giden 760 kız çocuğunun da sadece 232’sinin başı bağlıdır, yani sadece yüzde 30.
Şu anda yaşanan tartışmaların dini boyutu yoktur, tamamen siyasidir. Bu konuyu siyasallaştırmamak gerekirdi. Dini siyasete bulaştırmamak gerekir, buna karşıyım. Dini siyasete bulaştırırsanız, olay çok farklı boyutlara gider ve ülkemizde buna hiç ihtiyacımız yoktur. Hele hele, önümüzdeki günlerde, 2022’den beri söylüyorum, önümüze kapsamlı bir çözüm planı gelecek. Bütün uluslararası anlaşmaları göz ardı ederek, Güney Kıbrıs’a Amerika’nın ve Fransa’nın konuşlanması, İsrail’in Mossad’ının ve onun özel timlerinin güneyde faaliyet yapması, yarın Türkiye’nin buradaki askeri kanadının kapsamlı anlaşmadan dolayı bir şekilde zayıflatılması ihtimali varken, onların KKTC’ye gelip hakimiyet sağlayıp, “sen Müslümansın” denilerek, İsrail’de olduğu gibi çelişkili bir ortamın yaratılacağı bir pencereye gidebilir olay. Onun için, bugünden atacağımız adımı, yarına göre düşünmeliyiz. Burası çok farklı bir yerdir.

 

“Bu ülkede yaşayan insanlar özgürlüğüne düşkündür”

Bu ülkede yaşayan insanlar özgürlüğüne düşkündür. 1975’te tarımsal iş gücü olarak veya 2010’a kadar ve hatta sonrasında bu ülkeye gelen insanların ortaya koymuş olduğu tavır ve düşünceler, 1974’ten önce bu adada olan Kıbrıs Türk halkının görüşleriyle, hareketleriyle eşdeğerdir, benzerdir ve onlar da bizim gibi düşünmektedir. Her ne kadar anneleri başı bağlı olarak adaya geldiyse de, bugün onlar da modern İslam’a dönmüşlerdir.
 

“Bölünme toplumu yıpratır”

Soru: Nefret söylemi çok arttı, hükümet kanadından da bu tür açıklamalar geldi maalesef...
Taçoy:
Bu konu nefret söylemiyle bir yere varmaz. Siyaset üstü bir şeydir, demokrasinin çözeceği bir fikirdir. Bu bölünme toplumu yıpratır. Dinin siyasete karışmaması gerekir. Dinimi temsil eden görevlilerin yaptığı yorumlar çok önemli. Benim dinim sevgi ve kardeşlik dinidir, saygı, adalet dinidir. Ben dua ederken, “Allahım sen affedicisin, günahım varsa affedersin, şefkatini üstümden esirgeme” diye dua ederim. Bir din adamının çıkıp “selasını okutmayacağım” demesi... Ne münasebet? Böyle bir açıklama mı olur? Diğeri çıkıp, “güneye git” der, isteyen güneye gidiyor zaten. Sen “güneye git” dersen, başkası da sana “geldiğin gemiyle geri dön” der. Bunu mu söylemek lazım?

 

“Bütün faturalar Türkiye Cumhuriyeti devletine çıkarılıyor”

Bunlar burada yapılırken, bütün faturalar da Türkiye Cumhuriyeti devletine çıkarılıyor. “İstediler, yapıyoruz, yaptık” denirse, buna karşı çıkan, bu ülkede çoğunluk diye söyleyebileceğim kesim Türkiye’deki iktidara karşı hasımane tutum içerisine girer. Bunların hiç biri doğru bir davranış şekli değildir. Siyasetin içerisine din sokulmamalı.
 

“Hükümet gene Türkiye’yi hedef gösteriyor”

Soru: Dayatma olmadığını mı söylüyorsunuz?
Taçoy:
Ben aranmadım. Aranan varsa bilmem. Aranırsam görüşümü söylerim, tartışırım. Hükümet gene Türkiye’yi hedef gösteriyor. Başörtüsü konusu siyasileştirilerek yapılan tartışmalarla Türkiye’ye tepki gösteriliyor. Yanlış üzerine yanlış yapmayalım. Aramızı sulandıracak, bulandıracak bir ortam yaratılmasına fırsat vermeyelim. Bizim geleceğimize yönelik endişelerimiz dini değildir. Dinimizden vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’ye karşı oluşturulmaya çalışılan karşıt duruş ihtiyacımız olan bir şey değildir.

Soru: Cumhurbaşkanlığı’nda Türkiye elçisinin de katıldığı bir toplantı yapıldı ve bu toplantının başörtüsüyle ilgili olduğu yazıldı ancak Cumhurbaşkanı toplantının Teknofest’le alakalı olduğunu açıkladı...
Taçoy:
Yapılan işlerden gözlemlediğim kadarıyla bu tartışmalar o odalarda yapıldı. Devlet kanadı bu konuları kendi içinde konuşmuştur. Elçinin olduğu toplantıda ne olduğundan emin değilim ama dışarıdaki dedikodulara bakarsam, başörtüsü konuşuldu.

Soru: Cumhurbaşkanı da başörtüsünün kişisel bir tercih olduğunu söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Taçoy:
O zaman Anayasa’yı açalım ve bakalım, kişisel tercih hangi yaşta başlar. Yasalar bunları ortaya koymuştur. Mecburi eğitim 15 yaşına kadar, seçimde oy kullanma yaşı 18. “13 yaşındaki çocuk kendi kararını verebilir” demek çelişkidir. Bunu psikologlara, psikiyatristlere sorsak, “13 yaşında sağlıklı karar veremez” der.

 

“Parti meclisinden çıkan açıklamada her tarafa mesaj var”

Soru: UBP Parti Meclisi toplantısına neden katılmadınız? Başörtüsü konusunda çıkan kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Taçoy: Bu konuyu tartışma yerinin parti meclisi olduğunu düşünmüyorum. Siyasallaştırılmış bir konunun oraya kadar taşınmasına ve toplumun daha fazla gerginliğe götürülmesine karşı olduğum için toplantıya katılmadım.
Parti meclisinden yapılan açıklamayı okudum, “merak etmeyin halledeceğiz” der. Yasalardan alıntılar yapılarak her konuya dokundu. Karar hem laiklikten, hem Anayasa’dan, hem özgürlüklerden, hem de yaştan bahsediyor. Her tarafa mesaj var, “bir şekilde halledeceyiz”, diyerek geçiştirildi.

 

Soru: Cumhurbaşkanlığı seçimi için hareketlilik başladı. CTP adayını açıkladı. UBP parti meclisi, bağımsız aday olarak Tatar’ı destekleme kararı aldı. Sizin tutumunuz ne olacak?
Taçoy:
Partinin destekleyeceği adayı destekleyeceğim.
 

“UBP’liliğimi kimseye sorgulatmam”

Soru: UBP içindeki sorunlar çözüldü mü ya da çözülme yoluna girdi mi?
Taçoy:
Bir çok sıkıntı hala aşılmadı. Kurultayın getirmiş olduğu sıkıntılar hala devam ediyor. Bazı kişiler, hepimizin UBPli olduğunu zaman zaman unutuyor ve farklı davranıyor. Hepimiz UBPliyiz, UBPliliğimi kimseye sorgulatmam. 11 Ekim 1975’te, parti kurulduğu günden beri, ilk kurultayından beri bu partinin içerisinde, Denktaş, Necat Konuk, Osman Örek, Kazım Andaç, Ali Süha, İsmet Kotak, Tansel Fikri, Kenan Atakol ve kimler varsaydı, ben hepsiyle çalıştım. İlk günden bu güne pek çok şeye tanıklık ettim. Ben bu partinin canı gönülden taraftarıyım, bu partinin ilkelerine uyan biriyim.
 

“Ben partimin ana ilkelerine uyuyorum”

Soru: Dışlandığınızı hissediyor musunuz?
Taçoy:
Sadece bu süreçte değil, daha önce de oldu. 2013 yılında da aynılarını yaşadım, şimdi de hissediyorum. İçtihat kararlarına uyup uymama konusunda tartışmalar vardır, ben partimin ana ilkelerine uyuyorum, isteyen tüzüğü açıp baksın.
 

“Parti başkanlığı çocukluk hayalimdir”

Soru: Parti başkanlığı için hala istekli ve niyetli misiniz?
Taçoy:
Bu benim çocukluk hayalimdir, “vazgeçtim” dersem kendi kendimi inkar olur. UBP gibi bir partide genel sekreterlik yapmak hayalimdi, kısa bir süre yaptım. Bazı sebeplerle kısa sürdü, “çift görev istemişim”, yalan, ancak hep söyledim, parti içinde ne görev verilirse yaparım. Kendi şahsi hedeflerim yok mudur? Evet vardır, bunu inkar etmem.
 

“Haziran'da seçim olmaz”

Soru: Üstel’in Haziran’da baskın bir seçim yapılması yönünde tavrı olduğundan bahsediliyor. Buna ihtimal veriyor musunuz?
Taçoy:
Sayın Başbakan, kurultaya giderken “seçim 2027’de” demişti. Ben ise, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bir erken seçim geleceğini söyledim. Yine söylüyorum, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bir erken seçim kapıyı çalar, haziranda seçim olmaz.

Bu haber toplam 1560 defa okunmuştur